en güzel şiirler

entry260 galeri1 video3
    205.
  1. Size hitafen okunan şiirlerdir duygulandırır.
    0 ...
  2. 204.
  3. 203.
  4. istiklal marşı.
    özellikle 6. kıtasının son cümlesini çok severim; "verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı!"
    1 ...
  5. 202.
  6. cellat yatağından uyandı bir gece
    tanrım dedi bu ne zor bilmece
    öldürdükçe çoğalıyor insanlar
    bense tükenmekteyim öldürdükçe.
    1 ...
  7. 201.
  8. 200.
  9. eylül sabahının serinliğini
    yaprakların serinliğini
    ciğerlerime dolduruyorum

    sessizlik ve serinlik
    birleşiyor
    yıkanmış güvercinler
    ve çok uzak bir tren sesi

    her zaman yeniden başlamak duygusu
    doğuyor içime
    her uyanışımda

    düşmanlarımı bağışlıyorum
    daha çok seviyorum bağışlanmış hayatımı
    her uyanışımda

    eylül sabahının serinliğini
    yaprakların serinliğini
    yüreğime dolduruyorum.

    ataol behramoğlu-yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var.
    1 ...
  10. 199.
  11. "Bütün pencerelerde bekleyen benim,
    ve
    ve
    o çalmayan bütün telefonlarda
    aylardır konuşan da.

    Kabul.
    Bir kez yolda karşılaşalım
    onunla da avunacağım.
    Adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
    sesini duysam, susacağım.
    Yel esiyor ama
    değirmen dönmüyor.
    Kuraklık bu,
    adın ekmeğe dönüşmüyor."

    (bkz: turgut uyar)
    0 ...
  12. 198.
  13. "o yeşil fuları sarma boynuna çocuk
    gece trenlerine binme, kaybolusun.
    mızıka çalma çocuk sokaklarda , vurulursun."

    Atilla ilhan
    0 ...
  14. 197.
  15. kuzeyden indim bu güney daglarinin memleketine ikindiüzeri.
    yanimda genç, ak bir kadin vardi,
    yüzüne mavi bir tanyeri gibi çekilmis olan gözleri,
    dümdüz saman sarisi saçlariyla...

    kuzeyden indim bu güney daglarinin memleketine ikindiüzeri.
    bu daglar,
    insanlarin, ineklerin kamyonlarin arasinda yasiyorlardi,
    sögütler, elmalar, meseler ve çam agaçlariyla
    ve artik
    yanimdaki ak kadinin saman sarisi saçlariyla,
    kaplanlar ve alabaliklarla beraber.

    bu daglar,
    karliydilar,günesliydiler,kirmizi ve koyu yesildiler.
    bu daglar
    okul defterlerinin arasinda yasiyorlardi,
    sanatoryumlarin ve devlet magazalarinin içinde,
    kivrim kivrim asfalt yollarla tahta köprülerin arasinda.

    bu daglar,
    vurulmus yaban keçilerinin yarasinda,
    ve göllerin dibinde yasiyorlardi
    ve artik
    bir kadin vardi,
    yüzüne mavi bir tanyeri gibi çekilmis gözleriyle ak bir kadin
    ve artik
    biliyorum
    yalniz bu mavi tanyeri kalacak aklinda bu güney daglarinin.
    0 ...
  16. 196.
  17. stopping by woods on a snowy evening - robert frost. en güzel kısmı ise;

    korular çok güzel, karanlık, derin,
    ama verilmiş sözlerim var benim,
    ve uyumadan önce millerce yol gideceğim,
    ve uyumadan önce millerce yol gideceğim.
    1 ...
  18. 195.
  19. 194.
  20. sırf içinde atatürk geçiyor diye ilkokulda ezberletilen iğrenç şiirler değildir.
    1 ...
  21. 193.
  22. üşendiğim ya da yazmak istemediğim niceleri.

