en güzel şiirler

entry260 galeri1 video3
    219.
  1. SEN
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
    en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
    yer yer tırnaklarımla kazıdım
    hatıralarımın camını..
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    biri o,
    biri ötekisi..
    Düşmanımdır ikisi..
    Sana gelince...
    Yazıyorsun..
    Okuyorum..
    Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
    insanın
    bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
    Ne yazık!..
    Ne kadar
    beraber geçmiş günlerimiz var;
    senin
    ve benim
    en güzel günlerimiz..
    Kalbimin kanıyla götüreceğim
    ebediyete
    ben o günleri..
    Sana gelince, sen o günleri -
    kendi oğluyla yatan,
    kızlarının körpe etini satan
    bir ana gibi satıyorsun!.
    Satıyorsun:
    günde on kaat,
    bir çift rugan pabuç,
    sıcak bir döşek
    ve üç yüz papellik rahat
    için...
    En güzel günlerimin
    üç mel'un adamı var:
    Biri sensin,
    Biri o,
    biri ötekisi...
    Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
    Sana gelince...
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..
    N.Hikmet - 1933
    2 ...
  2. 220.
  3. birinci gün – martılar bu şehri terk etti
    ters giydiğim ayakkabılarla, adını bile bilmediğim sokaklarda yürüyorum.
    levha yok, yön yok, ışık yok.
    sağa sola belirsiz çırpınışlar,
    anlamsızlık ne acı.
    ağaçlar göğümün gölgesi sanki, simsiyah duruyor.
    kusursuz modeliyim hayal ve ızdırabın.
    zihnimde kirlenmiş ayak izleri,
    yağmur yüzümü saklayamıyor.

    ikinci gün – ahh, gazaplanır
    ciğeri acır mı rüzgarın,
    sigaramın dumanından?

    üçüncü gün – bir gün gitsen bile hatıran yeter
    bütün kaldırımlar yalana boyanmış, hepsi aynı şarkıyı söylüyor.
    sokak caddeye kavuşmadan geri dönüyorum,
    kalabalıklar en büyük yalanıdır dünyanın,
    bir yalan daha eklemek istemiyorum.

    dördüncü gün – sen varsın orada
    …

    beşinci gün – çok önceden belli olan bu ayrılık
    yangınlar geliyor üzerime ve aklımı tutuyor dört nala koşan atlar
    omuzlarımda iğdiş edilmiş hayaller var.
    farkındayım rüzgar beni duymuyor.

    altıncı gün – gül, ey saf çelişki
    bir tarafta göz göze gelmeye korkarken
    diğerinde morarmıştır azabımın dudakları.
    kırmızı kurdeleler damlıyor ellerime
    ellerim yüzümde.

    yedinci gün – priez pour lui
    bana çıktı piyangosu hüznün.
    kuma sallıyorum sandalın küreklerini.
    bu küçük ülkenin kapılarını ardına kadar kapatıyorum, gireceğin hiçbir yer kalmıyor.
    ki yalnızca ölüler çıkıyor bu kapılardan ve bir daha dirilmiyorlar
    alışmak diye bir şey varmış
    alışınca aşılırmış.
    mezar taşına
    ur gibi bir çentik atıyorum

    sekizinci gün – bıraktığım düşü kim büyütecek
    gece; rayların üzerine uzanıp beklemenin tedirginliği
    buradan bir tren geçecektir
    buradan çok ağır bir tren geçecektir.
    damarlarıma ekmek doğrayarak geçecektir.
    şiirler ve şarkılar kahrolsun.

    dokuzuncu gün – yolun karşısına geçerken elleri bırakılan çocuklardık
    adım atamaz oldum sonra, durup kaldım.
    pencereleri saydım, kapıları, arabaları, minareleri,
    kıvılcımları.
    yürürken sildiğimi sandığım,
    kovulmuşluğun ayak izlerini saydım.
    ellerimi indirdim,
    ellerimde kan izi.

    onuncu gün – direnmek zor artık
    ama gitmeme izin verdin diyor estragon.
    belki de bekliyor
    hiçbir zaman gelmeyecek olanı.

    on birinci gün – insanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır
    o siyah bakışları süpür,
    kum tanelerini de.
    yalnızlık ki en güzel mevsimidir kalbimin
    kalbim ki dünyanın en kötü başkenti.

    on ikinci gün – zaman kuyusu
    toprak yüzlü bir adamım ben, sahte bir yeşillik duruyor alnımda ve cepleri susmalar dolu bir kuyu.
    ben iyi bir adam olamadım.
    iyiler erken ölüyor.
    dört parmak kenarında
    bekliyor karamsar
    /uzakta deniz gözüküyor./

    on üçüncü gün – kopardım lanetli gün defterimden bu uğursuz yaprakları
    bir kayanın üzerinde oturuyorum
    ayaklarıma dalgalar çarpıyor
    dalgalarda kan izi

    on dördüncü gün – unuttum, unuttum seni.
    sularımız çekiliyor, ağlamak ne güzel.

