öyleki süper gücümüz abd artık guantanamo gibi üstlerden ziyade mobilize işkence evleri yaratmış kendine. işte geçenlerde basında çıkan bir haber.
path corporation adlı cıa paravan şirketine ait bir işkence uçağının geçen 15 kasım da bakü den sabiha gökçen havalimanına geldiği ortaya çıktı. uçak, 16 kasım da istanbul dan kalkıp amsterdamın schiphol havalimanına indi, oradan da izlandaya gitti.
not: türkiye ziyaretini gerçekleştiği sırada uçağa türkiyeden herhangi bir yolcunun binip binmediği bilinmemektedir.
ABD insan hakları raporu hazırlattı bir de pişkin pişkin..
--spoiler--
ABD'nin birçok ülkeyi eleştiren 2006 insan Hakları Raporu'na misilleme Çin'den geldi... Kendisini dünyada insan haklarının en çok ihlâl edildiği ülkeler arasında gösteren ABD'ye tepki olarak bir rapor yayımladı. Devlet Konseyi'nin "ABD'nin insan Hakları ihlalleri" başlıklı raporunda, bu ülkenin "ikiyüzlü" olduğu belirtildi. Kendi insan hakları ihlallerine dokunmadan, başka ülkeleri eleştirdiği kaydedildi. Askeri gücüne dayanarak başka ülkelerin egemenliğini çiğnediği, orada insan haklarını ihlal ettiğine dikkat çekildi. Irak ve Afganistan'da sistematik olarak cezaevlerindeki suiistimallerle belirgin olarak Cenevre Anlaşması'nı ihlâl ettiği vurgulandı.
--spoiler--
belki birileri bizi ilgilendirmez diyebilir fakat iç işleyişinde de ihlallerin yoğunluğu gözden kaçırılmamalıdır. ırk ayrımı hala sürmektedir bu ülkede.
sadece 1980 yılında 1.5 milyon kişiye devlet kanalıyla sistematik işkence yapıldığı düşünülürse türkiye'de ilk üç'te zorlanmadan kendine yer edinecektir. ayrıca güneydoğu ve doğu'da gözaltında kaybedilen onbinlerce insanı da unutmamak gerek.
ABD'nin Irak'ı işgal kararı almasının en açık nedeni şuydu: Afganistan'daki gibi kolay bir zafer kazanacağını düşünüyordu. Başkan Bush Beyaz Saray'daki ikinci dönemini de güvence altına alabilecekti ve Cumhuriyetçiler ülke içi politikalarını uygulamak amacıyla Kaide'nin ABD için teşkil ettiği tehdidi abartabilecekti. Böylece ulusal güvenlik bahanesiyle devletin bireyler üzerindeki gücü de artırılacaktı.
Bu taktik bir süre için işe yaradı. Bush felakete yol açan bir savaşı ilerleme kaydedilen bir savaş olarak pazarlayarak ikinci kez seçildi. Asker çekmek, Beyaz Saray'ın cesaret edemeyeceği bir yenilgi itirafı olacaktı. Beyaz Saray, Amerikalıların, 'terörizm'e karşı diye pazarlanan bir savaşın Kaide'nin beş milyonluk Iraklı Sünni nüfus içinde üslenmesine yol açtığını idrak etmesini de engellemek istiyordu.
Yeni muhafazakârlar işgal hazırlığına yardım ederken, bunu meşru göstermek için kanıtlar uydurdu. israil sağının destekçilerinin Saddam'ı devirmek için sahnelediği bir darbenin parçası mıydı bu? Öyleyse, yanlış planlanlanmıştı; zira, Baas rejiminin yerini alan Sünni ve Şii liderler israil'e düşmanlık söz konusu olduğunda seleflerinden çok daha etkiliydi.
Onca entelektüel iddialarına rağmen yeni muhafazakârlar 1960 ve 1970'lerde italya'daki P2 gibi sağcı Mason localarını hatırlatıyor. Irak'ı işgal ederken niyetleri güç ve para elde etmekten ibaretti. Saddam'ın devrilmesiyle Irak'ın işgal edilmesini birbirinden ayırmak önemli. Tony Blair'in hep öyleymiş gibi davranmasına rağmen, işgal Saddam'ın devrilmesinden sonra gerçekleşmek zorunda değildi. Koalisyon güçleri Saddam'ı devirdikten sonra Irak'ı terk etseydi birçok faciadan kaçınılırdı.
Askerlerin Irak'ta kalmasının öncelikli nedeni, ABD'nin Saddam'dan kurtulmak istemesi, fakat onun yerini iran'dan etkilenen dinci Şii partilerin almasını istememesiydi. Bu ihtimal Baba Bush'u 1991'de Bağdat'a kadar girmekten alıkoymuştu. Oğluysa, Saddam bir kez gittikten sonra Şii çoğunluğun iktidara geleceği gerçeğini hiç kabul etmedi. **
Guantanamo, terörle mücadele yasası, 'Bizimle olmayan bize karşıdır' açıklaması, askerlerinin ülke dışında yargılanmadan muaf olması, Afganistan ve Irak'ı işgali, bir milyondan fazla Iraklıyı öldürmesi, uluslararası hukukun yasakladığı silahları kullanması, Irak'ın alt yapısını yıkması, ülkeyi bölmeyi hedefleyen mezhepsel fitneyi körüklemesi, Lübnan'a karşı israil'le birlikte açtığı geçen temmuzdaki savaş ve israil'in Filistin'deki taşkınlıklarını, tecrit duvarını, düzenlediği suikastları, çocuk, kadın ve sivilleri öldürmesini onaylaması... gibi