Tabii ki üçgen dilim baklava ya da şöbiyet. Keşke yiyebilsem ama bir oturuşta 6 şöbiyetten fazlasını yiyemiyorum, millet 1 kutu baklava götürüp üstüne 1 lt ayran içiyor, ben bunu yapsam ne olur acaba... Bir gün deneyeceğim.!
vay be "fenasal" demek...
"türkçeyi bindirip sala verdiler sele." diye bir söz vardı kimin sözü olduğunu söylemeyeyim siyasi bir ilişki kurulmasın şimdi.
bir hocamız söylemişti bana da çok abartılı bir hassasiyet gibi gelmişti on sene kadar önce.
"fenasal"ı okuyana kadar...
"-sal" eki türkçede olmayan aslında fransızcadan benzetilerek eklenmiş bir ek. yine fransızcadan geçen "ideal, reel" kelimelerindeki "-al, -el" ekine benzetilmiş, benzetilmeden önce de bu haliyle "genel, özel, yerel" kelimeleri gibi çok kelimede kullanılmıştır. burada türkçe bir kelimeye direkt Fransızca bir ek getirmekten bahsediyoruz: dilin yozlaşması maalesef böyle oluyor.
insanlar "genel" olarak yabancı dillerden geçen kelimelere takılır. fakat bu dilin yaşam belirtisidir doğaldır, türkçenin yetersiz olduğunu değil konuşan halkın yaşadığını ve diğer dillerle etkileşimde olduğunu gösterir. türkçe diğer dillerden alıntısı olduğu kadar verintisi de olan bir dildir.
(bkz: türkçe verintiler sözlüğü)
(bkz: günay karaağaç)
o yüzden ideal, reel kelimelerinin türkçe cümlelerde kullanılması türkçeye hiçbir şey yapamaz ama bu kelimelerin türetilme şeklinin olur olmadık her kelimede kullanılması çok şey yapar. bir kere Türkçenin aynı görevdeki kendi eklerinin kullanımının azalmasına hatta kullanımdan düşmesine yol açar. sanki hiç isimden sıfat yapma ekimiz yokmuş gibi -ki var "anası mezar dikecekmiş" herkes bilir.- yeni kelime türetmek için fransızca ek kullanılması hiç bu kadar gözüme batmamıştı.
"-sal" eki arapçadaki nispet eki "i"nin yerine geldi bize aslında. "ilmî, fikrî, tarihî" gibi kelimeler zaten arapça olarak kullanılırken nispet ekini bırakmamız gerekti çünkü uzun ses türkçede yok. bunun yerine "bilimsel, tarihsel, fikirsel, sanatsal, anlamsal, sorunsal -çok seversiniz bunu-" gibi tonla kelimeye -sal, -sel demeye başladık.
sonuç olarak türkçe bizden çok büyük, neye ihtiyacı varsa onu alır. yine de bu kadar üstünde tepinmesek iyi olurdu. konunun "fenasal"a kadar gelmesi biraz tadımı kaçırdı.
"fena"nın eke bile ihtiyacı yok sıfat olması için. sebebi neydi ki?
söz dizimi ve kullanımda olan ekler dili yaşatır. yeni kelimeler üretmek için dilimizin kendi eklerini kullanmalıyız. çünkü yemin ederim yeterince var.
tadım kaçtı ama hadi fırın sütlaç diyeyim. fena bir fırın sütlaç.
Çünkü ne zaman en sevdiğim tatlıyı söylesem ki kendileri (bkz: güllaç) olur "ıyyy kağat gibieee" "nosol yiyosoooon" diye tepkiler alıyorum. Yiyorum arkadaş, gayet de güzel tatlı. Siz yemeyin.