Bu aşkın hakkı değildi böyle gitmek, bu aşkın hakkı değildin sen Belki de böyle aşık olmak benim hakkım değildi, kim bilir? Veya tam da hak ettiğimiz yerdeydik
Ne zaman adını ansam, ne zaman seninle ilgili birini görsem, boğazımın orta yerinde bir şeyler düğümleniyor. Seni anlatıyorlar ya bana, ağrıma gidiyor. Seni birinden dinlemek ağır iş, insanın çocuğunu başkasının büyütmesi gibi .
Sık sık küfür ediyorum ardından, muhtemelen hissediyorsundur. Bir gece yarısı mesela, kalbini bir şey sıkıyordur, daralıyorsundur da, adını koyamıyorsundur .
Bir de teşekkür ediyorum sessizce. Seninle yüz yüze geldiğimizde söyler miyim? Asla! Zaten yüksekte duran ve önünü görmeni engelleyen egonu daha da şişirmemek için söylemem ama teşekkür ediyorum.
Bütün yaşanmışlıklarım arasında, şimdi ben olmama sebep olan ve hayatımın altında büyük harflerle imzası duran sen olduğun için
Yaptıklarımızı düşünüyorum, anılarımızı, yüzümde tuhaf bir tebessüm oluşuyor. Gözlerim doluyor, burnumun direği sızım sızım sızlıyor. Neden bir türlü başaramadığımızı düşünüyorum, aklım almıyor. Bir insanın böyle sevilmeyi neden eliyle ittiğini aklım almıyor.
Sonra kendimi düşünüyorum. Defalarca benzer hataları yapan birini neden defalarca affettiğimi de aklım almıyor. Kendime kızıyorum. Biraz sana bağırıyorum aklımda, biraz kendime bağırıyorum.
Sen duymasan da helalleşiyorum içten içe, seninle olan hesabımı kapatıyorum. Ne alacağımız kalsın birbirimize, ne vereceğimiz diye; hem bu dünya için, hem ahret için bütün yaptıklarımızı eşitliyorum. Seni affediyorum Kendimi ise henüz affetmedim .
şimdi sen, başka bir şehrin, adını bilmediğim bir sokağında yürüyorsun.. Belki hava karanlık, belki tan söküyor. Sen, bir şehrin koynunda soluyorsun, burada rüzgar, kokunu alıyor.. Yağmur yağıyor belki adımının dokunduğu her yere. Nereye baksa gözlerin, ıslatıyorsun. Sen,yokluğunu bilmiyorsun. Anılar geliyor aklına, sebepsiz gülüyorsun.. Ben yokluğunu biliyorum! Bir sigara daha yakıyorum, sen sebepsiz gülüyorsun, bilmiyorsun.
Ayrılığın güzeli olmaz sevgilim. Bam teline değdi diye şimdi güzel geliyor kafiyeler.
Ayrılığın güzeli olmaz sevgilim. Tam uyuyacağın anda akla gelen hatıralar acı verecek yakında sana.
Ayrılığın güzeli olmaz sevgilim. Uyandığında, modernize edilmiş hatıraların silinecek megabaytlarca bilgisayarından.
Ayrılığın güzeli olmaz sevgilim. Silerken hatıralarını, hatırası olanın eli olmayacak omuzlarında, eksileceksin.
Ayrılığın güzeli olmaz sevgilim. Dandik bir banka bile bakarak hüzünlenebilecek melekeler edineceksin.
Ayrılığın güzeli olmaz sevgilim. Dinlemediğin şarkılar dinleyecek ve buna inanmayacaksın.
Ayrılığın güzel yanı yok mu sevgilim ? Var. Ama ben bilmiyorum.
sabah 07.37 de ilk defa
otobüste gördüm seni.
sabah ereksiyonumdan utandım gözlerin gözlerime değince
yanına oturmak için
yaşlı teyzelerin dırdırına
fordçuların dayamalarına katlanmaya
razıydım
engelleri aştım
mutlu sona ulaştım
diyecekken tam,
ineceğim durağa geldi otobüs
pencereden dışarıya bakışını
fordçuları savışını
o imalı bakışını
hiç unutmayacağım
ben bu durakta iniyorum
elveda.
