manevi bütün duygularının,bütün iyi niyetinin öldüğü andır.sen o insana güvenip kalbini açarsın dünyadaki herkesden çok ona güvenirsin belki hayatını ve geleceğini bile ellerine teslim edersin ama o hiç düşnmeden başkaları için seni sırtından vurup kazık atar.sen onu hayatının baş köşesine oturtursun o ise başkalarını sana tercih eder elaleme maskara yapar.
'demek ki güvenilen ve sevilen yanlış kişiymiş' şeklinde bir iç sesin yardımıyla çabucak kazığın verdiği acıyı unutan insanlar için gereksiz üzüntü kaynağıdır.
güvenmek için yanlış kişiyi seçmiş bünyenin olayı kazık yedikten sonra idrak etmiş olması netincesinde hayata dair tecrübeler yumağına bir sarım daha yapmış olması olayın sevindirici tek noktasıdır.
bir yerde hata yapıldığına dair sağlam deliller olmasına rağmen insan evladı işin içine sevgi de girince bazı nahoş durumları ya görmezden geliyor ya da göremiyor. bunlar ufak minik sıkıntılar olduğu için bünye götürüyor ve fakat işin içine sağlam bir kazık girdiğinde olayı idrak ediyor.
bunun için birine güvenmek gerekiyorsa, zamanla çaktırmadan testlere tabi tutlmalıdır güvenilecek kişi. kendinizce belirlediğiniz bu testleri geçerse sorun yoktur. güven meselesi kişiden kişiye değişiklik gösteren bir uzuv olduğundan, kişi bu testleri " ben olsam ne yapardım ya da ben olsam nasıl yapardım" sorusuna samimi bir cevap verdikten sonra belirlemelidir.
beraber yolculuğa çıkmak, aynı evde sabahlamak, maddi alış-verişde bulunmak gibi ön çalışmalar zaten karşıdaki kişinin ne cacık bir insan olduğunu belirlememizi sağlar.
aynen öyle olur sözlükcüm. önce "vayy be demekki gerçekten mezun olunca her şey değişiyomuş" demeye başlarsın sonra, hayatının bundan sonraki kısmının hep 'mezun' olarak geçeceğini ve bu durumla başa çıkman gerektiğini fark edersin. işte o anda birden örgülerini çözmesen de iyimserliğini ve naifliğini bir kenara bırakırsın. insanlara çok güvenmemen gerektiğini, en güvendiğin ve sevdiğin insanın bile seni bırakabileceğini öğrenirsin.
yıkıcıdır, güvenir iç dünyanı açarsın, kazık attığı gün ömrün boyunca hafızandan silinmez, iyi mi kötü mü bilemem bir de sonuç çıkar bu olaydan; ömrün boyunca kimseye tam olarak güvenemezsin. tecrübe iyidir ama herkesin başına bi defa gelmeli fikrimce ya da gelmemeli lan yazık. *
ezel dizisinden etkilenerek intikam almak adına kendine yeni bir hayat kurmaya gerek olmayan hadisedir.
zaten olmaz olsun öyle insandır, ne hali varsa görsündür.
hayatın acımasızlıgını tattıran insana bir an olsada bu dünyada dogru dürüst insan yok , havasını veren durumdur. ama hala o iyi insanlar az da olsa vardır.
doğduğunda yanında kim vardı? eben! neden insanlara bu kadar çabuk güveniyorsun? neden biraz yanılma payı bırakmıyorsun? neden körü körüne bağlanıyorsun insanlara? en güvenilen kişiden kazık yemek iyidir iyi. yabancıya gitmez hem. sen her şeyinle o insana teslim olup tüm sırlarını paylaşırsan her türlü kazık müstehak sana.
insanlara karşı günlük hayatta çok sıcak ol ama ikili ilişkilerde her zaman bir adım geriden yürü.
foseptik çukuruna düşmüş gibi bir his kaplar bünyenizi önce, sonra yuttuğunuz tüm boku sizi arkadan vuran kişiye kusmak istersiniz. işte öyle bir şeydir bu.
Bir insandan kazık yemek yıkıcıdır. Ama bütün güvendiğiniz insanlardan kazık yediyseniz sizi artık hiç bir şey etkilemez, akrebin tabiatı sokmaktır dersiniz.
güvenine layık gördüğün birinden kazık yiyorsan, insanları yeterince tanıyamamışsın demektir. ama insanları tanımak bu şekilde mümkündür, kazık yiye yiye.
nereden geldiyse, ışın karaca'nın bir şarkı sözünü getirdi aklıma: 'yara bere içinde bu yollardan geçeceksin.'
normaldir aslında. bunun olmaması için kendimizi kandırırız yıllardır. bu sevgili olur ya da bir dost ama mutlaka olur. gülüp geçilmelidir. hayat sizledir gene. iyiki size er ya da geç onun gerçek yüzünü göstermiş. yıllar yılı hep olduğunda başka şekilde bilse idiniz. bence şanslı olan sizsiniz. kurtuldunuz. zamanı geri çeviremeyeceğimize göre!