Geçen hafta sinirden ağladım.
Evde birkaç kişilik kahve yapıyorum, kabarınca altını söndürdüm. Annem "Bu daha kaynamamıştır." Dedi.
"Neredeyse taşacakken ocaktan aldım." Dedim.
Dinlemedi, duran şeyin altını yaktı ve anında kahve taştı, ocak söndü sinirim zıpladı ve bağırdım söylendim ardından da ağladım.
(Zira pandemi ve eve hapsolmak toplumun sinirlerini bozmuş durumda.)
Laftan anlamayan insana laf anlatmak da sabır bırakmıyor.
format dışı başlığa cevabı "yakın zamanda" olan sorudur diye abuk subuk bir tanım yaparak entryme giriş yapıyorum. ben yazarlığımı adabıyla yapayım da ötesi çok mühim değil.
heh neyse işte. asıl mesele ağlamak değil. önemli olan ağladıktan sonra elinin tersiyle kendi gözyaşlarını silip saniyeler içinde yaptığın işe kaldığın yerden büyük bir ciddiyetle devam edebilmek. bunu her yapışımda kendimi aşırı güçlü hissedip ben var ya beeen anassını bile ağlatırım bu dünyanın diyorum.
1 hafta önce. Son bir kez göremeden toprağa vermek zorunda kaldığım biri oldu... Beni sahiplendi, büyüttü, bugüne getirmek için sağlığını kenara itip çalıştı ve henüz vedalaşamadan, tek başına ayrıldı...
bugün sabah. normalde kolay kolay ağlamam fiziki bir acı çeksemde ya da bir yakınımı kaybetsem. ama ne zaman aç, garip , çaresiz, durumu olmayan biri görsem , duysam ağlarım, efkar basar elimden geldiğince yardım ederim, birde yardım edemezsem daha kötü hissederim.
ağlamanın erkeklikle, ılıklıkla alakası yok insan olmakla alakası var. buarada yaşlanıyorum heralde.