    23 eylül 1945.
    yerçekimli karanfil.
    1 ...
  23. 194.
  24. Eğer yeniden başlayabilsem yaşama,
    ilkinden daha çok hata yapardım.
    Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar.
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    Temizlik sorun bile olmazdı asla,
    Daha çok riske girerdim.
    Yolculuk ederdim daha fazla
    Daha çok gün doğumu izler, daha çok dağa tırmanır,
    Daha çok nehirde yüzerdim,
    Görmediğim birçok yere giderdim.
    Dondurma yerdim doyasıya ve daha az fasulye.
    Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
    Elbette mutlu anlarım oldu ama...
    Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız ama yalnız mutlu anlarım olurdu.
    Farkında mısınız bilmem.
    Yaşam budur zaten.
    Anlar, sadece anlar.
    Siz de "anı" yaşayın.
    Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilsem eğer, hiçbir şey taşımazdım.
    Eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda ayakkabılarımı fırlatır atardım.
    Sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla,
    Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım.
    Bir şansım olsaydı eğer.
    Ama işte 95'indeyim.
    Ve biliyorum,
    Ölüyorum...
    0 ...
  25. 193.
  26. acı cekmek ozgurlukse
    ozgurduk ikimiz de
    o yuvasiz calikusu
    bense kafeste kanarya
    o dolasmis daldan dala
    savurmus yuregini
    ben bolmusum yuregimi
    baskaldiran dizelere
    kavusmak ozgurlukse
    ozgurduk ikimiz de
    elleri ciglik ciglik
    yanyana iki dunya
    ikimiz iki dagdan
    iki hircin su gibi
    akip gelmistik
    bulusmustuk bir kavsakta
    unutmustuk ayriligi
    yok saymistik ozlemeyi
    sarkimiza dalmistik
    mutluluk mavi cocuk
    oynardı bahcemizde
    aramakmis oysa sevmek
    ozlemekmis oysa sevmek
    bulup bulup yitirmekmis
    dussel bir oyuncagi
    yalanmis hepsi yalan
    sevmek diye bir sey vardı
    sevmek diye bir sey yokmus
    acilardan artakalan
    iste o bakislarmis
    bugu diye gozlerimde
    gun batimi bulutlarmis
    yalanmis hepsi yalan
    savrulup gitmek varmis
    ayrı yorungelerde...

    Haydi Abbas, vakit tamam;
    Akşam diyordun işte oldu akşam.
    Kur bakalım çilingir soframizı;
    Dinsin artık bu kalp ağrısı.
    Şu ağacın gölgesinde olsun;
    Tam kenarında havuzun.
    Aya haber sal çıksın bu gece;
    Görünsün şöyle gönlümce.
    Bas kırbacı sihirli seccadeye,
    Göster hükmettiğini mesafeye
    Ve zamana.
    Katıp tozu dumana,
    Var git,
    Böyle ferman etti Cahit,
    Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
    Yaşamak istiyorum gençliğimi baştan.

    Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
    Dante gibi ortasındayız ömrün.
    Delikanlı çağımızdaki cevher,
    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
    Gözünün yaşına bakmadan gider.
    Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
    Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
    Ya gözler altındaki mor halkalar?
    Neden böyle düşman görünürsünüz,
    Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
    Zamanla nasıl değişiyor insan!
    Hangi resmime baksam ben değilim.
    Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
    Bu güler yüzlü adam ben değilim;
    Yalandır kaygısız olduğum yalan.
    Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
    Hatırası bile yabancı gelir.
    Hayata beraber başladığımız,
    Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
    Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
    Gökyüzünün başka rengi de varmış!
    Geç farkettim taşın sert olduğunu.
    Su insanı boğar, ateş yakarmış!
    Her doğan günün bir dert olduğunu,
    insan bu yaşa gelince anlarmış.
    Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
    Her yıl biraz daha benimsediğim.
    Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
    Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
    Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
    Neylersin ölüm herkesin başında.
    Uyudun uyanamadın olacak.
    Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
    Bir namazlık saltanatın olacak,
    Taht misali o musalla taşında.
    0 ...
  27. 193.
  28. Eğer, yeniden başlayabilseydim
    yaşamaya, ikincisinde, daha çok hata
    yapardım.
    Kusursuz olmaya çalışmaz,
    sırtüstü yatardım.
    Neşeli olurdum, ilkinde
    olmadığım kadar, Çok az şeyi
    Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı
    asla.
    Daha çok riske girerdim.
    Seyahat ederdim daha fazla.
    Daha çok güneş doğuşu izler,
    Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim bir çok yere
    giderdim.
    Dondurma yerdim doyasıya ve
    daha az bezelye.
    Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve
    verimli kılan insanlardandım
    ben.
    Yeniden başlayabilseydim eğer,
    yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem.
    Yaşam budur zaten.
    Anlar, sadece anlar. Siz de anı
    yaşayın.
    Hiçbir yere yanında
    termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
    Gitmeyen insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim eğer,
    hiçbir şey taşımazdım.
    Eğer yeniden başlayabilseydim,
    ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
    Ve sonbahar bitene kadar
    yürürdüm çıplak ayaklarla.
    Bilinmeyen yollar keşfeder,
    güneşin tadına varır,
    Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
    Ama işte 85 indeyim ve
    biliyorum.
    ÖLÜYORUM...
    Jorge Luis Borges
    0 ...
  29. 192.
  30. gonlumle basbasa dusundum demin; artik bir sihirsiz nefes gibisin.
    simdi taa icinde bombos kalbimin akisleri sonen bir ses gibisin.
    maziye karisip sevda yeminim, bir anda unuttum seni,eminim.
    kalbimde kalbine yok bile kinim bence artik sende herkes gibisin..
    2 ...
  31. 191.
  32. Seni öylesine düşündüm ki,
    Öylesine, yaşama’dan önce.
    Senden başka bir şey yok sanki.
    Ama nasıl da varsın derim sana,
    Düşüncelerimce.

