sana sesleniyorum
ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarına
toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor
kürekleri bırakmıyorum
önce yücelttiğin sonra terk ettiğin aşkın onuru için
kalemi bir an elimden düşürmüyorum
ankara kalesinin önünde
sana sesleniyorum.
atalarım bana kadınlara gökyüzünü
gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler
sen kürekleri yağlı urganları
geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun
sana ellerimle dokunarak gözlerimle okşayarak
göstermek istedim
rüzgarla şişen beyaz yelkenleri
ama senin vaktin yoktu
ben bunu hiç anlayamadım
kavmimin kadınları bana öğretmediler ki
bazı kadınların beyaz apoletlerden daha çok
siyah apoletleri sevebileceğini.
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun incitme, yazıktır atanı.
Verme dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Hasret yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli
Belini sarmayalı gözünün içinde durmayalı
Aklınin aydinligina sorular sormayali
Dokunmayali sicakligina karninin
Yuzyildir bekliyor beni bir sehirde bir kadin
Ayni daldaydik ayni daldaydik
Ayni daldan düştük ayrildik
AramIzda yüzyılik zaman yol yuzyillik
Yüzyildir alacakaranlikta kosuyorum ardindan.
Nazim hikmet
Leyla ela gözlü bir çöl ahusu
Saçlari bahtindan daha siyahtir .
Kurmus diye sevda yoluna pusu
DöktUgu goz yasi cektigi ahtir.
Leyla ela gözlu bir çöl ahusu
Ahmet Hamdi Tanpinar