Biz Allah değiliz hâşâ. Ama her şey, yeryüzündeki tek kum tanesi dahi Allah cc. Nurundan yaratıldığı için kısmen de olsa o’nda olan özellikleri taşıdığımız kanaatindeyim.
önce:
"hiçlik ve bilinçsiz bir şey bilinç kazanmaya çalışıyor olamaz mı?"
biraz sonra:
"yaratıcı evren değil mi arkadaşlar?
mekanik bir sistemle var olmuyor mu her şey?
burada tanrıdan daha başka bir şey sanki."
en sonra:
"tanrı evrendir, bizse tanrıyız. çünkü tanrının bir parçasıyız. anlayacağınız dille."
-----------------------
yukarıdaki cümleleri kuran kişi daha önce allah'a, peygamberlere ve bilge tanrı (allah'ın) kitap (söz-ayet) gönderdiğine inananlara "şizofren" demiş biri.
diyeceğim şu ki; bu kişi sadece bir kafir değil; aynı zamanda bir şizofren.
daha önceki entry'lerinden birinde de "tanrı kavramı diye bir şey yoktur" demişti aynı kişi.
kendisi "dinsiz olmama rağmen felsefi sorgulama yapıyorum" diyerek hem felsefeyi aşağılıyor, hem de güneşi, putları, ayı, yıldızları reddedip allah'ı bulan ibrahim'e ve onun izinden gidenlere hakaret ediyor.
zavallı.. ve pislik. ne tanrısın, ne de bir parçası... sen sadece pislik olmayı seçmiş bir insansın. burada felsefe falan yaptığın tek bir gün bile olmadı. kendi arsız fikirlerini satmaya çalışmaktan başka hiçbir şey yapmadın. felsefe kim, sen kim.
"tanrıdan geldik ve yine tanrıya döneceğiz" klişe anlamı belki bu, ama esasen anlamı bu değil tabi.
çok eski çağlarda insanoğlunun içinde tanrısal varlıklar da vardı, yarı tanrılar vardı hatta.
15 metre boyunda insanlar, 900 sene yaşayan insanlar gibi.
bunları hep mitolojik hikayelerde okuyor geçiyoruz.
ama bunlar muhakkak ki vardı.
mısır'da da vardı, sümerde de, hindistan'da, altaylarda da vardı bu varlıklar...
ve o dönem tam da geçiş dönemiydi, ama onun da evveliyatı vardı.
ve o zamanlarda insanoğlu'nun ilk ataları tanrıydı.
tarihsel döngüde insanoğlunun içindeki tanrısal kalıntılar bugün hayatımıza her alanda yön veren bilim ve teknolojide ileri gitmemizi sağlayan etkenlerdir işte.
ve insanoğlu içindeki tanrısal kalıntıları daha fazla keşfettikçe, yeniden eski kadim kudretine kavuşacaktır şüphesiz.
tanrı falan değilsin. tanrıyı bilmeye, onun emir ve asaklarıyla yaşam süreni doldurmaya memur bir canlı türüsün. yani ne kadar farkındalık o kadar köfte, kapiş.
kendi ismini koyabilen tek organ beyin olduğu için bunu da düşünebilir. her toplumda da ayrı ayrı isimler kullanmış beyin kendine isim verirken. tıpkı tanrılarda olduğu gibi..
Nasil dunya bir karadeligin icine girme ihtimali varsa ve benim gecmis ve gelecek sûretlerim yasiyosa, zamanin icinde kaybolmak her insanda mevcutsa ben tanriyim tipki diger insanlar gibi.
Cevabı anlatmakla bitmeyecek olan soru.
Kısacası, biz yaratanın sadece ufacık bir zerresiyiz.
Şöyle ki; kuran’da hep ‘biz’ diye tabir edilir. Bunun sebebi evrendeki her maddenin her elementin vücudumuzda var olmasıdır. Şimdilerde bulmaya uğraştıkları tanrı parçacığı aslında hayal edemeyeceğimiz kadar büyük bir boşluk.
Yani benim en ufak yapı taşıma da insen aynı yokluk, yazı yazığım şu klavyenin en ufak yapı taşına da insen aynı yokluk.
‘biz’ kavramı evreni oluşturan her varlığın başlangıç noktasının bir olduğunu ifade ediyor olabilir.
Bunun yanı sıra allah’ın güzel isimleri / sıfatlarını düşünelim. Aslında hepsi bizim hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini ifade eden reçetelerdir. Bir insanın var olma amacı o özellikleri tatbik etmektir.
Kaf suresi 16. Ayette de şöyle ifade edilir ki ‘Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız’.
Anlaşıldığı üzere allah’ın varlığı, denizden elinde çatalıyla beline kadar çıkmış olan poseidon gibi resimleştirilmiş bir şekilde tasvir edilemez.
o bize şah damarımızdan daha yakındır.
O her yerdedir. O her şeydir. Bizler ise onun ufacık zerreleri aciz kullarıyız.
uu çok gizemli... evet. hmm... hayır. ama şey olsa şimdi o da şey olacak. yok yok, hmm kararsızım ben sanki. ama kenan bey çok gizemlisiniz şu an kafam karıştı. neyse joker hakkım da bitmiş yapacak bir şey yok. çekiliyorum ben öyleyse. haydi, sonra şey yaparız onu tamam.