--spoiler--
Allah'ım, bütün hamdler Sanadır. Sen, yerin, göğün ve onlarda olanların nurusun. Hamd yine Sanadır. Çünkü Sen yerin göğün ve bunlarda olanın yegane idare edenisin. Ve gene bütün övgüler Sana aittir. Ki Sen, Hak'sın, va'din, sözün, Seninle karşılaşmak, cennet ve cehennem, peygamberlerin, Muhammed (sav)'in kıyamet saati, bütün bunlar haktır. Allah'ım, Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana tevekkül ettim, Sana yöneldim, tevbe ettim, senin uğruna mücadele ettim, seni hakem edindim. Gelmiş gelecek, gizli ve açık bütün günahlarımı bağışla. Sen, benim ilahımsın. Senden başka ilah yoktur. Şanı yüce olan Allah'ın güç ve kuvvetinin dışında güç ve kuvvet yoktur.
--spoiler--
Manava gelen kadın, kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler.
Manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkânını terk etmesini ister.
Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek: - "Lütfen efendim" der. "paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim."
Manav kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler. O sırada dükkânın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. içeriye girerek manava yaklaşır ve: "ben o kadının almak istediklerine kefilim" der. "ailesinin ihtiyacı olan şeyleri
ona ver." Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve "bir
alışveriş listen var mıydı?" Diye sorar. Kadın "evet efendim" der.
"tamam" der manav. "şimdi onu terazinin şu kefesine koy, onun ağırlığınca
diğer kefeye istediklerinden koyacağım" Kadın bir an duraklar, sonra başını önüne eğer ve çantasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış bir kağıt parçasını çıkartır manavın kendisine gösterdiği kefeye özenle bırakırken başı hala öne eğiktir.
Manavın ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüştür. Manav müşteriye dönerek, kısık bir sesle "inanamıyorum" der. inanılacak gibi değildir.
Müşteri manava gülerken manav çoktan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile, diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar doldurduğunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadına verir. Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler çiziktirilmiş kağıdı eline alır ve okur. Bir de bakar ki orda bir alışveriş listesi yoktur. Sadece bir dua yazılıdır.
"ALLAH'ıM Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin, Kendimi senin ellerine teslim ediyorum." Manav taş gibi bir sessizliğe bürünmüştür. Kadın kendisine teşekkür ederek
dükkandan ayrılır. Müşteri manavın eline bir miktar para tutuştururken "her
kuruşuna değdi" der. Daha sonra manav terazisinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür.
Bizim için hiçbir bedeli, masrafı ve karşılığı olmayan, güzel bir hediyedir
DUA... Dünyaca ünlü Türk cerrahı Dr Mehmet Öz der ki; "Dua etmek insani iyileştirir. Ben
inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua ederim. Bence duanın meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var. Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var."
Allahım, kalp katılığından, gafletten, fakirlikten, zilletten ve miskinlikten Sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, muhalefet edip düşmanlık çıkarmaktan, başkaları duysun ve görsün diye bir şey yapmaktan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan ve kötü hastalıklardan Sana sığınırım.