en güzel şiirler

entry260 galeri1 video3
    124.
  1. yazarların kendi yazdığı şiirlerdir.
    tanrının her bir öpüşünde bir cemre düşer yalnızlığa.
    yeşerirmi bilmem.
    bir saltanat haline gelmiş tiksinti yalnızlıklardan.
    ay bile nasibini almış.

    tanrının her bir öpüşünde üşür yıldızlar.
    sen üşürsün ben üşürüm, van üşür.
    ben kanarım , van kanar.
    akar kan herkes susar.

    tanrının her bir gerçeğinde, değişir insanlık,
    gayp olur cennet.
    kelebeklerin halsiz ölümü,
    suskun bir bedevi.

    insanın her bir intihar girişiminde,
    gerçekleşir rüyalar.
    sonhabarda bir yaralı ressam,
    gözleri kör bir dünyanın portresini çiziyor.
    1 ...
  2. 125.
  3. Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
    Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
    Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
    Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
    Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
    Duyarsın,
    Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
    Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
    1 ...
  4. 126.
  5. ismet özel',n tüm şiirleri.
    1 ...
  6. 127.
  7. Kötü Zamanlardan Bir Aşk Şarkısı

    Arkadaş olmamıştık birbirimizle
    ama oturduk birlikte aynı yerde
    ve sarılıp yattığımızda birbirimize
    aydan daha yabancıydık birbirimize.

    ve karşılaşsak bugün çarşı-pazarda
    dövüşebiliriz belki bir kaç balık için.
    arkadaş olmamıştık birbirimizle
    sarılıp yattığımızda birbirimize

    Bertolt BRECHT
    1 ...
  8. 128.
  9. Adam yaşama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarını koydu
    Bakır kaseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasını koydu
    Pencereden gelen ışığı koydu
    Bisiklet sesini çıkrık sesini
    Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    Adam masaya
    Aklında olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onları da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    Uzandı masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranın dökülüşünü koydu
    Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    Tokluğunu açlığını koydu.
    Masa da masaymış ha
    Bana mısın demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandı durdu
    Adam ha babam koyuyordu. edip cansever .
    6 ...
  10. 129.
  11. giydirsem kuşatsam gelin eylesem
    döşüne boynuna liralar dizsem
    ne başlık parası üste de versem
    bir alan çıkar mı seni cahillik.

    bütün kötülüğün sebebi sensin
    en kahpe düşmandan daha betersin
    çık git artık halkım biraz gönensin
    bir kovan çıkar mı seni cahillik.

    yediğin hurafe içtiğin dogma
    git artık yurdumdan üstüne yağma
    senin kadar yakmaz en kızgın mağma
    bir yakan çıkar mıı seni cahillik.

    zehire çevirdin dirliğimizi
    bölüp parçaladın birliğimizi
    yakında yok eden varlığımzı
    bir vuran çıkar mı seni cahillik.

    virüs gibi akıllara yerleştin
    bizleri bitirip gençlere geçtin
    kurutalım dedik daha gürleştin
    bir yolan çıkar mı seni cahillik.

    dertlioğlu götürüp koyalım dışa
    birazda ellerin beyninde yaşa
    almam içeriye uğraşma boşa
    bir kovan çıkar mı seni cahillik.
    1 ...
  12. 130.
  13. başlık dışında kalanların kötü mü oldukları hakkında düşünmemizi sağlayan şiirlerdir.

    sağ olun çocuklar.
    0 ...
  14. 131.
  15. Ya zamanından çok erken gelirim..
    Dünya'ya geldiğim gibi,
    Ya zamanından çok geç,
    Seni bu yaşta sevdiğim gibi....

    Mutluluğa hep geç kalırım.
    Hep erken giderim mutsuzluğa..
    Ya herşey bitmiştir çoktan,
    Ya hiçbirşey başlamamış...

    Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
    Ölüme erken,sevgiye geç..
    Yine gecikmişim bağışla sevgilim..
    Sevgiye on kala,ölüme beş......
    'aziz nesin`
    ...ki ankara'ya lapa lapa kar yağarken gözlerinizin içine içine bakarak söyleniyorsa bu dizeler daha da güzeldir.
    *
    0 ...
  16. 132.
  17. Tüm saatleri durdurun, telefonu kesin,
    Köpeği havlatmayın arkasında sulu bir kemiğin,
    Piyanoları susturun, ve çalarken boğuk sesli davullar
    Tabutu çıkarın dışarı, gelsin yas tutanlar.

    Uçaklara inleyerek daireler çizdirin göklerde
    Yazarken bu haberi, "O öldü." diye,
    Siyah fiyonklar takın beyaz boyunlarına güvercinlerin,
    Trafik polislerine siyah eldivenler giydirin.

    O benim Kuzey'imdi, Güney'imdi, Doğu'mdu ve Batı'mdı,
    Çalışma haftam ve Pazar rahatımdı.
    Öğlem, gece yarım, konuşmam, şarkım;
    Sevgi sonsuza dek sanırdım, yanıldım.

    Yıldızlar artık gereksiz, söndürün hepsini
    Ay'ı paketleyin, parçalayın Güneş'i
    Dökün okyanusu, süpürün ormanı
    Artık hiçbir şey güzelleştiremez hayatı.

    w.h.auden
    1 ...
  18. 133.
  19. hayallerin gerçek oluşu,
    şu yüzün güzelliği,
    bütün her şey yalan olacak biliyor musunuz?
    insanlar;
    bütün bu varlıklar, bakın.
    işte, işte her şey bu!
    bir hiç.
    bu bedeni görüyor musunuz?
    yok ki.
    ben bile yokum, ben kimim bilmiyorum.
    kendime bazen çok değişik sıfatla bakıyorum ama,
    ne olacak bilmiyorum?
    hayaller insan mı,
    yoksa bizler hayal miyiz?
    0 ...
  20. 134.
  21. 135.
  22. "Kafes de, diyorlar, kuşu neden istesin ki!
    Gözlerine mendil bağlamış hocalar.
    Nerden mi öğrendim, gazeteden mi?

    Karaköy altgeçidinde bekliyor
    Şemsiyesini tüfek gibi asmış omzuna
    Ölüm meleği."
    Cemal Süreya
    0 ...
  23. 136.
  24. Beni artık sevmeyin

    “..elini son defa yanağıma koy../..istemiyorsan giderim..giderim..”

    inandığım değerleri kaldırdım çeyiz sandığıma
    sakladım../..kenarlarını tığla ördüğüm umutlarımın arasına
    parmaklarımda naftalin kokusu
    alışamadım unutulmaya

    kaç yaşında sevdim ben bu yalnızlığı.?
    hangi yürek öncüsü oldu ezinç taşkınlıklarımın..?
    bana düşen artık susmaktır
    toplamından taşıyorum iç acılarımın

    defterimin arasında kurutulmuş anılar
    yüzlerinde palyaço gülüşleri
    kimbilir../..hangi sevdadan kalma

    “..serin bir sonbahar akşamında söz../..ismini unutur silerim..silerim..”

    isyan perdesini indirdi gece, suya yansıdı öksüzlüğüm
    şehrin kapılarını tutsun bütün yıldızlar,
    yoksa firar edip kaçacak hüznüm

    sevdiğim erkekler geliyor aklıma
    bir çocuk gibi usulca sokulup,
    bir nehir gibi akıp giden erkekler

    ama sen
    son vurgunum../...en çok vurulduğum

    veda mektubun hala cüzdanımda
    biraz yırtıldı ve buruştu ama
    tek kanıtı biten bir aşkın
    yoksa../..kimse inanmıyor ayrıldığımıza

    “..tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri.../..bir defa daha yazsa bebeğim...bebeğim..bebeğim..”

    ah bu ben
    grameri bozuk bir hikayenin içinde,
    yüklemini kaybetmiş bir cümle gibiyim
    sindire sindire yaşamalı ayrılıkları da
    belki de bu yüzden../..hala aşık gibiyim

    hangi kırgınlığın içinde boğuldu gülüşlerim...?
    iğnesi kırılmış bir plak gibi dönüyorum olduğum yerde
    ve şarkılarımı kusamıyorum
    gücenik makamından eserler dinleyemediniz,
    hepinizden özür diliyorum

    “..eğer bir masal perisi girerse rüyalarına../..öldü dersin gül güzeli, tılsımını kaybetti..”

    çok erken susturuldum
    bu yüzden bu üç boyutlu sarhoşluklar
    fasl-ı şahane yıkılışlar
    alnımda eksik bir veda busesi,
    mümkün değil../..sevilemez ayrılıklar

    sol göğsüm../..yanık göğsüm
    nasıl da zor sevgi aramak resimlerde
    bir çocuk olsam kolaydı ama../..büyüdüm

    “..uğruna döktüğüm gözyaşları için../..yağmurdan özür dilerim..dilerim..”

    beni artık sevmeyin
    tuza yatırdım gönlümü../..düşlerimin yanına
    gözlerimde esrik bir sızı,
    alışamadım unutulmaya

    pelin onay
    2 ...
  25. 137.
  26. Metin Eloğlu yazmıştır, Lokman Hekimin Sev Dediği adlı, ilişikteki bu şahane şiiri.

    " bu yürek
    seni seveceğini biliyordu herhalde
    bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir
    bire bin veren buğday
    elmadaki mayhoşluk
    hukuki beşer
    çınçınlı hamam
    çizmedeki kedi
    sanki elleriyle koymuşlar gibi
    ikimizden bir işmar
    seni sevmemiş olsam , sözlerim yarı yarıya
    gözlerim yarım
    ellerim çolak hüseyin eli
    seni sevmesem , nefes almayı beceremem ki
    bugün günlerden ne ?
    cumartesi
    seni sevdiğim için , cumartesi elbet
    seni sevdiğim için , bak temmuz ayındayız
    ayşe onbaşı , pir sultan abdal , büsbütün sevdalıyım sana
    bu gemiler nereye gidiyor , seni sevdiğim için
    seni sevdiğimden , suyun akası geliyor
    bacaların tütesi
    nurhayat’ın halleri , seni sevdiğim için güzel
    ibrahim’in dilleri
    insan seni sevince , tutsaklığa kızar tabi
    savaşın adı geçse , cinifrit olur
    ereğli’ nin kömürünü düşünür , ne kömür o be
    raman’ ı düşünür , çukurova’ yı düşünür
    seni sevdiği için , haliç' te bir uğultu
    marmara’ da bir deniz
    isparta bahçesinde güller
    seni sevdiği için goncalanıyor
    seni sevdiğim için , kilim dokuyor avşar’da
    yarın sabahlar , seni sevdiğim için icat edildi
    penisilin , halk şiiri , canlı sinema
    mapushaneler , yedi düvel , harbi ispanyol nezlesi
    sultan hamid , don civani
    ne bilsinler seni sevdiğimi
    başaklanmayan yulafa söylemeli
    cılk yumurtaya
    paslı demire
    kulağını bükmeli kurtlu kirazın
    hoşnut değilllerse bu gidaşattan
    akıl etsinler seni sevdiğimi ,
    yeşille turuncunun kafa barıştırması , bu sevdadan ötürü
    tepemizdeki o göçmez tavan
    sulardaki yakamoz , ortancadaki pembe
    ben seni sevdim diye
    bingöl vilayetinde , kamyondan inince
    tığ gibi bir delikanlıya soruyorum
    siz nerenin bulutlarısınız böyle ?
    biz sizin sevdanızın bulutlarıyız
    bir yıldızlı akşamı varsa ankara’nın
    1953 kışları içinde
    karnı tok , sırtı pekse hısım akrabanın
    konu-komşu , dirlik düzenlik içindeyse
    birbirimizi daha çok sevelim diye
    i̇nsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor
    şair oluyor mesela
    meyhaneden cayıyor bir akşamüzeri
    caysın be güzel
    caysın be iyi
    tütünü bırakıyor , tütün neyime zarar
    keseme zarar , ciğerime zara , sevdama zarar
    seni sevince adamın papuçları eskimiyor
    beti-benzi yeni çarktan çıkmış gibi
    seni sevince insan bilgili saygılı gönlü gani şen
    saçları zencefilli
    erkencecik evine dönmek istiyor canı
    hep seni düşün
    hep seni yaşat
    hep seni yıka
    seni doyur üç öğün
    seni bir kanım uyut , sonra uyandır
    lokman hekim , seni sev diyor bana
    seni sevmeseydim , ilkbaharı kodunsa bul gayrı
    istanbul diye bir kent yoktu ki yeryüzünde
    umut diye bir şey yoktu ki , seni sevmeseydim
    hak , hukuk , bereket diye
    eşitlik , kardeşlik , hürriyet diye
    yüreğime sağlık ne iyi ettim! "
    2 ...
  27. 138.
  28. henüz yazılmamış olanlardır.
    1 ...
  29. 139.
  30. hey Joe!
    orada mısın?
    kapının arkasında mısın?
    her zamanki gibi saklanıyor musun?
    her geldiğinde bir başkası mısın?
    her geldiğinde yaptığın gibi saklanıyor musun hayallerinden?
    orada mısın sahiden?
    ışığa çık, buraya gel, bütün oyunlarına varım ben.

    murathan mungan/hey joe
    1 ...
  31. 140.
  32. Uzun zamandır görmeyeli seni,
    Bir başka kadın, bir hoş olmuşsun
    Kollarıma alıp da sarmayalı seni,
    Beyaz peynir gibiydin kaşar olmuşsun!

    Mükremin yılmaz
    0 ...
  33. 141.
  34. 142.
  35. hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi insanlar.
    müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı.
    hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi, bütün bize öğretilenler, peşinden koştuğumuz aşklar, öldüğümüz bütün ölümler, yaşadığımız bütün hayatlar,
    hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller.
    birbiri arkasında yaşadığımız bu hayatlar, tarih olarak yığılmış, türlerin israfı, ışığın ve yolun tıkanması, olması gerektiği gibi değil, hiç değil, dedi.
    bilmiyor muyum? diye cevap verdim.
    uzaklaştım aynadan.
    sabahtı, öğlendi, akşamdı.

    hiçbir şey değişmiyordu.
    her şey yerli yerindeydi.
    bir şey patladı, birşey kırıldı,bir şey kaldı.

    charles bukowski
    1 ...
  36. 143.
  37. keder sana yakışmıyor

    ne kadar değişmişsin görmeyeli,
    ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
    hüzün rengi almış saçlarının her teli
    gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
    gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
    ne kadar değişmişsin ben görmeyeli..

    böyle mahzun kederli değildin eskiden,
    fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
    dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
    yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
    baygın kokusuna anılarla beraber giden
    böyle mahzun kederli değildin eskiden..

    sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar?
    ağlamaktan mı karardı gözlerin?
    bir zamanlar göz yaşını sevmezdin,
    şimdi nerden yaşardı gözlerin?
    hasta mısın, yorgun musun, nen var?
    sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar?

    arzular vardır bilirsin anlatılamaz,
    eskisi gibi kalsaydın ne olurdu,
    taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
    keder sana yakışmıyor gül biraz
    arzular vardır bilirsin anlatılamaz...

    (bkz: victor hugo)
    0 ...
  38. 144.
  39. 145.
  40. III

    Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
    Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
    Kimi ırmaklardan yansıma
    Kimi kayalardan kırpılma
    Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
    içi ölümle dolu
    Dönen bir huni
    Doğarken güneş
    Kesilmiş ölü yüzlerden
    Bir mozayik minyatürlerden
    Dokunur tenimize
    Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
    Ve birden senin sesin gelir dört yandan
    Menekşe kokulu sütunlardan
    Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
    Gözlerine ait belgeler sunulur
    Ey aşkın kutlu kitabı
    Uçarı hayallere yataklık eden
    Peri bacalarının yasağı
    Gönlümün celladı acı mezmur
    Bana bıraktığın yazıt bu mudur
    Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
    Senden bir gök
    Senden yıldızlar ördüler
    Ateş böcekleri
    O gece dört yanıma
    Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
    Sen bir anne gibi tuttun ufukları
    Ve çocuklar gülle anne arasında
    Seninle güller arasında
    Tuhaf bir ışık bulup eridiler
    Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
    Aramızdaki sırra
    Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
    Gençlik monologları
    Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
    Bana getiren
    Yasamız vardı
    Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
    Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

    IV

    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir tuz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    insanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili

    Sezai Karakoç
    1 ...
  41. 146.
  42. tam olarak " unuttum " dersin:
    Ama unutamadığını sadece SEN BiLiRSiN,
    Arkadaşlarına " lanet olsun ona " dersin;
    Aslında küçük düşmemek için söylediğini sadece SEN BiLiRSiN,
    Onu unuttuğunu sanıp başkalarıyla çıkmaya başlarsın,
    Lakin yaptığın tek şey başkalarında onun niteliklerini aramak olur,
    bunu sadece SEN BiLiRSiN.
    Bir gün bir başkasıyla görürsün onu bu defa içindeki kin ve nefret büyür,
    Bunu sadece SEN BiLiRSiN..
    Bir cafede bir kantinde ya da bir yerde kulağına süzülüp gelen o slow şarkı yine onu hatırlatır,
    işte o an ağlayıp " ONU HALA SEViYORUM " diye haykırmak istersin,
    Ama bunu kalbine gömüp yapamadığını sadece SEN BiLiRSiN...
    0 ...
  43. 147.
  44. Kusura bakma dünya, biz seninle anlaşamıyoruz.
    Ya ben sana fazla geliyorum,
    Ya da sen benim hayallerime dar geliyorsun.
    Ayır bizi hakim bey.
    Zaten görücü usulü evlendik.
    Ne ona sordular bunu alır mısın? diye,
    Ne de bana sordular dünya'ya gelir misin? diye...
    2 ...
  45. 148.
  46. ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    sevmek için güzele mi bakmalı?
    çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    solması için gülü dalından mı koparmalı?
    pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

    victor hugo
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük