sevgiliden ayrılınan, balığını tekneye çekerken oltadan kurtulup denize gittiği,sabaha doğru en çok ihtiyacınızın olduğu anda sigaranızın bitmiş olduğunu farkettiğiniz anlardır...
telefonun çalmasını bekleyip bir türlü ses vermemesi. ondan gelecek bir mesaj uğruna saatlerce kıvranılması. ama günlerce geçen sessiz sedasız ayrılıklar.
hayatın en boktan anlarından birinde olduğunuzda içinizi sözlüğe dökmek için hayatın en boktan anları diye ukte aradığınızda o uktenin içinde kalması ve ukte vercek cesaretinizin olmaması...
birilerinin muhabbetin en güzel yerde bugünüde sigarasız atlattık diye düşünürken ortamı germesi ve bunun üzerine nikotine ihtiyaç duymanız ve son paranızı sigaraya verip vermeme düşüncesine girip dahada nikotinin etkisi altına girmeniz ve siz bunları düşünürken ortamın birilerinin hala yumuşatmaması neticesinde kendini son ses müziğe vermeniz ve tam oh sinirim geçiyo gibi derken aklınıza tüm bunların gelip tekrar gerilmeniz... ama kararlıyım sigara içmicem bugün...*
doğrusu "en mutsuz eden anlar" gibi bişey olması gereken ama böyle yazıldığında da "çalış baban gibi eşşek olma" cümlesindeki şaşırtmacaya davetiye çıkartacak entiridir...
bir yakının, dostun veya akrabanın hayatını kaybettiğini öğrendiğiniz andır. tamam birçok olay insanı mutsuz edebilir ama bir hastalık veya ölüm haberi insanı yıkabilir.
içinde bulunulan bunaltıcı anlardır.*
ne yapmalıyım? yine seni düşündüm gece gece. yürüdüm yürüdüm kaldırımlarda sonbahar kalıntısı yapraklar. sokak lambaları esen rüzgar yürüdüm öylece. her adımda bir şeyler ezildi, geride bıraktıklarım önüme dizildi. seni düşündüm yine gece gece....
hudutsuz, bulutsuz ufuklarda, karanlık kapalı dehlizlerde.
vakitsiz mekansız kimsesiz şehirlerde.
kalabalık karmaşık kırılgan şiirlerde.
seni düşündüm yine hece hece...
ne yapmalıyım?
sokak ortasında, üst geçitte, köprüde adım attığı her yerde seni düşünmemek için ne yapmalıyım.
ölmeli mi yoksa yaşamalı mıyım? bu önemli mi senin için.
durmak mı belanın karşısında, yoksa kurşun sıkmak mı çözüm, senden ıraklaşmak için.
ruhum bulanık nefsim girdaplaşmış...
ya gel şu an ya da çek git ebediyyen...
bazen kendime hep sormuşumdur lan oğlum bencillik yapıyorsun az biraz otur düşün diye.(bilerek ve isteyerek anlatım bozukluğu yapılmıştır.)
oturup düşününce hakkikaten sen bencil bir herifsin diyorum kendi kendime sonra kendime kızıyorum kendim bakıyorum aynalarda kendime kendi halimden kendisine şikayetçi oluyorum. ve dahi kefen giymek istiyorum her gün sabah kalkınca gece uyuyunca kendi kendime bir tabutun tahtına uzunmak istiyorum kendim....lanet olsun!!!!