en güzel şiirler

entry260 galeri1 video3
    51.
  1. Bayılırım şu düzenli dünyaya
    Kışı yazı
    Baharı güzü
    Gecesi gündüzü sırayla.
    Ağaçların kökü içerde
    Bütün ağaçların kökü içerde
    Dalların başı yukarda
    insanların aklı başında
    Bütün insanların aklı başında
    Beş parmak yerli yerinde
    Baş işaret orta yüzük serçe.
    Diyelim kalksa da serçe
    Orta parmağa doğru yürüse
    Ne haddine!
    Yahut akasyanın biri
    Başını toprağa daldırdığı gibi
    Bir gezintiye çıksa
    Merhaba kestane, merhaba çam
    Selâmün aleyküm, aleyküm selâm
    Kimsin nesin nerelisin derken
    Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden
    Bir uğultudur başlar rüzgârda
    Kökü dışarda, kökü dışarda...
    Yahut ne olur koca bir dağ
    Baş aşağı gelsin...
    Aman Allah göstermesin.
    Bayılırım şu düzenli dünyaya
    Altta ölüler
    Üstte diriler
    Gel keyfim gel!

    MELiH CEVDET ANDAY
    0 ...
  2. 52.
  3. içim yağmalanan bir samanyolu
    göç hazırlığında bütün hücrelerim,
    bıraksam yüreğimi büsbütün,
    çıkıp kurtulacak yörüngesinden
    ve aşabilse önü kesilmiş caddeleri
    gözlerim de kopacak yüzümden

    sen mi ayrılıyorsun benden?
    yoksa ben mi açığa alıyorum kendimi?
    her yanım bir buluşma yerine akacak biliyorum
    ve "it gibi" ağladığım günden başka;
    hiçbirşey kalmayacak, ne bana
    ne de bu rezil kente benden geriye

    göçebelerin yok değil çoktur adresi
    ve hiçbir adresten taşınılmamıştır
    fakat bilinemez hangi ayrılıkta
    hangi aşkın yatısına gidilir
    elbet üstünde durulmaz bunun da
    "aşk da biter"denir, geçilir

    içim yağmalanan bir samanyolu
    yırtılmış yüreklerle dolu yörüngem
    kaç yıldız yitirdim kim bilebilir
    ve kim bilebilir açığa alınmış bir göçebenin
    bütünüyle boşalırsa bedenindeki nehir
    hangi parçan hangi kenttedir

    Devrim Dirlikyapan
    0 ...
  4. 53.
  5. üç beş güzel söze kapılma
    denize açıl
    açıklarda yüz
    vur kulaçlarını suya
    döv köpükleri
    topuklarınla uzat kendini ileri
    bırak denizin tuzu
    yaksın gözünü
    su seni sarsın
    sen baharsın
    gemiyle yarışan martı
    ve yunus gibi
    al başını git
    karardıkça derindeki sular

    bırak uzakta kalan karayı
    tat esrikliğini suyun
    dön yönünü uçsuz bucaksız ufka
    bırak kıyıda ağaçlar küçülsün küçülsün
    martılar kanatlarıyla yol göstersin
    ses kalmasın sudan başka
    sen denizsin
    bırak sevişsin
    küçük bedenin
    sen ve martılar
    ve bir de kocaman salkım saçaklarıyla
    deniz analarından başka
    kimse yok insansızlığında doğanın
    bak yalnızsın
    kendini suya bırak
    korkuyla şehveti
    damağında tat
    al ağzında ez
    denizin tuzlu suyunu
    tut bu anı
    kaçmasın

    küçük yüreğin korksa da boğulmaktan
    yok olmayı göze alman gerekse de
    erek yiğitlik olmalı
    tek başına yaşanan

    bırak kulaçların kanatların olsun
    korkusuz martılar gibi
    ufukta kaybolan
    vur topuğunu
    köpürt suyu
    al başını git
    güven denize

    bırak karayı
    bak portakal soyar gibi
    dağları söküp çöpe atmışlar
    kayaları ağaçsız bırakmışlar
    ne güzelim korular kalmış
    yaros zafanosta
    ne de köyleri süsleyen
    o güzelim eski rum evleri
    kara
    kaba kalabalıktan yorgun

    korkma durmaz
    ritmi bozuk yüreğin
    vur kulaçları
    parmaklarını aç
    ger kolunu
    ufka uzan
    ufku tut
    dokun batan güneşe
    bırak ellerin yansın
    sen güneşi yut

    Yahya Sezai Tezel
    0 ...
  6. 54.
  7. Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
    Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "O benim." diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden,
    Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
    Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın.
    Ucundan tutarak...

    CAN YÜCEL
    2 ...
  8. 55.
  9. Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
    Dünyanın en güzel sesinden
    En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
    Fakat artık ümit yetmiyor bana,
    Ben artık şarkı dinlemek değil,
    Şarkı söylemek istiyorum.

    Nazım Hikmet 'in güzel şiirlerinden sadece bir tanesidir. Etkileyicidir, büyüleyicidir. sevgiyi bilen her kalbin kendinden birşeyler bulacağını düşündüğüm bir şiirdir. (...)
    1 ...
  10. 56.
  11. Mesut sanmak için kendimi
    Ne kağıt isterim,ne kalem
    Parmaklarımda sigaram
    Dalar giderim mavisinden içeri
    Karşımda duran resmin..

    Giderim deniz çeker
    Deniz çeker,dünya tutar
    içkiye benzer birşey mi var
    Birşey mi var ki havada
    Deli eder insanı,sarhoş eder?

    Bilirim,yalan,hepsi yalan
    Taka olduğum,tekne olduğum yalan
    Suların kaburgalarımdaki serinliği
    iskotada uğuldayan rüzgar
    Haftalarca dinmeyen motor sesi
    Yalan....

    Ama gene de
    Gene de güzel günler geçirebilirim
    Geçirebilirim bu mavilikte
    Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
    Ağacın gökyüzüne vuran aksinden
    Her sabah erikleri saran buğudan
    Buğudan, sisten,ışıktan,kokudan...

    Ne kağıt yeter ne kalem
    Mesut sanmam için kendimi
    Bunların hepsi...hepsi fasafiso
    Ne takayım, ne tekneyim
    Öyle bir yerde olmalıyım
    Öyle bir yerde olmalıyım ki
    Ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
    insan gibi...

    orhan veli'nin bu şiirini bir de müşfik kenter'den dinlemek lazımdır.
    2 ...
  12. 57.
  13. Aysel Git Başımdan
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim icin kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...
    `
    ATiLLA iLHAN`
    4 ...
  14. 58.
  15. neyzen tevfik dir:

    ne ararsin Allah ile aramda!
    sen kimsin ki orucumu sorarsin?
    hakikaten gozun yoksa haramda,
    basi aciga niye turban sorarsin!

    raki, sarap iciyorsam sana ne.
    yoksa sana bir zararim, icerim.
    ikimiz de gelsek kildan kopruye
    ben durustsem sarhosken de gecerim.

    esir iken mumkun mudur ibadet?
    yatip kalkip ataturk e dua et.
    senin gibi durzulerin yuzunden,
    dininden de soguyacak bu millet.

    isgaldeki hali sakin unutma,
    ataturk e dil uzatma sebepsiz.
    sen anandan yine cikardin amma,
    baban kimdi bilemezdin serefsiz...
    2 ...
  16. 59.
  17. gece bitkilerinden korkuyorum,
    hayır geceleri bitkilerden!
    gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
    bana açtığın her telefon.

    iki kalp arasındaki en kısa yol:
    birbirine uzanmış ve zaman zaman
    ancak parmak uçlarıyla değebilen
    iki kol.

    an ki fiskiyesi sonsuzluğun
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    Cemal Süreya
    1 ...
  18. 60.
  19. Bu günlerde herkes gitmek istiyor
    Küçük bir sahil kasabasina
    Bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...

    Hayatindan memnun olan yok.
    Kiminle konussam ayni sey...
    Herseyi, herkesi birakip gitme istegi.

    Öyle "yanina almak istedigi üç sey" falan yok.
    Bir kendisi
    Bu yeter zaten.
    Herseyi, herkesi götürdün demektir..
    Keske kendini birakip gidebilse insan.
    Ama olmuyor.

    Hani kendimizden raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
    Yani herseyi yüzüstü birakmak göze alinmiyor.

    Böyle gidiyoruz iste.
    Bir yanimiz "kalk gidelim",
    öbür yanimiz "otur" diyor.

    "Otur" diyen kazaniyor.
    O yan kalabalik zira...
    is, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    Güvende olma dugusu...
    En kötüsü aliskanlik
    Aliskanligin verdigi rahatlik,
    Monotonlugun dogurdugu bikkinligi yeniyor.
    Kaliyoruz...
    Kus olup uçmak isterken, agaç olup kök saliyoruz.

    Evlenmeler...
    Bir çocuk daha dogurmalar...
    Borçlara girmeler...
    isi büyütmeler...
    Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.

    Misal ben...
    Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum.
    Degil busehirden gitmek,
    iki sokak öteye tasinamiyorum.
    Alip götürsem gelmez ki...
    Bütün sokagim köpegim oldugunun farkinda
    Herkes onu o herkesi seviyor.
    Hangi birimizle gitsin?

    "Sirtinda yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardir;
    Evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin
    Kendi imalatimiz küfeler.

    Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.
    Ölüm var zira.
    Ölüme inat tutunmak lazim.

    Barik ufak kaçislar yapabilsek.
    Var tabi yapanlar, ama az
    Sadece kaymak tabakasi
    Hepmiz kaçabilsek...
    Bütçe, zama, keyif... Denk olsa.
    Gün içinde mesela...
    Küçücük gitmeler yapabilsek.

    Ne mümkün
    Sabah 9, aksam 18
    Sonra baska mecburiyetler
    Sikisip kaldik.
    Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli
    Bu kadar agir olmamali.

    Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    Bir ömür karsiligi, bir ömür yani.
    Ne saçma...
    Bahar midir bizi bu hale getiren?
    Galiba.

    Ben her bahar asik olmam ama
    Her bahar gitmek isterim.
    Gittigim olmadi hiç.
    Ama olsun... istemek de güzel.

    can yücel
    2 ...
  20. 61.
  21. sizi bekliyorduk mektubunuz geldi
    bir arkadaşının evlendiği gün
    karısından ayrılabilir insan
    iki gündür yatağımı düzeltmiyorum
    düzeltiyorum gene bozuluyor
    düzeltmezsem bozulmuş oluyor
    dalmışım gece bitmiş gün doğuyor
    aklıma geldiniz gittim aklımı yıkadım
    sıcak güneş altında usumu yitirmişim
    sövgücüyüm bugün ben
    cıgaramı ters yaktım
    yalnızlığımı yüzüme vurmayın iskele babaları
    bu martılar ne taşırlar
    deniz çalkalanıp karardımı
    karamsarlıklar öldürür boyveremememiş sevgimi
    karamsarlığı öldürür içimin alman polisleri
    gün batar kızıllık sürer dağların ardında
    ne konuşuyor bu köpekler gece boyu
    güvenilir ellerde midir gece
    geceler ne sandığınızca iyidirler
    ne de kötü ve ürkünç sandığınızca
    aldanmayın horozlara
    köpeklerin üvey kızıdır hece
    nil nehri çavlanlarla ağlar akar
    nâsır'ın nasırına basmadan
    sizin için yucular tuttum
    saçlarını başlarını tuttular
    ağladık ağladık
    pireleri bitleri
    tilki uykulardan uyarmaksızın
    sesin yitip gittiği yerlerde başka sesler üremekte
    imgesel bir ezgi gezinmekte
    dumanların raksederek yükseldiği erekte
    kendi kendimiz birbiriyle kavgalı
    birbirimize küsüz ben
    mutsuzluğa gebeyimdir biz
    sizi bekliyorduk mektubunuz geldi
    arızası bulunmamış şaşkın bilgisayardır kadın
    yitmiş sevgileri
    bencil ve cimri yeniden yaşıyorum
    bu odanın deniz
    bu piponun kayık
    bu kalemin kürek
    olduğunu kimseye söylemiyorum
    gene başladı ellerim söylenmeye
    bırakın ucumu bıldırcın yağmurları
    denizin kıyısında itler çiftleşiyorken
    çay demlerim sabahlarım
    hem okurum hem yazarım
    sabah olur ben yatarım
    eğilmez demir midir gurur
    sizi bekliyorduk mektubunuz geldi
    bacalerın şapkası leylekler
    bir sevgili var elimde hem yok
    onu elektrikli trenime bindiriyorum
    ceryan kesiliyor
    yarım kalıyor oyun
    tren
    sevgilim
    şiir
    yarım
    ufacık ve konuşkandı elleri
    bir tren vagonunda uzamadayım
    doğan güneşe karşı
    bağırarak ölmek var ya
    fanilası yokmuş demesinler
    sizi bekliyorduk postacı geldi
    `
    Gundeste,Ferhan Şensoy,` sf 347-348-349
    1 ...
  22. 62.
  23. olaki yürürüm bir başka aşka
    ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe
    unutma ki tek aşk olduğum sensin
    aşık olduğum değil.