    Seni öylesine, buldum ki,
    Öylesine, kendimden fazla.
    Yalnız sensin gölgesiz,
    Ayrılmamacasına, yanımda..
    Akların arasında karan,
    Karaların ortasında akınla.

    Öylesine istedim ki seni,
    Senden önce..
    Öylesine, her şeyin içinde,
    Öylesine dışında,
    Gün, gece.

    Seni öylesine yaşadım ki,
    inan..
    Artık nereye baktığım belli değil,
    Ne yaptığım belli değil,
    Vardığım sonrasızlıktan.

    ÖZDEMiR ASAF
    0 ...
  33. 190.
  34. Günler ağır.
    Günler ölüm haberleriyle geliyor.
    En güzel dünyaları
    yaktık ellerimizle
    ve gözümüzde kaybettik ağlamayı :
    bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
    gözyaşlarımız gittiler
    ve bundan dolayı
    biz unuttuk bağışlamayı...
    Varılacak yere
    kan içinde varılacaktır.
    Ve zafer
    artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
    tırnakla sökülüp
    koparılacaktır.
    1941, Sonbahar...-Nazım Hikmet.
    2 ...
  35. 189.
  36. Bir sağanak ertesine rastlasın
    Bana gelişin,
    Silinmişken tüm izleri geçmişin...

    Yılgın bir mülteci gibi düş kollarıma
    Utanma
    Varsın eksik olsun hikâyen
    Pencerem açık yalanlara
    Gün seninle aysın
    Konuş!
    Hiç susma...

    Öyle bir gecede gel ki
    Tersten essin rüzgâr
    Güle ağlaya,
    Yana yakıla,
    Usturupsuzca
    Ölelim azar azar...

    istisna bir yara gibi kal bende
    Hayra yorulan düşlerim ol,
    Destursuz gir mabedime
    Şifa niyetine dokun yüzüme...

    Olsun,
    Bam telime bas,
    Korkma,
    Kuralları boz!

    Mermiden kaçar gibi,
    Gökleri açar gibi,
    Boşluğa uçar gibi gel...

    Ömrü kuşatır gibi
    Aşkı yaşatır gibi
    Kendinden geçer gibi gel...

    Gel be
    Gel işte!
    Küfrüm tövbeme karışsın
    Aklım fikrime
    Öyle bir gel ki bana;
    Nefes nefese...

    Şafak Yolcu
    0 ...
  37. 188.
  38. AZiMDEN SONRA TEVEKKÜL


    " - Allaha dayanmak mı ? Asırlarca dayandık !
    Düştükse bu husrana , onun narına yandık !
    Yetmez mi çocukluktaki efsaneye hürmet ?
    Hala mı reşid olmadı , hala mı bu ümmet ?
    Dersen ki : ufuklarda bir aydınlık uyansın ;
    Maziye ateş vermeli , baştan başa yansın !
    Şaşkınlık olur köhne telakkileri ihya ;
    Şeyda-yı terakki , koşuyor baksana dünya .
    Elverdi masal dinlediğim bunca zamandır ;
    Ben kanmıyorum , git de sen aptalları kandır ! "

    - Allah'a değil taptığın evhama dayandın ;
    Yandınsa eğer , hakk-ı sarihindi ki yandın .
    Mefluc ederek azmini bir felc-i iradi ,
    Yattın kötürümler gibi , yattın mütemadi !
    Madem ki didinmez , edemez , uğraşamazsın ;
    iksir-i beka* içsen , emin ol yaşamazsın .
    Mevcud ise bir hakk-ı hayat ortada şayet ,
    Mutlak değil elbette , vazifeyle mukayyet .
    Takyid-i ilahi ki : bila-kayd ona münkaad .
    Kalbinde cihanlar daraban eyleyen eb'ad .
    La-kayd olamazdın , biraz insafın olaydı ,
    Duydukça bütün sine-i hilkatten o kaydı .

    " Allah'a dayandım " diye sen çıkma yataktan ...
    Mana-yı tevekkül bu mudur ? Hey gidi nadan !
    Ecdadını zannetme asırlarca uyurdu ;
    Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu ?
    Üç kıtada , yer yer , kanayan izleri şahid :
    Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid .
    Alemde " tevekkül " demek olsaydı " atalet "
    Miras-ı diyanetle yaşar mıydı bu millet ?
    Çoktan kürenin meş'al-i tevhidi sönerdi ;
    Kur'an duramaz , nezd-i ilahiye dönerdi .

