en güzel atilla ilhan şiiri

entry35 galeri1
    34.
  1. sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
    bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
    ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız
    yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
    eksik olan bir şey var sana bana dair
    belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
    ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
    heybetli gurupların belirdiği saatlerde

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan
    her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış
    nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne
    şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor
    güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini
    belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış
    senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda
    mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun
    gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek
    kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne
    yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız
    yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık
    dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir
    ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor
    saatler bizim değil kitaplar bizim değil
    bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey
    kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz
    ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim
    buna rağmen mutluluğa inanıyoruz.
    3 ...
  2. 33.
  3. SiSLER BULVARI

    elinin arkasında güneş duruyordu
    aylardan kasımdı üşüyorduk
    ağacın biri bulvarda ölüyordu
    şehrin camları kaygısız gülüyordu
    her köşe başında öpüşüyorduk
    **********************
    sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
    omuzlarımıza çoktan çökmüştü
    kesik birer kol gibi yalnızdık
    dağlarda ateşler yanmıyordu
    deniz fenerleri sönmüştü
    birbirimizin gözlerini arıyorduk
    *************************
    sisler bulvarı'nda seni kaybettim
    sokak lambaları öksürüyordu
    yukarıda bulutlar yürüyordu
    terkedilmiş bir çocuk gibiydim
    dokunsanız ağlayacaktım
    yenikapı'da bir tren vardı
    **********************
    sisler bulvarı'nda öleceğim
    sol kasığımdan vuracaklar
    bulvar durağında düşeceğim
    gözlüklerim kırılacaklar
    sen rüyasını göreceksin
    çığlık çığlığa uyanacaksın
    sabah kapını çalacaklar
    elinden tutup getirecekler
    beni görünce taş kesileceksin
    ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!
    **************************
    sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
    ıslak kaldırımlar parlıyordu
    durup dururken gözlerim dalıyordu
    bir bardak şarabda kayboluyordum
    gece bekçilerine saati soruyordum
    evime gitmekten korkuyordum
    sisler boğazıma sarılmışlardı
    **************************
    bir gemi beni afrika'ya götürecek
    ismi bilmiyorum ne olacak
    kazablanka'da bir gün kalacağım
    sisler bulvarını hatırlayacağım
    kırmızı melek şarkısından bir satır
    lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
    senin kirpiklerinden bir satır
    simsiyah bir satır hatırlayacağım
    seni hatırlatanın çenesini kıracağım
    limanda vapur uğuldayacak
    *************************
    sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
    ağaçları yatıyordu yoksuldu
    bütün yaprakları sararmıştı
    bütün bir sonbahar ağlamıştı
    ağlayan sanki istanbul'du
    öl desen belki ölecektim
    içimde biber gibi bir kahır
    bütün şiirlerimi yakacaktım
    yalnızlık bana dokunuyordu
    **********************
    eğer sisler bulvarı olmasa
    eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
    sabah ezanında yağmur yağmasa
    şüphesiz bir delilik yapardım
    hiç kimse beni anlayamazdı
    on beş sene hüküm giyerdim
    dördüncü yılında kaçardım
    belki kaçarken vururlardı
    **********************
    sisler bulvarı'ndan geçmediğim gün
    sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
    yağmurun altında yalnızım
    ağzım elim yüzüm ıslanıyor
    tren düdükleri iç içe giriyorlar
    aklımı fikrimi çeliyorlar
    aksaray'da ışıklar yanıyor
    sisler bulvarı ayaklanıyor
    artık kalbimi susturamıyorum


    Attila iLHAN
    0 ...
  4. 32.
  5. ''üçüncü şahsın şiiri'' ve ''an gelir'' dir.
    2 ...
  6. 31.
  7. benden su satırlarda bahsettiği siirdir:

    cöp gibi bi oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce.
    3 ...
  8. 30.
  9. ufkun sonsuzluguna
    hic şaşırmiyorlar
    ruzgarin gizli isligini
    hic kimse isitmiyor
    hangisi anlayabilir
    yazin son gunlerinde
    tenha plajin
    agir huznunu.
    1 ...
  10. 29.
  11. Sultan-I yegah...

    BiR başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
    Çünkü yaşadıklarımız bir başkasının yargısına tutsak.
    Şu yasak, rüzgar yasak, açık kapılar yasak...
    Belki bu karanlıkta yasakları yasaklamak
    Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın.
    1 ...
  12. 28.
  13. 27.
  14. "sen benim hicbir seyimsin
    yazdiklarimdan cok daha az
    hic kimse misin bilmem ki nesin
    luzumundan fazla beyaz
    sen benim hicbir seyimsin
    varligin yoklugun anlasilmaz
    galiba eski liman uzerindesin
    nasil karanligima bir yildiz olmak
    dudaklarinla cama cizdigin
    en fazla sonbahar otellerinde
    universiteli bir kiz uykusu bulmak
    yalnizligi olduresiye cirkin
    sabaha karsi olduresiye korkak
    kulagi cabucak telefon zillerinde

    sen benim hicbir seyimsin
    hicbir sevismek yasamisligim
    henuz bos bir roman sahifesinde
    hic kimse misin bilmem ki nesin
    ne cok cigliklarin silemedigi
    zaten yok bir tren penceresinde

    sen benim hicbir seyimsin
    yabanci bir sarki gibi yarim
    yagmurlu bir agac gibi islak
    hic kimse misin bilmem ki nesin
    uykumun arasinda cagirdigim
    cocukluk sesinle aglayarak

    sen benim hicbir seyimsin."
    2 ...
  15. 26.
  16. BEN SANA MECBURUM
    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski istanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.

    Atilla ilhan.
    0 ...
  17. 25.
  18. sana ne yaptılar

    o sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
    bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
    demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
    gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
    seni görür görmez özgürlüğümden utandım
    söyle ne içersin, çay mı kahve mi
    çok değişmişsin birden tanıyamadım.

    saçların uzundu, omuzlarına akardı
    gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
    onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
    gülerdin, içimize aylar doğardı
    görünmez dağların arkasından
    eski gülümsemeni beyhude aradım
    o sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
    çok değişmişsin birden tanıyamadım.

    bir çay içer misin, yoksa kahve mi
    kibritim yok, demek cigaraya başladın
    ellerin de titriyor, bir şeyin mi var
    böyle bir kız değildin sen eskiden
    sana ne yaptılar, sana ne yaptılar?
    kirpiklerin ıslanıyor durup dururken
    o sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi.
    3 ...
  19. 24.
  20. Ahmet Kaya'dan bıkmadan dinlediğim...

    haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
    demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
    dört bıçak çekip vurdular dört kişi
    yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

    deli cafer ismail tayfur ve şaşı
    maktulün onbeş yıllık arkadaşı
    üçü kamarot öteki aşçıbaşı
    dört bıçak çekip vurdular dört kişi

    cinayeti kör bir kayıkçı gördü
    ben gördüm kulaklarım gördü
    vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
    hiç biriniz orada yoktunuz

    demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
    on üç damla gözyaşını saydım
    allahına kitabına sövüp saydım
    şafak nabız gibi atıyordu
    sarhoştum kasımpaşa'daydım
    hiç biriniz orada yoktunuz

    haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
    polis kaatilleri arıyordu
    deli cafer ismail tayfur ve şaşı
    üzerime yüklediler bu işi
    sarhoştum kasımpaşa'daydım
    vapuru onlar vurdu ben vurmadım
    cinayeti kör bir kayıkçı gördü

    ben vursam kendimi vuracaktım
    0 ...
  21. 23.
  22. 22.
  23. ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
    azıcık okşasam sanki çocuktular
    bıraksam korkudan gözleri sislenir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    hayır sanmayın ki beni unuttular
    hâlâ arasıra mektupları gelir
    gerçek değildiler birer umuttular
    eski bir şarkı belki bir şiir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    yalnızlıklarımda elimden tuttular
    uzak fısıltıları içimi ürpertir
    sanki gökyüzünde bir buluttular
    nereye kayboldular şimdi kimbilir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir.
    0 ...
  24. 21.
  25. Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim için kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...
    3 ...
  26. 20.
  27. 19.
  28. 19.
  29. bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı,
    güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı,
    hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı
    gittiler akşam olmadan ortalık karardı....
    0 ...
  30. 18.
  31. 17.
  32. her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
    sarışın başladığım esmer bitiyor
    anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
    dudakları keskin kırmızı jilet
    bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
    gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
    kimi sevsem sensin / hayret
    kapıların kapalı girilemiyor
    * * *

    “kimi sevsem sensin / senden ibaret
    hepsini senin adınla çağırıyorum
    arkamdan şımarık gülüşüyorlar
    getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
    hani o sımsıcak iri çekirdekli
    senin gibi vahşi öpüşüyorlar
    kimi sevsem sensin / hayret
    in misin cin misin anlamıyorum."
    1 ...
  33. 16.
  34. elimden gelen bu ben iki kişiyim
    çoğalmak neyse ne azalmak zor
    birisi seni her an bırakıp gittiğim
    öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
    ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
    gözlerine kirli bir bulut getirdim
    hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor

    elimden gelen bu ben iki kişiyim
    birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
    yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o
    bir yerin üşüse onun sıcaklığı
    öbürü en içten çağrını işitmiyor
    alıp tutmaksa o basıp gitmekse o
    bakışları kıyısız deniz uzaklığı

    elimden gelen bu ben iki kişiyim
    ikisi birden çıkmaya uğraşıyor
    bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
    birisi yeni baştan serüvene başlamış
    öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
    çoğalmak neyse ne azalmak zor

    aynı zamanda şahsımı da yorumlayan en güzel şiirlerin başındadır.
    3 ...
  35. 15.
  36. ucuncu sahsin siiri. cunku bu siirde jezabel olmasaydi siirin hicbir anlami olmazdi. jezabel kotulugu ile unlu bir yahudi kralicesiydi. kuleden asagi atilmis ve kopeklere parcalatilmisti.
    0 ...
  37. 14.
  38. " Senin bir endam,
    Ben ki mucrit...
    Gormedim ben hic,
    Boyle bir dar am. " Atillah.
    0 ...
  39. 13.
  40. rüzgar gülü de bu konudaki bariz adaylar arasındadır (özellikle son kıtasıyla).

    (#1236545)
    3 ...
  41. 12.
  42. hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
    koşar gibi yürüyüşün
    karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
    karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

    adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
    seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
    gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
    koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
    ve sonra her zaman her ölümlüye
    aynı şartlar altında kısmet olmıyan
    gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

    hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
    sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın...
    5 ...
  43. 11.
  44. ellerini tutabilsem pia'nın
    ölsem eksiksiz ölürdüm

    dizeleriyle ulaşılamayana olan şiiridir.

    (bkz: pia)
    (bkz: attila ilhan)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük