totaliter rejimler yönetimi ele aldıklarında örnekleri çok sık görülmüş olan bir önermedir. hatta bir çok seferinde totaliter rejimlerin iktidara gelişi, bir ezilmişliğin doğurduğu tepkiyle başlar, sonra bu tepki totaliterizme kanalize edilir.
Bakunin "En radikal devrimciyi alıp, ona tüm Rusya'nın tacını giydirin veya ona diktatöryal güçler verin ... ve bir yıl bile dolmadan, o Çar'dan da beter birisi olacaktır" diyerek tanımlamıştır bu görüşü bir şekilde.
tarihte ornegi coktur. hep ezilmis, hor gorulusmus toplumlarin ellerine bir firsat gectiginde ortaligi kasip kavurduklari ve insanliga kan kusturduklari, bu cesaretide kendilerini somuren ve ezen devletlerden aldiklari.
(bkz: bush'un büyük babasının aslında çiftçi olması)
en büyük zalimler paraya köle olan karakterdekilerdir. ezilenlerin ezecekleri biri varsa onlar da, ezilenleri ezmiş olanlardır. buna da hakları vardır.
dünya tarihinde her zaman ezildigini ve hor görüldügünü idda eden ama kendilerini her zaman ezenlerin ve sömüren aga babalarinin kucagindan inmeyen toplumlar.
kapitalizmde insanlar kendi içlerine kapanır, kendisine yabancılaşır. yalnızlık içini yer ve ezme duygusu daha çok ortaya çıkar. bu yüzden doğasında ezmek ve ezilmek vardır. fakat şiddet her zaman ezilenlerden çıkmaz. ruhsal açıdan ezilmiş bir kimse, maddi anlamda da ezilen olabilir. o zaman bir zalime dönüşebilir çünkü sürekli ezildiğinden insaları ezme politikası güdebilir. buna karşılık maddi anlamda ezen fakat manevi anlamda ezilen olabilir. bunlar kat be kat daha zalimdir. zaten tarihin en büyük zalimleri de burnların arasından çıkmıştır. bu yüzden ne anlamda ezilen ve ne anlamda zalim olunduğunun altının çizilmesi öenmlidir.
ezilen insanın 'bir gün ben de böyle zalim olacağım, herkesi ezeceğim' diye heveslenmesi ve her eziyetini geleceğe yatırım olarak kaydetmesi sonucu söylenmiş sözdür. her ezilenin zalim olmaya hevesleneceği gibi bir kaide yoktur.
(bkz: ezile ezile ezmeyi öğrendik)***