devletin sırtından verimsiz yüklerin atılması tartışılıyor ve hatta bu tartışma bitti bile. özelleştirme denen bu şey ile verimsiz yükler o yükleri verimli hale getirebilecek kişilere bedeli karşılığında veriliyor. basit anlamda özelleştirme budur. doğu ve güneydoğu'ya da on yıllardır yapılan verimsiz yatırımlar dönmeyeceği bile bile yapılmıştır, verimsiz olacağının farkındaydı devlet ama bir kit gibi besledi o coğrafyayı. gap'a on senelerdir ödenen para bellidir, milyarlarca doları bulmuştur. ziraat bankası senelerdir oradakilere kredi verir onlar da alıp ödemez. ziraat bankası da görev zararı yazar. bir tarlayı elli kişi üstüne gösterir ve devletten sübvansiyon alır. hangi kit yüz milyarlar dolar yemiştir şimdiye kadar. hesap edin! çocuk parası meselesini batı çiftçileri doğudan on seneler sonra öğrendi. kürt boşuna demiyor herşeyi devlet yapsın, devlet bana şunu versin bunu versin diye, devlet yine verecek. yatılı bölge okullarının çok büyük bir kısmı neden doğuda ? devlet sadece kürdü bu memleket içerisinde yaşatmanın maliyetini ödüyor. bu anlamda doğu ve güneydoğu büyük bir kittir. o kit ise kürdün kafasındadır. kürtler bir vatan toprağını temsil ettikleri için devlet için anlamlıdırlar. elbette bu kit satılamaz, kimse vatanı satalım vs demiyor. bu anlamda bu özelleştirmenin gerçekleşmesi mümkün değildir. fakat kürtler senelerdir öyle bir alıştırılmış ki hazır yemeye resmen koca bir güruh kit haline gelmiş. yüzbinlerce kürt ağzını açıp devlete bakmayı bir paradigma haline getirmişse bu senelerce bizim çalışarak ödediğimiz vergilerle olmuştur. biz bu vergileri onlar rahat huzur içerisinde sübvanse edilsinler diye ödüyoruz yani! yapılması gereken ise bu insanların kendi hayatlarını kendi kendilerine ikame ettirmelerini sağlamak için onları çalışmaya teşvik etmektir.