en iyi yönetim şekli denilen demokrasilerde bile - eşit olanlar ve daha eşitler - olduğuna göre ''en iyi yönetim şekli'' ancak utopik, hayallerdeki bir yönetim biçimidir.
plato'nun devlet adlı kitabında belirttiği ütopik yönetim şeklidir. bu yönetim şeklinde, yöneticiler para hırsından tamamen kurtulmuşlardır. bebekler doğdukları andan itibaren devlet himayesinde yetiştirilirler ve en başarılı olanları yönetici katına yükselirler. anlaşıldığı üzere, bu ütopik toplumda kimin kimin çocuğu olduğu dahi bilinmemektedir. bir garip toplumdur ama en huzurlu yönetim budur kanımca.
anne: oğlum gidemezsin dedim bu saatte.
vatandaş: ya karışma sen anneeaa rahat bırak. hadi ben kaçıyorum.
imparator baba: otur oturduğun yerde pezevenk.
vatandaş: ihi. timim bıbıcığım. ihi.
dünyada uygulanan sistem "menfaatine hangisi en yakınsa" sistemidir. parası olan birisinin komünist olması beklenemez, aynı şekilde maddi durumu kötü olan bir işçinin kapitalist olması beklenemez.
genel olarak düşünürsek en iyi yönetim şekli komünizm' dir. komünizm bir ütopyadır ve ulaşılması imkansızdır. uygulanabilmesi için tüm dünyanın komünist olması gereklidir. bu ütopyaya en çok yaklaşabilecek sistem sosyalizmdir ve bu nedenle insanlar sosyalizmi benimserler.
onaylayıp onaylamamak insanlara kalmıştır lakin iyice araştırmalarını öneririm. şirinler çizgi filmi komünizme güzel bir örnek teşkil eder.
bu arada platon gibi eski yunan düşünürleri genellikle monarşiyi savunurlar. o zamanın şartları ile günümüzü kıyaslarken gerçekçi olmak lazım.
en iyi yönetim şeklinin ne olduğunu araştırmakta ve bu araştırmama devam etmekteyim. kanunlar ve konulan kuralların insanların özgürlüklerini kısıtlama anlamına mı geliyor yoksa genel anlamdaki "bir kişinin özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğüne müdahle ettiğinde biter" özgürük tanımının oluşturduğu bir yönetim şeklinin esas olması mı gerekiyor hala kesin bir fikrim oluşmadı. Doğa felsefesine tam olarak katılıyor olmasam da doğanın her şeye verebileceği bir cevap olacağını düşünüp doğadaki işleyişi araştırdığımızda; doğada sadece güçlülerin hayatta kaldığını, hırsızlıkların olduğu, ölmemek için ya da oteritesini kaybetmemek için kendi cinsindeki hayvanları öldüren hayvanların olduğunu görmekteyiz.
Tüm bunları düşündüğümüzde ve ülkemizdeki yönetim şeklinin cumhuriyet olmasına rağmen, güçlü olanların her zaman daha iyi bir yaşama sahip olduğunu görmekteyiz. Bu bağlamda dünya da "en iyi yönetim şekli" ni bulsak dahi insanın içerisindeki hayvani dürtüler nedeniyle tüm yönetim şekilleri bir zaman sonra doğada olduğu gibi olacak ve güclünün egemen olduğu, güçsüzün ezildiği bir hal alacaktır. Bu yüzden en iyi yönetim şekli diye bir şeyin olmadığını düşünüyorum.
Denilse ki güclü olduğu için huzuru bozan insanları daha çocuklukta belirleyip yok etsek sadece iyi insanların kalmasını sağlasak bu iş olmaz mı diye, yine olmayacaktır. Zira insan gücsüz olduğunda herkesin kendi hak ettiği şeyi kabul etmesini isteyecektir ama gücü elde ettiğinde (mevki-makam) eşitliği adeleti unutup mevkinin gücüyle değişecektir.
paranin adilce dagitildigi ve takip edildiği, fakirligin olmadigi, esya ve paranin ilk amac sayilmadigi, halki yönetenler olursa sorgulanabildigi ve ustlerinde hicbir korumanın olmadigi, calismanin zorunlu oldugu, zam denen şey olacaksa limitinin oldugu, askerin hükümet ile bir olmadigi vs vs bu sekle uyan hangisiyse o en iyisidir.
dini söylem olan hak kavramı dışında söylüyorum.
hak.
bu yönetim şekli ne kanuna gerek bırakır ne kolluk gücüne.
her şeyin bir hakkı vardır. aslında eski bir anlayış ama çok güzel. bence hala geçerli.
şimdi uygulamaya çalışalım.
işçi kesimi için uygulayalım.
asgari ücret falan belirlenmez. patron işin ücretini belirler. işine gelen girer çalışır.
ilk bakışta işçi ezilecekmiş gibi geliyor ama hayır ezilmez. sen 5 kuruşluk işe 2 kuruş değer biçersen kimse gelip çalışmaz. işin gerçek değeri olan 5 kuruşu verirsen, işi yapacak adam bulursun. piyasa bu şekilde dengelenir.
işi ucuz yapacak yabancı işçi getiremezsin çünkü hak devreye girer. o iş ilk önce o ülke vatandaşının hakkıdır.
örnekler çoağltılabilir.
illaki hakkını alamayanlr olacaktır. bu oran epey düşük olacaktır. onlara da devlet, o ülkenin vatandaşı olmaktan ve ğlke kaynaklarının kullanılmasıyla elde edilen gelirlerden, sefil olmayacakları kadar verecektir. hakkıdır çünkü.
EN GÜZEL YÖNETiM ŞEKLi DEMOKRASiDiR, HALKIN EGEMENLiĞiNE DAYANAN, HALKIN DUYGULARINA, DÜŞÜNCELERiNE,iSTEKLERiNE,GEREKSiNiMLERiNE ÖNEM VEREN YÖNETiM ŞEKLiDiR.
demokrasi bile aslında eksiktir. insan hakkı kavramıyla desteklenmelidir.
gene bir örnek verelim.
diyelim bir kesim %60 la seçimi kazandı. ne yapıyor, kendisine yakın olanlara her türlü kaynağı fazlasıyla ayırıyor diğer kesim bu haklardan mahrum kalıyor.
bu demokrasinin gerçeği.
mahrum kalan kesime sen, ifade özgürlüğü, gösteri, eleştiri haklarını ver, demokrasi ya. değişen hç bir şey olmuyor. bir sonraki seçime kadar 4-5 sene hakkın yeniyor.
diyelim ifade özgürlüğü haklarını kullanarak bu durumu kitlelere iyi anlattın ve iktidara geldin. aynı şeyi bu sefer sen yapıyorsun, kaybeden kesime.
yozlaştırıcı sınıfsal ayrılıklara ve gelir adaletsizliğine,
hastalıklara,
savaşlara,
ölümlere,
insanlığın ve tabiatın varlığını tehdit eden gerici cehalete,
ırkçı, mezhepçi ve dinci kavgalara son veren ideal düzen. https://youtu.be/PV4Oze9JEU0?t=1