efenim tıp fakültesinde okuyan genç, hocasıyla hasta viziti gezmektedir.bu esnada uzaktan bi akrabasını koridorda görür..
''hayırdır ali abi?'' diye sorar..
''annem hasta da içerde yatıyo'' cevabını alan genç hemen odaya dalar..bi heves sormaya başlar
''teyze nasılsın? beni tanıdın mı? ben müberranın torunuyum'' ( diye sorsada kendisi teyzeyi hayatında ilk kez görüyordur) neyse ki teyze onu tanır..
''tanıdım tanıdım sağol evladım'' der çoşkuyla..fakat bu mutlu dakikalar uzun sürmez.zira; birazdan odaya giren ali abi diğer yataktaki teyzeye doğru yol alır. yaptığı salaklığı farkeden genç içinse artık çok geçtir..utanç içinde yüzü kızarır.ve çaresizce diğer teyzeye yönelir...
tüm dikkat ve cesaret toplanır. hoşlanılan kıza gidip ne var ne yok dökülecektir. her şey kafada kurulur ve yanına gelinir. kızarır bozarır hiç bir şey söylemeden geri dönersiniz. işin rezil kısmı kızın bu durumu görmesidir.
(bkz: senden bi bok olmaz)
birine heyecanla bir şey anlatırken tükürüğünüzün dışarı çıkması,zıplaması.hatta ağzınız dolyuyken konuşuyorsanız ağzınızdaki yiyecekten çıkan kırıntının, döküntünün, saçıntının dışarı çıkması . *
okullar arası futbol turnuvası.çeyrek final.hava buz gibi.skor 0-0.maçın bitimine 5 dakika falan var.orta geliyor.kafa atıyorum.ve goooool.sevinçle koşuyorum arkadaşlarım benim üstüme geliyor fakat bir tanesi bile sarılmıyor.neden diye merak ederken birden burnumdan akan sıvıyı farkediyorum.aniden formaya siliyorum.formalar numarasız.işte o an arkadaşların bakışları altında eriyorum.
--spoiler--
olay teyze kızının düğününde geçiyor. benim teyzemin çocukları doğma büyüme ankaralıdır ve en küçüğü benden 7 yaş büyüktür. bir yaz akşamı sincanın bir mahallesinde kına gecesi yapılır, ama asosyal ve oynamayı bilmeyen easley için ne bitmez bir gecedir o. neyse ki o gece kazasız belasız atlatılır. ertesi gün düğünü yapmak için erkek tarafının memleketi olan alanyaya gidilir. kız tarafından düğünde oynayacak olan topu topu 13 kişi çıkar*. düğün sırasında önce ufaktan duygusal müzikler başlar, sonra halay çekilir, sonra da en can alıcı yeri olan pistte oynama kısmına gelinir. easley o sırada kaçacak delik aramaktadır ki o sırada babasının gergin alıcılarının üstünde olduğunu farkeder ve babası dürtüklemeye başlar. easley düğün şarkıcısının kız tarafını piste davet etmesi üzerine adete icabeten kalkar ve bir anda kız tarafının ankaralı olduğunu hatırlar. lan inşallah bi bok olmaz dyerek piste çıktığında olanlar olur. ibnetor sincanlılar ikişer ikişer karşılıklı olarak oynamaktadır ve easley koskoca pistte tek başına seyirciye bakarak oynamaktadır. bi süre sonra dayanamayıp ortamı terkeder ve düğün bitene kadar arabanın yanında bekler.
--spoiler--
evet sevgili sözlük bu anımdan sonra evlenmeyip hayatımı sonuna kadar elizabeth ile idame ettirmeye karar verdim.
1 ay peşinden koşup zar zor yemeğe davet edilen hatunu arabayla restorana götürürken yolda muahbbet esnasında arabadan çok iyi anladığını övünerek anlatırken olmadık yerde lastiğin patlaması, arabanın yanında mal değneği gibi dikilip lastiği değiştirememek, bununda üstüne kızın inerek lastiği 5 dk da değiştirmesi durumunda kafayı sokacak delik aramak hatta o an kendini nonoş gibi hissetme durumudur.
beni çok çok güldüren anılardır.
anı 1
daha küçüğüm o zamanlar sevgili sözlük. bir de sakarım üstüne üstlük. ayağımda kocaman cat botlar. benden daha ağırdır büyük ihtimalle.
istiklal marşı okunacak. ben de dahil olmak üzere üç dört kişi aceleyle koşuyoruz. ve işte bingo.
o koca botları kaldıracağım diye merdivenlerden aşağı yuvarlandığım anı asla unutmayacağım. bir de kalkıp arkadaşlarımdan birine el salladım. tanımıyormuş gibi yaptı.
işin komik tarafı; herkesin 'yine mi bu düştü?' diye bana bakıp, kimsenin sallamamış olmasıydı.
acı bir anıydı... herkes beni öyle hatırlıyacak.
-------------
anı 2
yok yok bu sefer ben rezil olmadım. uzun süredir kesiştiğim bir çocuk vardı. epey de hoştu aslında.
ta ki... o olaya kadar.
bu aralar yaygın olan düşük bel pantolonların gazabına uğramasıyla çevredeki herkesin yarılması, dağılması, kopması bir olmuştu.
halbuki beş dakika önce ne güzel bakışıyorduk... hayat işte.
müdür yardımcısının bir öğrenciyi pataklamak için sınıfa girdikten sonra çocuğu gözüne kestirir kestirmez savurduğu tekmeden sonra pantolonunun kıç tarafından yırtılması. ve tüm sınıfın kahkahaları eşliğinde ceketini çıkarıp malum bölgeyi sardıktan sonra başını eğerek sınıfı terk etmesi.
ciddi bir ortamda hiç ses çıkmazken deri koltuktan çıkan ses adamı kalpten götürür. tabi sonra hayır yapmadım dercesine daha da ses çıkartmaya başlanır.
bir bara gidersiniz. 3 kız 2 erkeksinizdir.
biraz yaşınız ufak görünmektedir. ( 22 yaşında olmanıza rağmen )
derken garson gelir, herkese ne istediğini sorar.
size doğru döndüğünde ne içeceğinizi sormak yerine yaşı küçükleri almıyoruz der.
rezil olursunuz. ( tabi sonra uzun bi ikna süreci barın yanında. kimlik göstermeler falan.)