gözden düşmüş sosyoloji öğrencisi. *
dünya görüşü açısından çoğu zaman takdir ettiğim bir aydın olmasına karşı * düşüncelerini gün geçtikçe chp 'ye yasladıkça kısır döngüye girmiştir. özgürlüklerden dem vurması gereken isim olarak mehmet barlas 'ın karşısında dahi zor durumlara düşmekte onur öymen 'in söylemine hak vermektedir.buna da son dönem fikirsel manada fazlaca beslendiği ilhan selçuk vb. yazarların neden olduğunu düşünüyorum. bir nevi temcit pilavı olarak zikrettiği laiklik le ilgili bunun halkın özümsemesi gereken bir şey olduğunun ifadesini dahi bulamayız onda.belki eskiden bulabilirdik. ama artık olmuyor. solcu olarak lansedilir. statükocu, gayet devletci bir yapı hatta darbelerle ilgili şuanki chp'nin vaziyetiyle ilgili bir tane olumsuz söz etmeyen bir sosyologtur işte.
yakın zamanda yazdığı tarihimizle yüzleşmek isim olarak ağır içerik olarak kuş gibidir. akabinde de demokrasimizle yüzleşmek çıkmıştır ben kendi adıma chpyle yüzleşmek ve yahut baykal'la yüzleşmek adlı serinin son halkasını bekliyorum. okunmaz mı okunur kitapları lakin sebep sonuçtan öte bir yüzeysellik kaplamamalı fikirleri. gazetede yazdığı tarz makaleleri derler edasında bir kitaba böyle genel bir başlık kafadan sorun oluşturuyor. bu da benim dediğim doğru kalıpçılığı oluyor zaten.
emre kongar türkiye aydınıdır. tarihin geniş birikim isteyen konularında yazdığı kitapları yüzeysel buluyorum. belki de asgari bilgi seviyesini kriter alıyordur bilemeyeceğim. fakat bildiğim emre hocanın aydınlık bir insan olduğu kadar kısır döngüye dönüşmeye yüz tutmuş kategorizasyonları. ee bu da onun için bir yazar olarak artı olmuyor. gelişim ve ilerleme değişimi de öngörüyor yoksa kısır döngü beraberinde geliyor. ülkemizdeki kısır döngü politikaya kısır döngü bir tavırla yaklaşıyor. sonuç maalesef kısır döngü nün ta kendisi!
Yıldız Teknik Üniversitesi ve istanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri tarafından Babam, Oğlum, Torunum adlı kitabıyla 2003 yılının en beğenilen yazarı ödüllerine layık görüldü.
'chp avrupa birliği ve kürt açılımı konusunda akp'den çok daha ileridir' dedi az evvel bu zat sevgili ahlaklı sözlük, dedi de beni benden aldı, vicdan, izan ve zeka sahibi herkese bir an mavi ekran verdirdi. böyle mutlak angaje, böyle yüzeysel bir bilim insanı olamaz arkadaş...
(bkz: akıl fikir)
(bkz: ne içtiysen aynısından istiyorum)
ortaokul arkadaşım sevren kongar'ın babası olduğunu düşündüğüm, cumhuriyet gazetesi'nde yazan ve tarihimizle yüzleşmek gibi türkiye şartlarında bestseller olmuş bir kitabını edindiğim profesör. ilginçtir kendisi adnan menderes'in akrabasıdır.
akp'cilerin çok sevmediği, 2 satır sosyoloji bilmeyenlerin sosyologtan saymadığı, cumhuriyet ve atatürk sevdalısı olmasıyla birilerini* fena halde rahatsız eden bu ülkeye bir beden fazla insanlardan....
türk toplumbilimi açısından fazlaca öneme sahip olduğunu düşündüğüm beyfendidir. sakin sakin zihnini bilgileriyle harmanlayarak hatalı görüş bildiren arkadaşlara karşı yaklaşım sergilemesi etkileyicidir.
sosyoloji lisans diplomasının olmamasının bilimsel titrine herhangi bir gölge düşürmediği bilim adamıdır.
söz gelimi ahmet inam da odtü elektrik mühendisliği bölümü mezunudur, ancak doktorasında felsefe bölümüne devam etmiştir ve gene odtü'de felsefe profesörlüğüne kadar yükselmiştir. ahmet inam'a felsefeci değil, elektrik mühendisidir aslında diyebilir miyiz?
emre kongar da doçentliğini "toplumsal değişme kuramları" tezi ile almıştır. "international journal of sociology of family" ve american journal of political and military sociology" gibi saygın bilimsel dergilerde kurullarında danışmanlık yapmıştır.
kısacası emre kongar'ın bilimsel kimliği sorgulamaya açılarak bir tür çamur at izi kalsın politikası güdülmekte, ancak uluslararası bilim platformu tarafından kabul gören bu adamın bilimsel titrinin sağlamlığı su götürmez şekilde ortadadır.
bu karalama kampanyasını yürüten ve "emre kongar yalnızca sıradan bir sosyal hizmetler uzmanıdır" diyerek kendisinin biyografisini bile okumaktan aciz soytarılara, evrim teorisi'ni ortaya atan ünlü doğa tarihçisi bilim insanı charles darwin'in aslında biyolog değil, edinburgh üniversitesi'nde tıp, cambridge üniversitesi'nde teoloji okumuş din adamı bir bilim insanı olduğunu, kalıtımın babası kabul edilen gregor mendel'in de biyoloji öğretmenliği sınavını veremediği için rahip olarak görev yaptığını ve çalışmalarının kendisi hayattayken hiçbir şekilde kabul görmediğini hatırlatırız.*
fena halde uzun soluklu akıl tutulmasına ugramıslar grubunun oymak başlarından, tutulma ilkokul çaglarında baslamıs olsa gerekki berrak bir akıl nasıl düşünür bilemiyorlar. çok okumuş çok yazmış olmasına ragmen kendine pek birşey katamamış antika görüşlü, sosyoji bölümlerine bol bol yürümüş kişi. yüzyıl önce onun sosyolojiye dair görüşleri makbuldu, artık dünyada tedavülden kaldırıldı. Bir sosyolog olarak değeri görelilik kuramını bilmeyen, kuantum mekaniğinden haberi olmayan sadece newton yasalarını tanırım diyen fizikçinin fizikçi olarak değerinden fazla değildir. Anadolunun küçük bir kasabasında okuma yazması olayan yaşlı bir amcanın Kongar hakkında "bu adam domates satsa millete daha çok iyilik eder, daha çok katkıda bulunur" cümlesiyle hatırlanmaya mahkum zorlama fikir adamı.
yigit olmasada yigit diyelim; Yigidi öldürdük hakkını verelim; begenelim begenmeyelim türkiye'nin yüzde 20'si bu adam gibi dar kalıplar içinde düşünüyor, hangi konu hakkında ne söyleyecegini tahmin edebiliyorsunuz. Barlas bence NTV'ye sitemde bulunup "karsıma ayarımda birini çıkartın bu adam 3 numara küçük bana" demeli. barlas daha dünyalı, daha çagdaş, daha modern, daha akılcı. Kongar akıl üzerine bir araba dolusu laf edebilir ama pek kullanmadıgı aşikar. Kongar'ın deterjanın sadece formulunu bilip labaratuarda tüm malzemeleri versenizde yapamayacak kimya hocasından farkı yok.
Aslında bu kadar uzun bir entry bile onu fazla ciddiye almak olur ama olurya kongarı ciddiye alan bir arkadas daha eleştirel bakar bu entry sayesinde. Madem attık tuttuk alın isbatı :
birisi: ama asit kuyuları, faili mechuller, darbe günlükleri yani
Kongar: ama bunlar saygıdeger adamlar. yargı siyasallastı, masumiyet karinesi falan filan
...
birisi: amafikir özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü,insan hakları evrensel beyannamesi
Kongar: bende özgürlükçüyüm, ama laiklik önemli, anayasa mahkemesi hem, hem bu kızlar militan, arka bahce falan filan
...
birisi: ama googledan aşırma iddianame, kanun yapma yetkisi hani ya bu
Kongar: yargı bagımsız, savcı bir tehlike görmüş, laiklik anayasa mahkemesi falan filan
...
birisi: bari 367'nin adamına göre muamele oldugunu kabul et be adam
Kongar: ne munasebet.anayasa mahkemesi, saygın hukukcular falan filan
yukarıdaki diyalogu ben biraz önce yazdım ama konusturun Kongarı beş dakika başka şeyler söyleyemeyecektir zaten...
mehmet barlas: ne alakası var. şimdi carla bruni güzel olduğu için fransa'nın dış ilişkileri değişti mi?
emre kongar: evet sertleşti.
siyasi düşüncelerine pek katılmasamda parlak bir zekaya sahip olduğunu düşündüğüm bilim adamı.
mehmet barlas'ın bildiği kadar emre kongarın unuttuğu vardır.sağ görüşün sevmediği bir yazardır. nede olsa doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. akp iktidarını eleştiri yağmuruna tutar fakat sol görüşlü partileride savunmaz onlarıda aynı derecede hatta daha fazla bir şekilde eleştirir. çağımızın bilim adamıdır.
klasik müzük, abdurrahman çelebi. nerden aklıma geldi şimdi ? sosyoloji kitapları süpermarketlerde nasıl satılır anlat bakalım amcanlara ! resmi ideolojinin dışına çıkmaktan uzak ama bunu yaparken kendi kendini bu zandan uzak tutmak adına tarihimizle yüzleşmek gibi bir kitap yazmış sosyolog. biz de o kitabı okuyup ezber bozduk değil mi ! farklı bir fikir gibi ortaya sürdüklerini yıllardır yazıyor bu ülkenin fikir adamları. derlemeyle ezber bozdurulmuyor yazık ki.
ha bu haliyle kimi etkiliyor kongar ? tabii ki tarifi şöyle yapılabilir: normalde sosyoloji, tarih gibi ilim dallarını okumaktan sıkılan yahut hiç okumamış şahıslara populer [ leştiririlmiş ] bir taktikle yaklaşarak. böylece daha evvel bu konuda bilgisi olmayan birey populer kulturun de etkisiyle bir anda sosyolog olup çıkıyor. aha aynı bu sözlükteki yazarların bazıları gibi.
yil 1923 , ulke nufusu 11 milyon, yuzde on u okumayazma biliyor yani birmilyon yuz kisi*, onun da yarisi sadece adini soyadini yaziyor. 1923-1946 , bu 23 yil.... diye devam eder. bunu her konusmasinda duyarsiniz. yalan degil ama ezberleyene kadar da anlatir o.
kitaplarini, konusmalarini, tv programlarini takip eden biri olarak soyluyorum, tam bir ogretmen edasiyla konustugu gibi ayni sekilde de yazar. hatta kose yazilarinda da bir onceki yazisinda gecenleri tekrarlar, soyluyorum ama dinlemiyorlar ki diye isyan da eder. onu takip eden bi sonraki yazisinda yine ayni konuya deginmekten cekinmez.
dusuncelerini, bakis acisini, anlatis seklini kendime yakin bulurum. takip etmeye devam.