platoniktir ve sevilen kişinin senin yanında olması varken olmamasıdır. bunun bir güzelliği yoktur bence. hayallerde ellerini tutmak, onu hayallerde yaşamak acı vericidir.
platonik sevmek onun belkide başkasıyla eğlendiğini bilmektir. bir yandan onu affetmemek, diğer yandan onu yere göğe sığdıramamaktır. her gece mp3 kulaklığından süzülen nağmeler sanki ona yazılmıştır. ağlamazsınız, ağlayamazsınız. çünkü ondan bir yarınız nefret ediyor diğer bir yarınız ise sevgisinden ölüyordur.
katıldığım yetmez gibi:' aferin lan.' dediğim söz. bu dünyada karşılıksız bir şey yapmaktan güzeli yoktur. hem de zoru. hele ki sen aşkı karşılıksız yaşıyorsan helal olsun denmeli sana. hiç bir karşılık beklemeden onun için nefes alıyorsan hala hayatta senin gibi insanlar varsa vah çok duygulandım lan sözlük.
kendi kendini gelin güvey etme halidir. insanoğlu nasıl olurda göz göre göre acı çekmeyi tercih edebilir? kavuşmak gibi güzel duyguyu yaşamamış biri için güzel gelebilir. lakin kavuşmak duyguların şaha kalkması, mutluluğun doruklarında gezmektir. o güzelim yemeğe en güzel tadı vericek konulan son sostur kavuşmak. platonik aşk aç karnına en güzel kebabı görüp yememektir. tadına bile bakamamaktır. aşık olduğun kişiyi görüp elini tutamamaktır, kokusunu doyasıya çekememektir. kimse bana bunun müthiş bir duygu olduğunu anlatmaya kalkmasın. imkanınız varsa, sevgiliniz yanınızdaysa şimdi kalkın ona doyasıya sarılın. sarılınki onun varlığının kıymetini bildiğinizi bir kere daha kanıtlayın. aşkın tadını çıkarın. "aşk" kelimesinin hakkını verin.
en güzel aşk zor olandır ya platonik olmak da zordur.sürekli görüp ona dokunamamak,sarılamamak,2 çift laf edememek insanın canını çok acıtır ama yine de vazgeçemezsin sevmekten.hayallerinizde yoktur ondan başkası.
ama en çok istediğin,sürekli hayallerini kurduğun şeye ulaşamamanın verdiği duygu nasıl güzel olabilir ki?
hayatında tuttuğu takımı stadyumda izlememiş bir adamın 'en güzeli dijitürk aga, yap çayını yayıl koltuğa, hem stadda pozisyonun tekrarını bile izleyemiyosun' bakışı kadar doğru bir ifadedir.
bugün beşiktaşta birini beklerken , banklara oturdum.. yanıma biri geldi.. 5 dakika yörüngemde tur attıktan sonra geldi oturdu.. siyah salaş bi sweatshirtü füme bi pantolunu elinde yarısı içilmiş bi sigarası vardı..
ilk cümlesi "elbisen güzelmiş özel bi gün müydü" oldu.. devamında bu saaate napıyosun , erkek arkadaşın var mı , nerde oturuyosun gibi bi sürü sordu sordu.. güldüm sessizce ve kısaca cevapladım..
bi süre sessiz oturduk.. otururken gülmeye devam ettim.. noldu komik mi geldi söylediklerim dedi , çok romantik oldu denize karşı oturmak senin tesadüfen yanıma oturman , kız tavlamak için ideal ortam dedim.. hava almaya çıktım , artık erkekler tavlanıyo ayrıca dedi.. ukalalık yapma şimdi dedim..
telefonum çaldı.. tamam geliyorum dedim.. memnun oldum , ben sen olsam ve kız tavlıcak olsam ilk cümlem "deniz çok güzel değil mi "olurdu dedim.. ben de memnun oldum , keşke beni de böyle biri beklese dedi..
yürüdüm ve gerçekleri katı , gelgitleri bolca boğucu bi somut aşk meselesine daldım.. restleşmeler , laf çarpıtmalar derken saat 5 oldu.. eve geldim..
sanırım bu çocukla olan hayatımın en kısa ve en güzel flörtüydü.. belki görsem yeniden , tut ki sevgili olsak , mahvolucak bi sürü sorunla..belki daha olamadan ego gurur derken başlamadan bitecek.. ne o mavi elbiseli gülen kız kalıcak , ne denize karşı karizmatik bi şekilde sigara içen serseri çocuk..