"En güzel deniz:
Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür..."
yav he he diyesi geliyor insanın. bildiğimiz fakir avuntusu bu. en güzel aşk yaşanamayanmış teklif ettim kız kabul etmedi demiyorda. olum bırakın lan bu ayakları, yaşanamayan aşk güzel filan değildir, çok kötüdür, saçmadır, salaklıktır. o yaşanamadı diye güzel dediğiniz aşkı o doya doya yaşıyor, her gece hey yavrum hey. sizde kendinizi avutun, seviyorum diye, en güzel aşk yaşanamayandır diye.
hem doğru, hem yanlış olan söz. doğru kısmı en güzel aşkın zaten bunu gerektiriyor olmasıdır. yanlış ya da kabul edilmek istenilmeyen kısmı ise yaşanamayan aşkı tadan bir şairin şiirlerine yansıtmadığı acı dolu özleminde saklıdır. çünkü özleyenler için en güzel aşk dokunmadan yaşanamayandır. işin ilginci ise hiçbir zaman dokunamayacaklarını bildikleri ve bu yüzden delicesine acı çektikleri halde en güzel ve en umutlu aşk sözcükleri de yine o şairlerden çıkar.
en güzel aşk odur çünkü anlatılanlar onlardır.dillerde efsane olanlar onlardır.dinlediğiniz de vay be ikisi de sevmiş ama olmamış ne aşkmış dedirten aşklardır.en güzel aşklardır çünkü hiç birşeyin eskimesine yorulmasına izin verilmemiştir.kişiler kendi içlerinde birbirlerine aşk duymuşlardır.beklemişlerdir beklemeyi sevmişlerdir, ağlamışlardır aglamayı sevmişlerdir, sunulan o en küçük anlarda mutlu olmanı kıymetini bilmişlerdir.aslında yaşamışlardır delicesine elini aslında bir kere bile tutamayıp hayal etmenin güzelliginde ,ruhen yaşamışlardır, o yüzden görünürde yaşanamayan bir aşk olarak dile getrilmiştir, işin için de ruh ve gönül olduğu için de en güzel aşklardır, yaşayabilene ne mutlu, basitliklerde dolanmaktansa yaşanamayan bir aşka sahip olabilmişlerdir.. yaşanamayan o en güzel aşklar çok uzaklarda kalmıştır...