lise de karadeniz gezisindeyken ayder yaylasında ayağım kaymıştı ve bende panikleyip daha hızlı inmeye çalıştım sonra daha da fazla kaydım etrafta çoğu kişi görüp bana gülmüştü arkadaşlar falan da baya dalga geçmişti ama işin ilginç tarafı o kadar da utanmadım gezinin geri kalanında güle oynaya devam ettim bana göre yapılan sakarlıklar utanılacak şeyler değildir yaptığımız ahlaksızca tavırlar utanılacak şeylerdir asıl konudan uzaklaşmadan şunları da söyleyeyim şu ana kadar en fazla limiti oraya taşıyabildim bakalım belki de önümüzdeki zamanlarda daha da ileriye taşırım.
Yaşlı Almanların cinsiyeti belli olmuyor. Yaşlı bir Alman kadını erkek zannedip üstünü aramıştım. Bunda ne var demeyin adamın anasını sikerler anasını. Sonrasında ekskuzmi ay tink u ar a meyl dediydim de ırzını siktimin karısı asasadsahaha kayn problem deye güldüydü. Meğersem aktif lezbiyenimiş öyle deyince gururlanmış amk!
Mef Bakırköy kantininde - o zamanlar kantinde sigara içebiliyorduk- benden ateş istedi dershanenin en güzel kızı... Yün kırçıllı gri bir kazağı vardı. Her zaman zippoyla gezen ben, o gün unutkanlık sonucu kibrite kalmıştım... Neyse uzatmayalım, artistik bir şekilde kibriti çaktım ama kibritten küçük bir parça yanar vaziyette kopup serbest atış hareketi şeklinde bir rotayla kızın kazağına doğru uçmaya başladı. O an neler olabileceğini saliseler içinde kestirmeye çalışırken o kahrolası Parça kazağa indi ve o an sanki benzin dökülmüşçesine kazağın kırçılları alev aldı.. Ani bir refleksle süper kahraman olarak olaya el attım.. Cidden el attım, iki elimle kızın kazağındaki alevleri söndürmeye çalıştım.. Kız da bir taraftan kendi elleriyle durdurmaya çalışıyor.. Sonra ikimiz de aynı anda kazağını çıkarmaya başladık, ben de ona yardım ediyorum, ortam epey ateşli anlayacağınız...
Neyse saçları falan tutuşmadan olay bertaraf edildi, bir kantin dolusu insan öylece durmuş bize bakıyordu, ben de dönüp "neden yardım etmiyorsunuz" falan diye çıkışınca oradaki kızlardan biri "sigara yakma ayağına iş tutuyorsunuz sandım ondan bozmak istemedim" gibi bir şey söylemişti de utancın iki kat artmıştı...
Neyse özürler falan karşılıklı,.. O niye özür dinliyorsa artık... Dershaneden sonra özür mahiyetinde birşeyler içmeye gittik kızla, birkaç gün sonra sevgili olduk. hala unutamam..
Yıllar sonra o ortamda bulunan başka bir sınıf arkadaşımla karşılaştık da ilk anlattığı anımız o oldu herifin, "falancanın göğüslerini kantinin ortasında nasıl avuçlamıştın öyle abi yaa"... ben ateşleri durdurmak derdindeyim, millet de kendine materyal topluyormuş meğer...
Cuma namazında pantolonumun düğmesi kopmuştu.Namazı elimiz götümüzde eda ettik.Muhtemelen yanımdakiler sorgulamışlardır hangi mezhep bu amk el götte namaz kılıyor diye.Durum bu hocam.
ilkokulda sevdiğim kızın topu ağaçların dibine kaçınca alıp ona vermek istemiştim ama ağaçların önünde zincir vardı. tam zincirin üstünden atlayacağım derken yüzüstü yere yapıştım kız kahkaha attı resmen. çok kötü bir duygu abi kurşun sıksa canım bu kadar yanmazdı. o*osbu çocukları sanki zeytin yetiştiriyorlar çam ağaçlarının önüne zincirden bariyer yapmışlar birde.
Soğuk bi gün fatura ödemeye gidiyordum işlek bi caddede telefoncuya gireceğim ama gözlükler maskeden buhar olmuş telefoncunun kapısı da ful cam ama açık gibi görünüyor kapı gireyim derken cama bir yapıştım cadde de işlek ya millet gülüyor bana şapkayı çektim gözümün oraya kadar hızlı hızlı ara sokağa girip kayboldum o caddeye de aynı kıyafetlerle gitmedim 3 4 ay boyunca.
Ya benim bir kere formamın altı cart diye yırtılmıstı yaa, resmen popom acıkta kalmıştı. Allahtan hemsire odasındaydık ve sadece kızlar vardı. Biri kapıyı kapatmaya koştu, biri arkama geciyor napıyon salak diyorum biri kanepeye attı kendini hunharca güldü uruspular. Neyseki hastane terzisi abla dikiverdi. Dikis yerinden kötü iplikle dikildigi icin sökülmüş.
Ankara’nın meşhur dolmuşlarından birine en yakın arkadaşımla bindik. Şimdi gözünüzün önüne iki genç kız getirin. Biri 1.47 diğeri 1.72. Heh ben o 1.47 olanım. Yine miniklikten dertli olduğum bir gündeyiz. Tanrı bana da sağolsun çeneden torpil geçmiş, nefessiz “oraya yetişemiyorum, buraya yetişemiyorum. Bu endüstriyel tasarımcılar mühendisler hiç kısa insanları düşünmüyor” diye şikayet ediyorum. Arkadaşım da sabırla susmamı bekliyor. Bir ara benden boşluk bulup yukarıdaki Demire tutunmam gerektiğini aksi takdirde ilk virajda düşeceğimi söyledi. Ben de “benim oraya boyum yetmiyor. Sen tutun da ben de sana tutunayım” dedim. “Bi denesene” dedi. Bende elimi uzatıp “bak değmiyor” diyecektim ki bir anda elim değmeye hatta tutunabilmeye başladım. Fakat bu seferde ayaklarım değmiyordu yere. Bayrak gibi dolmuş demirine asılı kaldım. O panikle kurduğum cümle. “Tamam şimdi elim değiyor ama ayağım değmiyor. indir çabuk beni yere.” Bütün dolmuş tıka basa doluydu ve hepsi güldü sözlük. Herkes ama. Neyseki ineceğim yere gelmiştim o sinirle atıverdim kendimi dolmuştan.
çaycıya gittim ,çaycının kendi satın aldığı gazeteler olur bir köşede ama arıyorum bulamıyorum neyse kulaklık takılı son ses müzik dinliyorum,bitane kel yaşlı bir dayının önünde sözcü gazetesi aha dedim alayım şu gavatın önünden neyse aldım adam ağzıyla birşeyler geveliyor sinirli sinirli,geldim oturdum müziği kapattım gazeteyi okuyorum.adam geldi gazeteyi alabilirmiyim dedi.meğersem adamın kendi satın aldığı gazetesiymiş.
en fazla böyle rezil oldum
Salçalı makarna yiyip bakkala ekmek almaya gittiğim zamandı benim için...
aynı tarık akan'a benzerdi çok yakışıklıydı çocukluk aşkım.
ağzın yüzün salça bi de sevdiceğin çıkmış karşına. "Sen ne güzel bakıyorsun öyle" demiş falan üstüne üstelik. eve geldiğimde
Aynaya baktığımda çok utanmıştım, halimden farkettiğimde. saf sevgi işte çocukluk işte.
ingilizce dersleri alıyordum. hoca kendini tarif et demişti. gözlerim kahverengi diyeceğime yumurtalarım kahverengi demişim. hoca hanım ağzını eliyle kapatarak sınıftan hemen kaçar gibi çıktı ama ben bir anlam veremedim. koridordan kahkahaları geliyordu. sonra bana nasıl gaf yaptığımı anlattılar işte o zaman rezil olduğumu anladım.
Üniversitedeyken sabah okula giderken binmekten nefret ettiğim bir otobüs vardı, tıklım tıklım ve eski model olurdu genelde; bir gün Lanet okuyarak bindim yine sabahın köründe, ayaktaydım tabii.
Baktım adamın biri tanır gibi gözümün içine bakıyor, ben de bakıyorum nereden tanıyacağım acaba diyerek. Bir süre öyle bakıştık sonra adam hafif ayaklandı, ben gidip yanına sarılacaktım tanıdık herhalde diye kafaya bak. Yanına gittim, adam kulağıma eğildi ve "fermuarınız açık kalmış" diye fısıldadı. Utançtan yerin dibine geçecektim ama adam o kadar utandı ki onun haline gülmekten utanmayı unuttum. Beni oturttu yerine "olur öyle kardeşim" kafa sallamasıyla, fermuarımı kapattığımdan emin olup arkasını döndü.
Baya rezil olmuştum ama ayakta gitmekten de kurtulmuştum. Ana fikir evden çıkmadan evvel fermuarınızı kontrol edin falan değil, ayakta gitmek istemiyorsanız fermuarınızı indirin !
hiç unutmam bigün kemoş düğününe gitmiştim. neyseee patırtı kütürtü şuh kahkahalar felan atılıyor şampanyaların patlamasıyla beraber ben bian silah sıkılıyor sanarak yere çökünce orada kemoşi kişiler bana gülmüştü. hatırladıkça güler dururum..
bi lisede ucretli ogretmenlik yaparken mudur yardimcisi benden toreni yapmami rica etmisti. elimde mikrofon 1200 kisiye karsi konusurken bir detone oldum, ses bi gitti var ya boyle.. yer yarilsa da icine girsem dedigim anlardan biriydi. giremedim ama..
arabamın lastiği inmiş evin önünde,
hemen stepneyi çıkardım, malzemeleri indirim , lastikten bijonları sökeceğim, bijon anahtarı ile bijon uyumsuz.
yanlış bijon anahtarı koymuş mallar dedim...
araç uzun dönem kiralık olduğu için.
çağrı merkezini aradım, bağırdım , çağırdım bu nasıl yapılır dedim.
şikayet kaydı açtırdım.
bu olay dağ başında da olabilirdi diye olayı büyüttüm...
yol yardım geldi kısa zamanda, adam baktı , abi bijonların üzerindeki kapakları çıkarmamışsın,
bu anahtar doğru dedi...
meğer vidaların üzerinde koruma kapağı varmış,
bu kapağı çıkarınca anahtar giriyor ve herşey normal aslında...
bu mallıktan sonra çok utanmıştım...
araç opel, bilenler bilir , ben acı bir tecrübe ile öğrendim.
sonra bana dönüş yapmaz umarım şirket diye dua ettim, mal mısın deseler , haklarıydı...
Bende üstteki arkadaş gibi otobüsün ani freniyle elbisemle havalanıp sonra yere konmustum. Canağım epey acımıştı sert düşüsle ama piremsesligim bozulmasın diye asaletle kıçımı yerden kaldırmıştım.
