şimdi ben de bi ara böyle düşünüyordum köyden çıkmamış bir insanla akademisyenin oyu nasıl bir olur diyordum ama sonra bunun adaleti sağlamadığını fark ettim.
şöyle ki; bir insan en iyi okullardan mezun olup akademisyen, doktor, avukat olabilir ama bu onun siyasetten çok iyi anladığı ya da siyasete hakim olduğunu göstermez. siyaset ayrı bir araştırma düşünme gerektiriyor. Buna karşın bir çoban kendi çabalarıyla gayet okumuş insanlardan daha çok siyaset öğrenebilir.
hayatında köyünden çıkmamış kitap yüzü görmemiş çomarla, üniversite bitirmiş, yüksek lisans yapmış, doktorasını tamamlamış, prof olmuş birinin oyunu aynı yapan sistem zaten sakattır.
demokrasi doğru bir yönetim olabilir fakat oy verenlerin belli bir akli yetkinliği olması lazım.
sonuçta cahil insanlar cahil kararlar verir ve bu kadar cahilin olduğu bir yerde doğru bir yönetim çıkmaz.
örnek akp zaten. uzaklar bakmaya gerek yok.
örneğin sadece en az lise mezunu erkeklerin askerlik yapabileceği gibi bir karar alınmadan veya en azından öneri yapılmadan önce mecliste veya başka bir ortamda tartışmaya bile açılmaması gereken ve her halukarda demokrasiyi daraltacak bir öneridir. çözüm böyle elitist öneriler yapmak değil, öğrenim düzeyini yükseltmektir, kültür düzeyini yükseltecek girişimlerde bulunmaktır. evrensel oy hakkı, büyük mücadelelerle elde edilmiş bir haktır. müktesep hak öyle kolay kolay ortadan kalkmaz.
bunun yerine en az lise mezunları milletvekili olsun demek daha mantıklıdır.
zira şu an milletvekili olma koşulu, ilkokul mezunu olmak bile değil, okuma yazma bilmektir.
dağdaki çobanla benim oyum bir mi diyen tek hücreliler kadar beyne sahip olmayan birey söylemi.
pozitif ayrımcılığın bariz örneğidir.
doğu da galatasaray lisesi ya da kabataş lisesi vardı da millet mi gitmedi.