    karanlıkla süzülüyor içime yıkım
    dur diyorum yıkılıyorum
    uçurumları başucuma koyuyorum sonra
    okşuyorum saçlarını rüzgarda
    sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime
    gitme diyorum gitme düşüyorum
    sonra beni soroyorlar bana
    tanımıyorum diyorum daha hiç karşılaşmadık
    aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça
    yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
    önce bir bir sonra hepsi
    sonra mı bir ben kalıyorum bir de yalnızlık
    uçurumlar yıkımlar ben ve yalnızlık

    zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yanyana
    öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta
    herşey oyunun yasaklarına uygun bir yasak oluyor sonra
    tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte

    üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın
    bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala
    vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
    hala kaçıyor musun gözlerini bırakarak birilerinde
    hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
    küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun
    kendin kadar aklımdasın
    hala öyle savruk bir gök
    hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
    ve aşkını şaşırmış bir tanrı
    çoğalan sızısıyla mutlu bir yara

    öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
    öyle bıraktığım gibi misin
    gerçeği yakmada hala usta mısın
    yoksa çırak mı yanarken yalanda
    saçlarıma dolanan aydınlığımsın
    somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirede
    anlattıkça eksilen tek anlam
    anlattıkça eksilen tek anlam
    hala bıraktığım gibi misin
    yoksa beni bıraktığın gibi mi
    kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
    kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma
    hala bıraktığım gibi misin ?

    (bkz: yitirilen)
    3 ...
  24. 63.
  25. 64.
  26. Benim Günahım Aşktır

    Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
    Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
    Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
    Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
    Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
    Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
    Düzüp başkalarının yataklarını talan
    Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
    Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
    Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
    Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
    Acımanla hak kazan sana acınanlara.
    Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
    Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.

    1564

    William Shakespeare
    2 ...
  27. 65.
  28. Sevgilim

    Ey sevgilim, nerelerde dolaşıyorsun böyle?
    Geliyor seni candan seven aşığın dur onu dinle.
    Elemi de, neşeyi de beste yapmış diline.
    Uzaklaşma şirin yarim.
    Yolculuklar, aşıkların buluşmasıyla nihayetlenir.
    Her tanrı kulu bunu bilir.

    Aşk nedir? Ahret demek değildir her halde.
    Çınlamalıdır neşesi bu anın gene bu anın kahkahalarıyla
    Çünkü ne olacağı yarının meçhulümüzdür hala,
    Boş yere vakit geçirmekten artık yoktur bir salah:
    Öyle ise gel öp beni, genç ve tatlı sevgilim,
    Ömrü pek azdır gençliğin.

    William Shakespeare
    0 ...
  29. 66.
  30. gitmek hayat getirecek, babür pınar

    --spoiler--
    Gitmek hayat getirecek
    yenik düşerek kalmak ölüm
    Her geri döndüğünde avluda
    öylesine sevişmek zulüm

    Kutsal ilişki var oluşuna yoldaş arar
    yanıtı geciktirilmiş sorularda
    Hüküm dinlemez kayıp giden yıldızlar
    aşk sorgulanmamalıdır asla
    --spoiler--
    0 ...
  31. 67.
  32. Ben Sana Mecburum



    ben sana mecburum bilemezsin
    adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    büyüdükçe büyüyor gözlerin
    ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum

    ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    bu şehir o eski istanbul mudur?
    karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    sokak lambaları birden yanıyor
    kaldırımlarda yağmur kokusu
    ben sana mecburum sen yoksun

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
    eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    durup köşe başında deliksiz dinlesem
    sana kullanılmamış bir gök getirsem
    haftalar ellerimde ufalanıyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun

    belki haziranda mavi benekli çocuksun
    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
    belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    bu kurtlar sofrasında belki zor
    ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    hayır başka türlü olmayacak
    ben sana mecburum bilemezsin..
    .

