küçüklük dramımdı. şişman bir kızdım ve platonik olarak tutulduğum 3/a sınıfında ki çocuk safinaz kılıklı bir kızla fingirdiyordu. bu aşk beni temel reis izleme keyfinden alıkoymuştu.
ben 10 kadar şiddet içerikli çocuklara kavgayı ve kötüyü öğreten bi çizgi film yoktur. bütün çocuklarda deli gibi izliyolar yahu. aileleri biraz dikkat etseler yaa.
remi vardı, remi. sürekli annesini arıyordu, sürekli bir yetimlik, bir öksüzlük... beni benden alırdı o yaşımda, afaganlar basardı. bu ne karamsarlık arkadaşım?
teletubbies...çocukluk travmamdır kendisi,o bitince benim sevdiğim çizgi film winnie the pooh başlardı ama o bir türlü bitmezdi, bitti sanırdım haydaaa tekrar çıkarlardı tepelerin arkasından "biz geldiiiiik" diye lanet şeyler...
son yıllarda yapılan çoğu çizgi film. hepsi anlamsız bir çatışma, yarışma, koşturmaca, aksiyon, içi boş bir devinimden ibaret ve geneli bişeye benzemeyen, ne olduğu belli olmayan tuhaf yaratıklardan oluşan karakterleriyle insanı hayattan soğutan çizgi filmlerdir. oysa eski çizgi filmler öyle midir... her biri bir film gibi bazen duygusal ve hüzünlü, bazen komik ve eğlenceliydiler. günümüzde herşeyin yozlaşması gibi çizgi filmler de yozlaştı. teknoloji geliştikçe çizgi filmde hem görsel hem yazınsal kalite düştü. herşeyin dejenere olduğu bir çağda yaşıyorus malesef...
caillou ki sebebide, dünya onun üzerine kurulmuş. ana baba işe gtmez kayuyla oynar. yemek yapılacak kayu gel birlikte yapalımmı? kreşe gider öğretmen kayunun isteklerini yapar. itfayeci görürler itfayeci arabayı durdurup kayu ya nereye niçin gittiğini anlatır velhasilkelam ben çocuk olsam depresyona girerim neden bana böyle davranılmıyor diye.