    on beşinci gün
    geçen sadece zamanmış meğer, geçmeyen her şey.
    mutlu ol
    (bkz: hiç sesler)
    Nurdal Durmuş
    1 ...
  4. 220.
  5. Nazım'ın ve Aragon'un tüm şiirleri en güzeldir.
    1 ...
  6. 221.
  7. 'öğretmedi bize hak ve hukuku bilen alimler,
    ahlakını birkaç pula satmış bizim zalimler'
    doğu türkistan'lı şair mehmet ali tevfik.
    0 ...
  8. 222.
  9. 223.
  10. elini tutsam, dünyanın öbür ucuna benimle birlikte gelir misin? bekle desem, dünyanın bir ucunda beni bekler misin?

    denizimde fırtınalar çıktığında limanım olur musun? karanlık bastırdığında deniz fenerim, hava açınca yıldızlarım olur musun; bulutlar göğü kapladığında pusulam?

    mihengim, turnusol kağıdım olur musun? yüreğimin suyu bulandıkça onu durultacak iksirim?

    kapılar kapandığında kapım, yollar aşındığı vakit yolum, saklanmak istesem duvarım olur musun? özgürlüğüm ve mapusanem?

    üşürsem evim olur musun? yorganım, ana kucağım? çölümde vaha olur musun? vahamda hurma ağacım?

    dağın tavşanı, çölün ceylanı, gecenin hayalleri bağrına bastığı gibi beni bağrına basar mısın? şak şak yarılsa bile gökten umudunu kesmeyen kıraç tarlalar gibi umut bağlar mısın bana? gitmek istersem kanatlarım olur musun? kalmak istersem ayağımda prangam?

    hurilerim olur musun? kudret helvam ve bıldırcınım? soğanda sarımsakta gözüm yok, tih çölü sürgününde gözüm yok. ateş almaya gidersem, kırk vakit sonra dönsem bile aynı yerde beni bekliyor olur musun?

    kavmim beni terk ederse ve ben kavmimden kaçarsam, bir kez arkana bakmadan arkamdan gelir misin?

    ot bitmeyen bir vadide yalnızca allah (c.c)'a emanet edip gidersem, sen de beni kınamaksızın o'na güvenir ve sa'y eder misin?

    ümidimi kaybettiğim anda ümidim, neş'emi kaybettiğim zamanlarda coşkum, kalbim işgale uğrarsa halaskârım ve rehberim olur musun?

    arkadaşım, yoldaşım, sırdaşım, enîsim, huzûrum, sürûrum, nûrum, zînetim, nîmetim, cennetim olur musun?

    fati̇h okumuş
    0 ...
  11. 224.
  12. emperyal oteli bunlardan biridir.
    1 ...
  13. 225.
  14. uykuların kaçar geceleri
    bir türlü sabah olmayı bilmez
    dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
    deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
    ne çarşaf halden anlar, ne yastık
    girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
    kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
    onun unutamadığın hayali
    sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
    sevmek neymiş birgün anlarsın

    birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
    şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
    gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
    vurursun başını soğuk taş duvarlara
    büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
    duyarsın
    ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
    sevmek neymiş birgün anlarsın

    birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
    niçin yaratıldığını
    bu igrenç dünyaya neden geldiğini
    uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
    boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
    dolar gözlerin için burkulur
    sevmek neymiş birgün anlarsın

    birgün anlarsın sevilen dudakların
    sevilen gözlerin erişilmezliğini
    o hiç beklenmeyen saat geldi mi
    düşer saçların önüne ama bembeyaz
    uzanır gökyüzüne ellerin
    ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
    bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
    sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
    sevmek neymiş birgün anlarsın

    birgün anlarsın hayal kurmayı
    beklemeyi
    ümit etmeyi
    bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
    bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
    lanet edersin yaşadığına
    maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
    o zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden

    seni sevdiğimi birgün anlarsın.

    (bkz: ümit yaşar oğuzcan)
    1 ...
  15. 226.
  16. Cahit sıtkı tarancı - desem ki.
    3 ...
  17. 227.
  18. 228.
  19. 229.
  20. 230.
  21. gece gelir
    ve geceden sonra karanlık
    karanlıktan sonra
    gözler
    eller
    ve soluklar, soluklar, soluklar...
    ve suyun sesi
    musluktan
    damla
    damla
    damlayan su
    sonra iki kızıl nokta
    yanan bir çift sigara
    saatin tik takları
    ve iki kalp
    ve iki yalnızlık

    furuğ ferruhzad
    0 ...
  22. 231.
  23. 232.
  24. 233.
  25. Unumu eledim ama,
    eleğimi ama
    eleğimi asmadım.
    0 ...
  26. 234.
  27. güzel kadınsın vesselam,
    güzelsin,
    kadınsın
    ve selam.
    0 ...
  28. 235.
  29. "Selamın geçiyor,
    besbelli...
    Yeşillendi,
    Telgraf direkleri.
    Seneler sonra,
    ormanından ayrı."

    M. Niyazi Akıncıoğlu
    1 ...
  30. 236.
  31. gel benim ol, sözlerim ol.
    gecelerim kalsın gündüzlerim ol.
    düşlerim ol, gülüşlerim ol,
    gurbetlerden geriye dönüşlerim ol.

    ateşini yolla bana.
    2 ...
  32. 237.
  33. Attila ilhan'dan "Böyle Bir Sevmek" ara ara sıkılınca okurum.
    0 ...
  34. 238.
  35. Turgut Uyar'ın son noktayı koyacağı başlıktır.
    Okumaya üşenenler için Osman Sonant'ın sesiyle : https://www.youtube.com/watch?v=xbdN_DSm0bs

    Palyaço
    i.

    kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
    kaç kilo çekerdi yalnızlık
    kaç kere ezildim altında
    yaz yağmurlarının

    belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
    her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
    hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

    kim sevmezdi çiçekleri filan
    ”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi

    bunu palyaço söyledi,
    palyaço söyledi ben yazdım
    yazdım, yazmasam ağlayacaktım

    herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
    sırf bu yüzden mi ağladım
    alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

    biraz birazdım her şeyden
    dün biraz sinirlenmiştim mesela
    yarın bir kadını seveceğim biraz
    biraz biraz kör oldum bügünlerde

    ama rakı kadehlerini boşaltmayın
    eksilmesin hiçbir şey
    hiçbir şeyden dahi olsa
    kalsın biraz

    ii.

    umursamıyorum yılgınlığımı filan
    çünkü sessizce yaşanmalı her şey
    bir devrim sesszce olmalı mesela
    ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

    bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

    hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
    kaç kilo çeker ki bir palyaço
    hem neden yüzüme vuruyorsunuz
    bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

    gocunmam ki ben, ben gocunmam
    bir palyaço ne kara gocunmazsa
    o kadar, o kadar gocunmam işte

    rakı doldurun! eksilmesin

    iii.

    bitmedi, yazacağım daha
    yazmazsam ağlayacağım çünkü
    alçakça olacak biraz

    hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
    her sokakta biraz daha eksilirdik
    bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
    bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
    ”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
    sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
    sokaklar daha bir puslu
    palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
    ve ben daha bir alçak olurdum
    ağlardım biraz

    hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
    hatta kuyruğuma basma diyorum
    acıyor, tırmalarım,-
    diyorum

    kahrol, kahrol!
    diyorum

    iv.

    geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
    korktum birden, kusacak gibi oldum
    ”olur öyle” dedi palyaço,
    ”herkes alçaktır biraz”
    ”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
    ben bazen bağırırım biraz

    ”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
    ben bazen eksilirim biraz
    aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
    bunu sonradan öğrendim

    ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
    herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
    bunu da sonradan öğrendim

    örneğin;

    geçen gün bir kadınla seviştim
    biraz değil çok seviştim

    ya işte öyle palyaço
    diyorum ki,
    bunu da yeni öğrendim
    sevişmek de eksilmekmiş biraz

    v.

    kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
    ”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
    dedi
    bunu palyaço söyledi
    palyaço söyledi, ben yazdım
    yazmasam, alçak olacaktım
    hem ben roman da yazdım biraz

    bazen diyorum ki, palyaço,
    sen olmasan ben ne yaparım
    alçakça eksilirim belki biraz
    her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
    hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
    ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

    biraz biraz anlıyorum ki,
    yüzler eller, o terli vücutlar filan
    her şey plastikmiş biraz

    vi.

    haydi sirtaki yapalım palyaço
    rakı doldur, yine eksildik biraz
    2 ...
  36. 239.
  37. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Göz yaşlarıma, ellerinizle?

    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.

    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    2 ...
  38. 240.
  39. ne ölümden ne de kendinden
    kaçabilirsin.
    yalnız yıllarca saklayabilirsin .
    1 ...
  40. 241.
  41. kapımdaki asmaya
    niye kondun yarim
    götürseler asmaya
    kıyamam sana basmaya.
    1 ...
  42. 242.
© 2025 uludağ sözlük