    Attila ilhan
    1 ...
  33. 68.
  34. --spoiler--
    en ağır işçi benim;
    gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.
    --spoiler--

    demiş ümit yaşar oğuzcan. ne güzel de söylemiş.
    0 ...
  35. 69.
  36. En uzak mesafe
    ne Afrika'dır,
    ne Çin,
    ne Hindistan,
    ne seyyareler,
    ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
    En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.....

    can yücel
    4 ...
  37. 70.
  38. GÜNEŞi iÇENLERiN TÜRKÜSÜ

    Bu bir türkü:-
    toprak çanaklarda
    güneşi içenlerin türküsü!
    Bu bir örgü:-
    alev bir saç örgüsü!
    kıvranıyor;
    kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
    esmer alınlarında
    bakır ayakları çıplak kahramanların!
    Ben de gördüm o kahramanları,
    ben de sardım o örgüyü,
    ben de onlarla
    güneşe giden
    köprüden
    geçtim!
    Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
    Ben de söyledim o türküyü!

    Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
    altın yeleli aslanların ağzını
    yırtarak
    gerindik!
    Sıçradık;
    şimşekli rüzgâra bindik!.
    Kayalardan
    kayalarla kopan kartallar
    çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
    Alev bilekli süvariler kamçılıyor
    şaha kalkan atlarını!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!


    Düşmesin bizimle yola:
    evinde ağlayanların
    göz yaşlarını
    boynunda ağır bir
    zincir
    gibi taşıyanlar!
    Bıraksın peşimizi
    kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

    işte:
    şu güneşten
    düşen
    ateşte
    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

    Sen de çıkar
    göğsünün kafesinden yüreğini;
    şu güneşten
    düşen
    ateşe fırlat;
    yüreğini yüreklerimizin yanına at!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!


    Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
    Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
    toprak kokuyor bakır sakallarımız!
    Neş'emiz sıcak!
    kan kadar sıcak,
    delikanlıların rüyalarında yanan
    o «an»
    kadar sıcak!
    Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
    ölülerimizin başlarına basarak
    yükseliyoruz
    güneşe doğru!

    Ölenler
    döğüşerek öldüler;
    güneşe gömüldüler.
    Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaaaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!


    Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
    Kalın tuğla bacalar
    kıvranarak
    ötüyor!
    Haykırdı en önde giden,
    emreden!
    Bu ses!
    Bu sesin kuvveti,
    bu kuvvet
    yaralı aç kurtların gözlerine perde
    vuran,
    onları oldukları yerde
    durduran
    kuvvet!
    Emret ki ölelim
    emret!
    Güneşi içiyoruz sesinde!
    Coşuyoruz,
    coşuyor!..
    Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
    mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaaaaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!



    Toprak bakır
    gök bakır.
    Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
    Hay-kır
    Haykıralım!




    Nâzım HiKMET
    0 ...
  39. 71.
  40. en güzel şiir henüz yazılmamış olandır..
    4 ...
  41. 72.
  42. en güzel deniz;
    henüz gidilmemiş olanıdır
    en güzel çocuk;
    henüz büyümedi
    en güzel günlerimiz;
    henüz yaşamadıklarımız
    ve sana söylemek istediğim güzel söz
    henüz söylememiş olduğum sözdür...
    1 ...
  43. 73.
  44. nazım hikmet'in bildiğim tüm şiirleri. ona ek olarak

    Temiz kalan tek yerdir devrim
    bütün bir yıl
    kirlenen duvarda
    ama görebilmek için
    asıldığı çividen indirilmelidir
    yaprakları biten takvim

    Zorbalara direnmektir devrim
    bir çocuğun
    annesinin çantasından aldığı paraları
    altına gizlediğini
    söylememiştir dövülen
    hiçbir halı

    içinde yaşamaktır devrim
    dikiş kutusunun
    ve topluiğneler gibi
    bir arada olmayı gerektirir
    karşı koyabilmek için zulmüne
    makas denilen patronun

    Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
    ateş böceklerini
    yakalamak isteyen çocukların
    peşine takılır gün gelir
    yanıp sönen mavi ışıkları
    polis arabalarının

    Kağıt bir gemidir devrim
    bütün gemiler
    hurdaya çıksa da sonunda
    taşıdığı özgürlük şiiriyle
    batmadan yüzer nicedir
    dünya sularında

    Kim bilir kaç yunus görmüş
    kaç deniz gezmiş...

    sunay akın
    0 ...
  45. 74.
  46. belki şiir değil ama şiir kadar güzel, şiir gibi güzel...

    0 ...
  47. 75.
  48. biliyor musun az az yasiyorsun icimde
    oysa ki seninle guzel olmak var
    ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
    bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
    midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
    sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
    sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
    o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
    derken karanfil elden ele.

    goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
    sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
    bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
    birlesiyoruz sessizce.

    edip cansever
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük