sen benim hicbir seyimsin
yazdiklarimdan cok daha az
hic kimse misin bilmem ki nesin
luzumundan fazla beyaz
sen benim hicbir seyimsin
varligin yoklugun anlasilmaz
galiba eski liman uzerindesin
nasil karanligima bir yildiz olmak
dudaklarinla cama cizdigin
en fazla sonbahar otellerinde
universiteli bir kiz uykusu bulmak
yalnizligi olduresiye cirkin
sabaha karsi olduresiye korkak
kulagi cabucak telefon zillerinde
sen benim hicbir seyimsin
hicbir sevismek yasamisligim
henuz bos bir roman sahifesinde
hic kimse misin bilmem ki nesin
ne cok cigliklarin silemedigi
zaten yok bir tren penceresinde
sen benim hicbir seyimsin
yabanci bir sarki gibi yarim
yagmurlu bir agac gibi islak
hic kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasinda cagirdigim
cocukluk sesinle aglayarak
sen benim hicbir seyimsin ..
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ayaydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be bu son olsun
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun
şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun
kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be ne olacaksa olsun
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun ..