iyi espri ortamların anahtarıdır ve ortamların adamı olmak isteyen her insan iyi espri yapabilmenin önemini kavramıştır.
"yok mu yauv, bizim rıfkı"dan "rıfkı"ya terfi ettiğiniz, halı sahaların aranan defansif orta sahası olduğunuz dönemde geçiyor olay. "rıfkı"dan "çılgın rıfkı"ya geçmek istediğiniz, hatta işi abartarak "çapkın rıfkı" olarak anılıp her ortamın dinamosu olduğunuzu hayal ederek uyuyakaldığınız dönem. mevsimlerden yaz, bir cuma gecesi. "çılgın hakan"a telefon açıyorsunuz.
-hakan naber?
+aaa rıfkı, iyi be, senden naber?
-iyiyim yau ne olsun. ee napıyorsun?
+ben mi? hiiiç, evdeyim, asu didem murat falan var.
-ooo harbi mi? geliyim mi ben de?
+sen gelesin mi... ehhm şey ya, gelceksen gel.
-ehehehehe geliyom geliyom.
almak istediğiniz cevabı almışsınızdır, eskiden olsa "yok olm gelme ya sıkılıyoruz zaten kasma boşuna" derlerdi çünkü. ama artık o eski "yok mu yauv bizim rıfkı" değilsinizdir, artık "rıfkı"sınızdır ve sizden o kadar da tiksinmiyorlardır. siz de zaman kaybetmeden akbilinizi doldurup hakanlara doğru yola çıkarsınız.
artık hakanlardasınızdır ve sizi çağırdıklarına pişman değillerdir.
-ben de dedim ki, uzun gelen başka bir şeydir!
+hihihihihi, ay alem adamsın rıfkı.
yavaş yavaş ısıtıyorsunuzdur ortamı ve artık kahkahalar havada uçuşmaktadır. fakat saatin ilerlemesi ve yavaş yavaş yayılan esneme sesleri sizi son hamleyi yapmaya iten faktörlerdir.
-ben de yapıştırdım cevabı, "olm o zamana kadar dönmüş olurlar"
evet esprinin son cümlesidir bu ve kahkahalar havada uçuşmaktadır. tam o anda bitirici darbe aklınıza gelir. asu'nun kahkahasından sonra çıkardığı "aaaaaaaaaaaayyyyy" sesi henüz biterken başlarsınız anlatmaya:
-bla bla bla, falan filan, bilmem ne, o da dedi ki "kaçının foluydu o toluna katılan".
evet iğrenç ve anlaşılamayan bir cümle kurmuşsunuzdur. üstelik en iyi esprinizde. yuhalar gibi bakan murat'tan gözünüzü kaçırdığınız gibi yüzü metrobüste hoşlandığı çocukla mesajlaşırken orta yaşlı abazan bir dayı tarafından götüne pandik atılan kızın yüzü gibi olmuş didem ile göz göze gelirsiniz.
"işte ondan sonra..." diye başlayan bir cümle kurarsınız yaklaşık beş saniyelik bir sessizliğin ardından fakat bu bölüm sansürleniyor arkadaşlar. zira burada sıçtığınızı sıvıyorsunuz. sessizlik devam ederken bitirdiğiniz cümlenin ardından sessizlik hakan'ın aysti isteyen var mı gençler sesiyle bozulmuştur. arsızlığınızı bozmayarak "ben işerim bi bardak daha ya" dersiniz, hakan mutfağa gittiği sırada bütün bu rezillikten kurtulmak için tuvalete koşarsınız. ve tuvalette aklınıza evden çıkıvermek gelir. tuvaletten çıkıp salona uğramadan "ben çıkıyorum"diyip çıkarsınız. asu'nun "nereye gidiyosun yaağ oturuyoduk" sesiyle "o kadar da kötü değil miydi lan" diye umutlanırsınız fakat bu "kal" cümlesi tamamen asu'un saflığından kaynaklanmıştır.
o gece "çılgın rıfkı" direkten dönmüştür. "burdaysan masaya iki kere tıklat" denildikten sonra masaya iki kere tıklayan ruh gibi olmuştur "çılgın rıfkı" o gece. o gecenin size tek artısı kariyerinizi sol açık olarak devam ettirmenizdir.
not: "en iyi espriyi..." diye başlayan cümle 50 karakteri aştığından başlık hatalıdır.
iki saat uğraşılmasına rağmen bir tane bile oy almamaktan daha kötü olmayan durum. uplıyorum amk, uplarım ben bu başlığı. kaybolup gitmemeliydi, en azından eksi almalıydı. evet.
not:bunu okuyup da eksiye abanmayın lan ibnetorlar.