    " Dünya koşuyor " söz mü ? Beraber koşacaktın ;
    Heyhat , bütün azmi sen arkanda bıraktın !
    Madem ki uyandın o medid uykularından ,
    Bir parçacık olsun , hadi , hiç yoksa , kımıldan .
    Ensendekiler " leş " diye çiğner seni sonra ;
    Ba's*in de kalır ta gelecek nefha-i Sura !*
    Çiğner ya , tabi , ne düşünsün de bıraksın ?
    Bir parça kımıldan diyorum , mahvolacaksın !
    Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz ;
    Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz .
    Müstakbeli bul , sen de koşanlarla bir ol da ;
    Maziyi , fakat , yıkmaya kalkışma bu yolda .
    Ahlafa döner , korkarım , eslafa hücumu :
    Mazisi yıkık milletin atisi olur mu ?

    Ey yolcu uyan ! Yoksa çıkarsın ki sabaha :
    Bir kupkuru çöl var , ne ışık var , ne de vaha !



    Mehmet Akif Ersoy
    0 ...
  39. 187.
  40. duydum ki sefere çıkmayı kuruyormuşsun, etme...
    bir başkasını sevmeye, bir başkasını dost edinmeye niyetlenmişsin, yapma...

    sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı !
    hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme..

    bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
    gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme..

    çalma bizden bizi, gitme o ellere doğru.
    çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme..

    ey ay ! felek harap olmuş, altüst olmuş senin için.
    bizi öyle harap, altüst ediyorsun, etme..

    aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
    aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme..

    ey cennetin cehennemin elinde oldugu kişi !
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme..

    sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
    ay'ında evini yıkmaya kastediyorsun, etme..

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize.
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme..

    ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi !
    sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme..

    Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
    Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme..

    Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme..

    isyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme..



    (bkz: tuncel kurtiz)
    1 ...
  41. 186.
  42. Yorulduğun zaman söyle,
    Susalım, hiç konuşmayalım istersen.
    Sussak da, hiç konuşmasak da, sözlerin senin
    Açık denizler gibidir zaten elimde,
    Her zaman ama her zaman bir kıyıyı sezdiren.
    Hatırlıyorum da kelimelerini bir bir:
    Şairlerin flaşları kalpleridir,
    Dışarıya da parlamalı biraz.
    Kaldı ki ben içimde gezinmekten yoruldum.

    Sensin, iyi anlarsın beni,
    Gözlerine başka türlü bakıyorum.

    Güzel adam, Edip Cansever.
    0 ...
  43. 185.


  44. Sen bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım...
    Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
    Biliyor musun? Bu ikimizin hikayesi,
    Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
    Bildiğim yerlerde misin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
    Sevdiklerin özlemi sardı mı nicedir kalbini,
    Pişman mısın başlamadıkların için, iç çekiyorsundur şimdi
    Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyor musun hala,
    Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
    Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
    En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
    Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
    Dedim ya.
    Bu ikimizin hikayesi...
    ıslandığımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
    Bizi buluşturan kaldırımları,
    işte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
    Ben unutmadım diye
    Hatırlıyor musun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
    Hayatın gerçeğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
    Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
    Büyürken vazgeçtiklerimizi yada vazgeçirttirdikleri şeyleri,
    Ne Olacak Halim...
    Çabuk mu büyüdük dersin
    Biliyorum..
    NE Olacak Halim...
    Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
    Neleri bırakmış olacağım birde,
    Ne aşkları
    Ne başlangıçları
    Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
    Biliyor musun...
    Tek sorum var kendimle şimdi

    Ahhh
    Ne Olacak Şimdi Halim...
    0 ...
  45. 184.
  46. Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Ulur aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yağmur iğri iğri düşer toprağa
    Ulur aya karşı kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek...

    Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    Bende çıkar güneş aydınlığa
    Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    Seni hatırlatıyor her zaman bana
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    Işıksız ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar

    Ellerin ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmakların

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

    Akşamları gelir incir kuşları
    Konar bahçenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sarı
    Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    Akşamları gelir incir kuşları

    Ki ben Mona Roza bulurum seni
    incir kuşlarının bakışlarında
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni
    O masum bakışlar su kenarında
    Ki ben Mona Roza bulurum seni

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
    Henüz dinlemedin benden türküler
    Benim aşkım sığmaz öyle her saza
    En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

    Artık inan bana muhacir kızı
    Dinle ve kabul et itirafımı
    Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    Alev alev sardı her tarafımı
    Artık inan bana muhacir kızı

    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    Bir gün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    Altın bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki kapalı gece ve güne
    Altın bilezikler o kokulu ten

    Mona Roza siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza siyah güller, ak güller...
    (bkz: sezai karakoç)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük