rusça-yunanca karıştırdığım bir günün gecesi yataktan kalkıp annemi uyandırmış ve ona 'bak anne yunanca ile rusçanın arasında şöyle şöyle farklar vardır...' diye anlatmaya başlamışım.
-kaciiin the man in a suit bomba atiyooor. kemaal (abim) silahlari al vuralim su ikisini.
bunu diyen dayimin oglu gece uykusunda aynen bunlari demisti. o ikisi dedigi de diger dayimin oglu. daha bir suru var bu sayiklamalarindan.
Ben henüz 8, ablam 10 yaşlarında. Ortalıkta yatan ablamı yerine yatması için dürtüyorum, birden kalkıp boğazıma yapışıyor ve "iyi ki varız biz!" deyip tekrar yatıyor.
ben ablamın ingilizce sayıkladığını hatırlıyorum. Baya uzun bişeyler demişti ama ben ortaokuldaydım, ingilizcem de yok gibiydi anlayacağın, bi tek "i hate you" kısmını anlamıştım.
sınav döneminde ders çalışırken ismail, kanepede uyuyakalmıştır, emrah sandalyenin arka ayakları üzerinde dengede durmaktadır ve poisonx de vodka içmektedir(bakmayın öyle kitap açmadan 90 alıyordum bu teknik ile).
derken emrah, bildiğimiz anlamda "zaaart" diye tabir edilen şekilde osurmuş, sandalyenin ayakları, halının kenarından parkelere temas etmiş ve bu durum ismail'in o meşhur şekilde sayıklamasına sebep olmuştur;
ismail: saat gaç lan?
emrah: 2 felan(niğde'liydi, felanı açıklar bu durum bilenine).
ismail: hea gozünesıçin, bu saatte de matgap mı çalışumış?
poisonx: ne dedi lan o?
emrah: zuhaaa...
ismail: zzzz...
poisonx: sayıklamış ya lan adam tüm onları.