en beğenilen şiirler

    85.
  1. seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
    elin elime değmeden, avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
    seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
    seni seviyorum sözcüğü dilimin ucunu ısırırken, her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
    seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
    aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek, birlikte ağlamak, gülmek ve buradayken bile seni çılgınca özlemek.
    seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
    seni hiç tanımadığım bir sürü insanla paylaşmak; senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
    seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
    tanıdık birileriyle karşılaşma korkusuyla yürümek yollarda yan yana; 
    elimdeki şemsiyeye inat yollarda ıslanmak birlikte.
    elimde kır çiçeğiyle seni beklemek. 
    aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
    seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
    sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak.
    okuduğum kitabın sayfalarında; dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
    seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
    seni kaybetme korkusu ve hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı, 
    umut denizin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. 
    sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.
    yalınayak yürümek bıçağın en keskin yerinden, 
    kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
    seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
    nereden bileceksin, sen benimle hiç olmadın ki. 
    olsaydın avuçlarım terlemezdi, ısırmazdım dilimin ucunu.
    özlemezdim seni yanımdayken, kıskanmazdım; korkmazdım yollarda yürümekten.
    ıslanmazdım yağmurlarda; yıldızlara, aya dert yanmaz böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
    korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize.
    ve her kulaçta haykırırdım seni; ama sen hiç benimle olmadın ki.
    ya aklın başka yerdeydi ya da yüreğin.

    (bkz: seninle olmanın en güzel yanı)
    (bkz: can yücel)
    8 ...
  2. 81.
  3. arasaydın bulurdun başlığı
    aramadın.. hiç.. aramadın amk..

    özdemir asadfdfsfs

    (bkz: en sevilen şiirler)
    8 ...
  4. 8.
  5. Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
    Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
    Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

    insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
    Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
    Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
    Kopmaz kökler salmaktır oraya

    Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
    Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
    Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

    insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
    Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

    insan balıklama dalmalı içine hayatın
    Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

    Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
    Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
    Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
    Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
    Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
    Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

    ataol behramoğlu.
    6 ...
  6. 12.
  7. BENCE SEN DE ŞiMDi HERKES GiBiSiN

    Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
    Onlardan kalbime sevda geçmiyor
    Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
    Çünkü bence şimdi herkes gibisin

    Yolunu beklerken daha dün gece
    Kaçıyorum bugün senden gizlice
    Kalbime baktım da işte iyice
    Anladım ki sen de herkes gibisin

    Büsbütün unuttum seni eminim
    Maziye karıştı şimdi yeminim
    Kalbimde senin için yok bile kinim
    Bence sen de şimdi herkes gibisin

    Gönlümle baş başa düşündüm demin;
    Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
    Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
    Akisleri sönen bir ses gibisin.

    Mâziye karışıp sevda yeminim,
    Bir anda unuttum seni, eminim
    Kalbimde kalbine yok bile kinim
    Bence artık sen de herkes gibisin.

    NAZIM HiKMET
    5 ...
  8. 78.
  9. Bir yerde o varsa,
    Onda da bir yer vardır.
    Yer nerede ya da ne kadarsa;
    O yoksa, yok kadardır.
    Ama bir de o varsa,
    Yer hem hep kadar, hem her kadardır.


    Özdemir Asaf
    5 ...
  10. 21.
  11. ben iceri düstügümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
    ona sorarsanız : "lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman."
    bana sorarsanız : "on senesi ömrümün."
    bir kur$un kalemim vardı ben içeri düştügüm sene.
    bir haftada yaza yaza tükeniverdi.
    ona sorarsanız: "bütün bir hayat."
    bana sorarsanız : "adam sen de, bir iki hafta."

    katillikten yatan osman,
    ben içeri düştügümden beri,
    yedi buçuğu doldurup çıktı,
    dolaştı dışarlarda bir vakit,
    sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri,
    altı ayı doldurup çıktı tekrar,
    dün mektup geldi, evlenmiş,
    bir çocuğu doğacakmı$ baharda.

    şimdi on yaşına bastı,
    ben içeri düştüğüm sene, ana rahmine düşen çocuklar.
    ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları,
    rahat , geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan.

    fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.

    yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde ben içeri düştüğümden beri.
    ve bizim hane halkı bilmediğim bir sokakta görmediğim bir evde oturuyor.

    pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek
    ben içeri düştüğüm sene.
    sonra vesikaya bindi,
    bizim burda, içerde, birbirini vurdu millet
    yumruk kadar, simsiyah bir tayın için.
    şimdi serbestledi yine,
    fakat esmer ve tatsız.

    ben içeri düştüğüm sene ikincisi başlamamıştı henüz.
    daşav kampında fırınlar yakılmamış,
    atom bombası atılmamı$tı hiro$ima'ya.
    bogazlanan bir cocugun kanı gibi aktı zaman.
    sonra kapandı resmen o fasıl,
    şimdi üçüncüden bahsediyor amerikan doları.

    fakat gün ı$ıdı her $eye rağmen ben içeri düştüğümden beri.
    ve "karanlığın kenarından onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular" yarı yarıya...

    ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
    ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine,
    ben içeri düştügüm sene onlar için yazdığımı :
    "onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada ku$ kadar çokturlar,
    korkak, cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar,

    ve kahreden yaratan ki onlardır, şarkılarımda yalnız onların maceraları vardır."

    ve gayrısı, mesela benim on sene yatmam, lâfü güzaf

    nazım hikmet ran
    4 ...
  12. 7.
  13. Sakarya Türküsü

    insan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
    Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
    Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
    Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
    Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir
    Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
    Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
    Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
    Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
    Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
    Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
    Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
    Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
    Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
    Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
    Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!..

    Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
    Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

    insandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
    Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.
    Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
    Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;
    Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
    Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
    Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
    Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
    Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
    Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
    Mermerlerin nabzında halâ çarpar mı tekbir?
    Bulur mu deli rüzgar o sedayı: Allah bir!
    Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
    Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

    Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
    Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

    insan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
    Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
    Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
    Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
    Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
    Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
    Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu'nun,
    Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
    Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
    Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
    Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
    Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
    Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
    Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

    Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..

    necip fazıl kısakürek.
    4 ...
  14. 6.
  15. Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak


    her şey yapılabilir
    bir beyaz kağıtla
    uçak örneğin uçurtma mesela
    altına konulabilir
    bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
    sallanan bir masanın
    veya şiir yazılabilir
    süresi ötekilerden kısa
    bir ömür üzerine.

    bir beyaz kağıda
    her şey yazılabilir
    senin dışında
    güzelliğine benzetme bulmak zor
    sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
    her şeyden
    bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
    belki tabiattadır çaresi
    senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
    ve benim
    bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
    anlarım bitkiden filan
    ama anlatamam
    toprağın güneşle konuşmasını
    sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

    sen bana ışık ver yeter
    bende filiz çok
    köklerim içimde gizlidir
    gelen giden açan soran bere budak yok
    bir şiir istersin
    içinde benzetmeler olan;
    kusura bakma sevgilim
    heybemde sana benzeyecek kadar
    güzel bir şey yok

    uzun bir yoldan gelen
    tedariksiz katıksız bir yolcuyum
    yaralı yarasız sevdalardan geçtim
    koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
    her şeyi anlattım
    olan olmayan acıtan sancıtan
    bilsem ki sana varmak içindi
    bütün mola sancıları
    bütün stabilize arkadaşlıklar
    daha hızlı koşardım
    severadım gelirdim
    gözlerinin mercan maviliğine

    sana bakmak
    suya bakmaktır
    sana bakmak
    bir mucizeyi anlamaktır

    sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
    aşk sorgusunda şahanem
    yalnız kelepçeler sanıktır
    ne yazsam olmuyor
    çünkü bilenler hatırlar
    hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
    bahçıvanlar değil tüccarlardır
    sen öyle göz
    sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
    sen teninde cennet kayganlığı iken
    sana şiir yazmak ahmaklıktır

    bir tek söz kalır
    dişlerimin arasından
    ben sana gülüm derim
    gülün ömrü uzamaya başlar

    verdiğim bütün sözler
    sende kalsın isterim
    ben sana gülüm derim
    gül sana benzediği için ölümsüz
    yazdığım bütün şiirler
    sana başlayan bir kitap için önsöz

    sana bakmak
    bir beyaz kağıda bakmaktır
    her şey olmaya hazır
    sana bakmak
    suya bakmaktır
    gördüğün suretten utanmak
    sana bakmak
    bütün rastlantıları reddedip
    bir mucizeyi anlamaktır
    sana bakmak
    allah'a inanmaktır.

    Yılmaz Erdoğan
    5 ...
  16. 82.
  17. dört nala gelip ekşi tarafından
    sosyal aleme bir yorrak başı gibi uzanan
    bu sözlük bizim

    açılsın arama butonları
    aramadan başlık açılmasın
    yok edin birbirinin aynı başlıkları
    bu klon bizim

    sözlük bok içinde başlıklar kirli
    başlıklar bok içinde entry'ler çorak
    ve aramaya inanmayan bu dal yaprak
    bu ahmet bu mehmet bizim

    aramak bir gammaz gibi hırslı ve öfkeli
    ve bir moderatör gibi kalleşçesine
    bu sözlük bizim...

    nazım hikmet ray malifalitiko

    (bkz: sevilen şiirler)
    4 ...
  18. 11.
  19. Ne ararsin Tanri ile aramda
    Sen kimsin ki orucumu sorarsin?
    Hakikaten gözün yoksa haramda
    Basi açiga neden türban sorarsin?

    Raki, sarap içiyorsam sana ne
    Yoksa sana bir zarari, içerim
    Ikimiz de gelsek kildan köprüye
    Ben dürüstsem sarhosken de geçerim.

    Esir iken mümkün müdür ibadet
    Yatip kalkip Atatürk'e dua et...
    Senin gibi dürzülerin yüzünden
    Dininden de soguyacak bu millet.

    Isgaldeki hali sakin unutma
    Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
    Sen anandan yine çikardin amma
    Baban kimdi bilemezdin serefsiz.

    (bkz: neyzen tevfik)

    bu sözlerin üstüne daha hala ne denebilir ki?
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük