Yaşadığın hayatın yarısını kaybetmektir. Zaten tek'dir ve yerine koyacak ikinci birisi yoktur. Bazen ölüm ayırır, bazen hayat, bazen de kadere yıkarız sorumluluğu. Ama bazen de en iyi arkadaşın kendini kaybettirmek ister. Mani olamazsın. Sebepsiz nedensiz yere uzaklaşır senden.Önce anlam veremezsin tavırlarına. Sonra "ne oluyor, nereye" dersin. Tepkisiz kalır, cevap vermez sana. Sonra da kendi haline bırakır ve ellerinin arasından kaymasını seyredersin. Kaybetmemek adına yapılacak ne varsa yapmak istersin ama, tepkisizliği buna izin vermez. Sonra sen de vazgeçersin en iyi arkadaşından. Hayatının yarısından vazgeçer, yürür gidersin, dönüp ardına bile bakmadan.
8 yıllık dostluk....
acısıyla, tatlısıyla, kavgasıyla, gece sokaklarda sürtmesiyle tam 8 yıl..
ama o telefon geldiginde pek de söylenecek bir şey kalmadıgını anlıyorsunuz...
olum x ölmüş başımız sagolsun dediklerinde bir siktir lan düşer agzınızdan sadece...
inanmazsın, her zaman yaptıkları dalga zannedersin, arkadan x sana mesaj atıcak olum şaka yaptık lan diyecek dye beklersin...
ne mesaj, ne dalga...
öbür gün tabutu taşırken bulursun kendini...
lan niye ki dersin, niye benim kankam ya...
isyan etmezsin, kader dersin, dua edersin...
için için yanarsın ama...
sonra bir gün sözlükte başlık görürsün, gözlerin dolar, arkadan çıkıp ensene bir tane vurucak diye beklersin, arkanı dönersin...
kendi elinle topraga koydugunu hatırlarsın sonra...gitti olum gelmez artık dersin...
orospu çocugu ne vardı o kadar hızlı araba kullanıcak diye küfredersin kankana çarpana..
sonra yine aglarsın...
bir daha yeni bir başlık görene kadar...
karşı cinsteki en iyi arkadaşına "sana aşığım" dendiğinde gerçekleşebilecek olay... verilen sözler, yeminler, anılar yok olur birdenbire. "sana aşığım" demektense susulur. bazen 7 ay, bazen daha da fazla, susulur...
ayrı ayrı yerlerde yaşanılan onca günün sonunda -istemdışı- hayatınızın bi noktasında yokluğunun patlak verdiği, yalnızlığınızla arkadaş olan kelimeleri sayıp dökmeye başladığınızda artık bir parçanızın ne yaparsanız yapın eksik olduğunu gördüğünüz andır.
düşünmek bile istemediğim hadise. ama bir yandan da çok acı bir gerçektir, yaşanılabilir, kaçınılmazdır. dünyaya hiç kimsenin kazık çakmadığı, herkesin geçici olduğu düşünülürse er ya da geç başımıza gelebilme olasılığı bulunan olaydır. (bkz: mahşerde buluşuruz)
eğer en iyisi ise kaybetme olasılığı neredeyse yoktur. istisnai bir durumda ise, bulamayacağınız bir parçanızı kaybetmişsiniz demektir. açılan gediğin yerini hiç birşey
dolduramaz.
sevgiliden ayrılınca yapılan kısa sürede birden fazla sevgili değişimine benzer bir durumun meydana geleceği, dostluktan haberi olmayan bilumum ıvır zıvırı hayatına katıp karşı tarafı birden bire adam yerine koymak ve kendini bir şey zannetmesine neden olmaktır.
en iyi arkadaşınız olarak gördüğünüz kişinin sizi öyle görmemesiyle alakalı durum veyahut şartlar.. bazen hata tamamen sizdedir. haketmeyene değer verip, hakedeni görmezden gelmek sizin zararınızadır. kirli laflar söylenir. yaşanan güzel anılar bir anda yok olup, gitmiştir. halbuki her zaman yanınızda olan bir insanı, tek kalemde silmek ne zordur.. ya da silinmek. farkındalık özelliğinizin gelişmediği dönemlerde; kötüyü iyi algılar beyin ne yazık ki. olgun ve zeki olduğunu zannedersin ama bu tamamen sanrıdır. önemli olan nokta; zannetmek değil hissetmektir nitekim. size şekerler alan, değer veren, arkadaşlığını esirgemeyen birini nasıl olurda kırabilirsiniz? lakin zaman geriye sarılamıyor.. insan hep bir şeylerin 'keşke'sini hissediyor. sizinle görüşmek istemediğini, uzak durmak istediğini anladığınızda her şey için çok geç olabiliyor. ve o noktada size sadece salaklığınıza uzaktan seyirci olmak düşüyor. insanları kaybetmek ne kolay ama kazanmak bir hayli zor.. hele birde yanlış tanınmış olmak berbat bir histir. adın çıkmış dokuza, inmez sekize hesabı..
bazı şeyleri geçte olsa anlıyor insan.. son pişmanlık fayde etmez klişesine girmek istemiyorum, ama bu durumu güzel tanımlıyor.. arkadaşlıkların değerini bilmek gerekir, hakkını vermek.. veremiyorsan gitmeyi bilmelisin o halde. saygı ve sevgiyi hiç bir zaman dejenere etmeden.. seneler geçiyor zira. aklın başına geliyor. özlem duyuyorsun..
' bir selam lütfet, gel barışalım artık.. ' diyemiyorsunuz, boğazınızda düğümleniyor.
eğer en iyi arkadaşınsa gerçekten kaybetme gibi durum söz konusu değildir. ihmalde etsen, küfür de etsen bilir ki sebebi vardır. kaybetmezsin belki, zaman girer araya ama zamana rağmen bıraktığın noktadan başlar herşey.