o gün anlamıştım ters giden bir şeyler olduğunu.
her zaman el ele, kahkahalarla yürüdüğümüz yolları, iki yabancı gibi geçiyorduk adım adım..
hafiften yağmur yağıyordu .
gördüğümüz ilk banka oturmuştuk, ıslaklığına aldırmadan.
birazdan olacakların farkındaydık ikimizde..
bir süre sessizce oturduk ,
sonra sen hafif bi tebessümle başladın söze;
+ ben artık..
- sus biliyorum.
+ ama söylemem lazım, şimdi tam zamanı. daha fazla sürmemeli bu oyun, şimdi bitmezse ilerde daha fazla acı çekeceğiz ikimizde..
- benimle olmak acı mı veriyor sana ?
+ hayır öyle değil.
- nasıl peki nasıl ? hiç mi sevmedin be , bitirmek kolay mı bu kadar?
+ seni seviyorum 'ama' bitmesi gerek.. anla beni lütfen...
demiştin ya hani o gün;
hay ben senin 'ama'na idi pişmanlığım.