Hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal, biyokimyasal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü maddedir. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçük dozlarda bile göstermesidir.(kaynak:vikipedi)
en etkili zehirlerin başında baldıran gibi bazı bitkisel zehirler gelir.
zehirler, sadece öldürücü bir etkiye sahip olmayıp, bazan tedavi amaçlı kullanıldıkları da olmuştur. asıl olan dozajdır.
(bkz: fikir) sadece bir veya birkaç kişiyi değil milyonlarca insanı bile zehirleyebilirsiniz. üstelik işe yarayacağından emin olabileceğiniz bir panzehir üretmeniz pek de mümkün olmayabilir.
kimyager adayı olarak bildiğim kadarıyla sarin ve tabun çok etkili.
izopropilmetil fosdonofloridat sarin'in kimyasal ismidir. renksiz bir sıvı ve gazdır. etkileme hızı yüksektir ve zor farkedilir.
Etil N, N-dimetil Fosforo Amidosiyanidat tabun'un kimyasal ismidir.sarin gibi renksiz bir buhar verir.etkileme hızı yüksektir.
sarin ve tabun'un fizyolojik etkileri aynıdır. baş dönmesi, burun akıntısı, nefes almada güçlük çekme, bulantı, kas kasılmaları, uyuşukluk, nefes kesilmesi ve ölüm. öldürücü doz alındığında ölüm 1-10 dakika içinde meydana gelir.
ilk insandan bugüne değin var olan ve her geçen gün kuvvetlenen bir zehir vardır ki, bu zehrin yanında diğer tüm zehirler ana karnına zerk olunmuş bir cenin gibi..
zehir insanın kanında mevcut ve fakat tetiklenmediği müddetçe başta kendine olmak üzere tüm insanlığa bir zararı dokunmamakta hatta zehrin mevcudiyeti insanın dış zehirlere karşı bağışıklık kazanmasına ilk elden yardımcı olmakta. peki insan kendi sonunu getireceğini bilerek niye ve niçin tetikler içindeki bu dürtüyü. zehrin kanı esir alıp damarlarda katranlaşan bir sertlik oluşturması nasıl bir zevk aracı olabilir? aslı acı olan bu çöküş nasıl ve neden sefa hattına dönüşür? umarsızlıktan öte bir savruluşun son durağında soluklanmak ve tüm gerçekliğini (kin ve nefreti) takınan hoş kokularla ve hafif müzik eşliğinde son bir dans..
kim gelmezdi ki yamacına? ve o busenin saflığı kimin sussuzluğunu gidermeye yetmezdi? kim istemezdi renklerin içinde kayboluşu ve gökten aşağı bir salto atışı? kim başı dönmeyi reddedip iri çivilerle tuttunmayı seçerdi hayata? kimin gözleri yeşili reddedip, kara çalmak isterdi? kim, kimsesiz kalmayı kabullenip kendine rest çekerdi? kim sorusuz kalmaktansa, cevapsızlığı seçerdi?
anlamlı/anlamsız tüm bu soru yığınıyla uğraşmadan önce insan kendi zehrinin farkında olmalı. ve unutmamalı kana karışan zehri tükürüp atmadan temizlenemeyeceğini, suya doğmuş ve suda ölecek olsada..