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken o günlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kırçiçeği gibi
Usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken o günlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kırçiçeği gibi
Usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir remolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen
Nasıl eşsiz bir yazdın
Bunu anlattılar hep
Yani yiten bir aşkı
Geçerken bu dünyadan
Bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
...
en fazla içimde ölürsün
nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
ve susmak inceltiyor her yarayı
ve susmak bakmak oluyor
gitmediğin her yere..
atilla ilhan yazmıştır. insan ayrılmadığını hissediyor.
....
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm- zehir zemberek aşkımız
...
Leylim - Leylim
Leylim - leylim dünyamızın yarısı
Al - yeşil bahar,
Yarısı kar olanda
Gene kavim - kardaş, can - cana düşman,
Gene yediboğum akrep,
Sarı engerek,
Alnımızın aklığında puşt işi zulüm
Ve canım yarı geceler
Çift kanat kapılarına karşı darağaçları,
Mahpusanede çeşme
Yandan akar olanda,
Gelmiş yoklamış ecel
Kaburgam arasından.
Yoklasın hele...
Çağıdır, can dayanmaz,
Çağıdır, en çatal, en ası,
Cehennem koncası memelerinin.
Çağıdır, kırk gün - kırk gece
Kolların boynuma kement,
Ha canım kötüye inat...
Vah ki ne desem,
Kurşunları namlulara sürülü,
i'kelleri kan,
Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda,
Alır yüreğim:
Yankın yasak, aynalara.
inemem bahçende talan,
Tam, boş yanı bu, derim namussuzun,
Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken,
Aklıma düşüyorsun
Ellerim arık...
Bilmiş
Bütün zula'lar
Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu.
Ve insan düşüncesinin o en orospu,
O en ayıp, frengili yemişi,
Çıldırtılmış uranyum
Bilmiş,
Bilsinler!
Sana nasıl yandığımı
Uuuuy gelin...
işte kan tutmuş korsanlar,
Haramla beslenmiş azgın,
Düzmece peygamberler
Ve cüceleri
Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı,
işte bir kez daha
Bu can bendeyken,
Delin, divanenim işte
Uuuuy gelin...
Bu yasaklar,
Firavun kalıntısı.
Yoksun,
Akdan - karadan.
Gizline, canevine kurulu faklar.
Gün ola, umut kesip korkunç yetinden,
Murdar tutkusuna dünyasızlığın,
Gün ola, düşesin bekler.
Düşme!
Ölürüm...
Gözlerinden, gözlerinden olurum.
Leylim - leylim
Ayvalar, nar olanda
Sen bana yar olanda.
Belalı başımıza
Dünyalar dar olanda.
Neler söylemek istedim sen giderken.
Sessiz çığlıklarım boğazımda düğümlendi,
Adım atmak istedim , koştuğumu sandım hatta.
Cümleler kurdum, anlattım sana derdimi.
Hatta yalvardım , haykırdım sandım …
Oysa sen giderken ben ardından sadece, bakakaldım.
Öylece… donakaldım.inanamadım …
Kirpiğimden süzülen damla…
Ve Ayrılığın adı ,HOŞCAKAL.
Sen gittikden sonra hoş kalırım mı sandın.
Alırmıyım bir bardak demli çayın tadını ..
Perdeyi açınca içeri giren güneş, ısıtırmı sandın.
Görürmüyüm sandın açan çiceği…
Bakarmıyım sandın batan güneşe…
Dilek tutarmıyım kayan yıldıza…
Koklarmıyım sandın yağmurun kokusunu,
Severmiyim sence baharları?
Ayrılığın adı ,hoşcakal…
Ben senden sonra yaşarmıyım sandın …
Peki o zaman sende HOŞCAKAL…