senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil. cemal süreya - üvercinka.
zeynep beni bekle
gece ağaçlarına yağmur çiseliyorum
cam tozu su beyazı
yalnızlığını mutlaka değiştireceğim
bir yaprak halinde süzülüp saçlarına
eski teşrin'lerden kederli kırmızı
zeynep beni bekle mutlaka döneceğim
söyle kim önleyebilir buluşmamızı
Bana dokunduğunda hangi mevsimi yaşıyordu ki buralar,
Bak, çıkartamadım tenini üzerimden hala.
Başkasına dokunsam,üşüyecek gibiyim.
Sen hiç üşüdün mü benden sonra?
bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda,
aylardır konuşan da.
kabul.
...bir kez yolda karşılaşalım,
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.) (bkz: ((#408594)))
biraz değiştim,
her şey kadar, herkes kadar, sen kadar
değiştim,
unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
ben benimle savaşıyorum,
seninle değil!
sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
sorun değil!
elbet alışırım,
biraz alıştım,
her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
alıştım,
varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
bir yanım bırak diyor bir yanım ma,
kesin değil!
henüz tanıştım,
her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
samimi değil!
bir hayli kırıldım,
her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
aslında ne sana, ne olanlara
kendime kırgınım
maziye hiç değil, ana kırgınım.
anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına
bir hayli kırgınım
beni ben kırdım oysa,
iyi değil!
galiba yoruldum,
her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
kendime kalbimi kanıtlamaktan,
ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum..
Yaşamak istiyorum.
Yaşamak istiyorsun.
Yaşamak istiyor.
Böyle şiir olmaz diyeceksin; biliyorum.
Ama böyle dünya olur mu?
Böyle barış olur mu?
Böyle hürriyet olur mu?
Böyle kardeşlik olur mu?
Biliyorum ki; katlanıver, diyeceksin.
Ama böyle de yaşamak olur mu?
şimdi bu akşamüstlerini niye sevmiyorum
ne bileyim ben neden
üstelik bir sap menekşe iliştirmiş ağzına
gidip geliyor durmadan
sabahla akşam arasında
deniz ötemde
deniz içimde
hayır hiç yadırgamıyorum yokluğunu
sarılıp gövdesine sımsıkı
bir kadın kendini doğurabilir isterse.
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...