hep aynı şeyden korkarım. rüyalarıma girer. bazen filmlerde rastlarım, çok tedirgin olurum.
büyük bir savaşın ortasında bir çocukla çaresiz kalmak ve onun çaresizliğini görmek en büyük korkum.
terminatör filmindeki parkta salıncakta sallanırlarken nükleer patlamanın etkisiyle bir saniyede sırasıyla önce kül ve sonra yok olan çocuklar gördüğüm en korkunç film sahnelerindendi, gözümün önünden hiç gitmez.
Seni hiç sevmediğin işe veya okula gitmen için uyandıran o alarm sesi var ya hani...
Ne zaman o sesi duysam içimde korkunç bir his doğuyor. Hayır hayır bu sefer olmaz diyorum, telaşla alarmı kapatıyorum.
Nabzım biraz hızlanıyor. O boktan anlar gözümün önünde canlanıyor adeta bir travma. Bu sesi değiştirsem iyi olacak.
tek başıma geberip gitmek...cesedimin bile aylar sonra bulunması...sanırım başıma da gelecek, yalnızlıktan ne kadar nefret etsem de yalnızım işte...değişmiyor bu durum, ne yaparsam yapayım değiştiremiyorum...
Aldığım bazı yanlış kararların yaşattığı pişmanlıklarım var;
Bir yandan aynı hataları tekrarlamamak için hep hatırımda tutmaya çalıştığım, diğer yandan canımı acıttığı için hatırlamaya dahi korktuğum.
Bir yandan Pişmanlıklarımın çoğalmasından,
Diğer yandan Korkularımı başkalarının da bilmesinden korkuyorum.
Her şeye rağmen dimdik ayaktaymış, canı yanmıyormuş, hiçbir şeyi sallamıyormuş ve aslında korkusuzmuş gibi yaşamak zor;
Hele ki çevrende kaybetmekten deli gibi korktuğun, belki de yokluğuyla yıkılıp gitmene neden olacak, diğer yandan aptalca egolar yahut korkular yüzünden aslında onları ne kadar sevdiğini bilmelerini istemediğin ya da çok isteyip de sevgini gösteremediğin bir elin parmakları kadar insan kalmışken.