islami demokrasi tartışmalarında, ''islam'ın şeriatının müdahaleci ögeler taşıdığı ve ideal rejim olarak lanse edilmesi durumunda bunun bir demokrasi değil, totalitarizm'' olacağı görüşünü savunan yazar.
totalitarizm nedir?
tek partinin liderliğinde ve başka partilere izin verilmeyen bir ortamda, demokrasinin küçük istisnalar haricinde şeklen dahi mevcut olmadığı, küllî olarak bir ideoloji etrafında şekillenen, halkın üzerine yoğun bir baskının kurulduğu, tüm basın yayın araçlarının zapt-ı rapt altına alındığı, toplum mühendisliği ile rejimin görmek istediği ''vatan evlatları''nın yetiştirildiği, siyasî suçlamalarla insanların sürekli gözaltına alındığı, ekonominin tek merkezden idare edildiği, milislerin ve polislerin tekelden yönetilip terör estirildiği ve herkese ''grande realite''nin empoze edildiği kurumsallaşmış bir model. seçim yoktur; tek liderin ideolojik önderliğinde, tek parti yasaldır, kalan herkes de muhaliftir ve her türlü yaptırımla karşılaşabilirler.
bir defa otoriterlik ile totaliterlik ayrı mefhumlardır, arasını ayırmak icap eder. üstelik totaliterlik olgusu, geçmiş yüzyılın bir kavramıdır. daha önce lügatte böyle bir kelime yoktu.
esasında islam'ın siyasî alanda güttüğü tek amaç, ümmetin bir devlet içerisinde bir araya gelmesi ve islam hukukuna göre yönetilmesidir. kişilerin ister meritokrasi ile isterse demokrasi ile seçilmesinin bir ehemmiyeti yoktur. osmanlı devletinin parlamenter monarşi dönemlerinde sosyalist partisinin olduğu bir gerçek iken (ki bunu da yine ittihatçılar kapattırdı), otoriter/totaliter ayrımını yapmadan böyle bir yargıya varılmasını ben kabul etmiyorum.
nihayetinde böyle bir hüküm vermek, ''laikliği benimsemiş ülkelerde laikliği savunanların totalitarizmi vardır'' demek gibi bir şey olur.
açıkçası bizde buna benzer iki dönem vardır: biri abdülhamid dönemi osmanlısı, öteki tek parti chp'si. ikinci abdülhamid dönemini ben hesaba katmam zira monarşik bir dönem, demokrasiyle pek alakası olamaz. asıl irdelenmesi gereken kemalist dönemin chp'sidir. kim daha totaliter, böylece görmüş oluruz.
edit: bunu da demokrasiye bağlı olarak biri olarak yazmadığımı ifade etmem lazım.
gerçekten kendisinin bahsettiği gibi gezi parkı olayları ulusalcılar ile kürtçüleri yakınlaştırdı. bu yakınlaşma bu olaylardan önce en az olası görünen ihtimaldi belki de.
Su anda genc bakıs programında genc beyınlerın sorularını gercek bır hoca tadında ogreterek guzel guzel ornekleyerek, anlasılır bır sekılde ve net cevaplar vererek cevaplıyor, sıyası gorusunu benımsemesemde bu adam tam bır bılgı hazınesı ve bu hazıneyı aktarmasını cok ıyı bılıyor keske daha cok faydalanma sansımız olsaydı. Bazı tartısma programlarında kendı bılgısının ve zekasının yanından dahı gecemeyecek ınsanlara laf anlatamaması ve topluma bırseyler vermek ıcın bu programlara cıkmak zorunda bırakılması gercekten cok acı. Mehmet barlası bu konuda ayrı tutuyorum fakat nagehan alcı... neyse fazla soze gerek yok.
kendisini toplum bilim öğrencisi olarak tanımlayan, tam adı reşit emre kongar olan, 13.10.1941 doğumlu profesör, sosyolog, cumhuriyet gazetesi yazarıdır. cnn türk' te yayınlanan dört bir taraf adlı programdan ayrılmıştır. nagehan alçı gibi karşısındakine söz hakkı tanımayan, cazgır mahalle kadını edasıyla konuşan, sesini yükselterek haklı olduğu izlenimi uyandırmak istercesine çığırtkanlık yapan bir kadınla aynı programda bir daha görmeyiz umarım.
''Kıskançlığın ve kıskançlığa dayalı şiddetin altında sevgi de yok, aşk da yok. Sadece erkek bencilliği, kadını kendi malı olarak görme ilkelliği var.''
tanrının bana lutfettiği bir 20 dakikalık sohbetinden sonra bu kadar çok bilip, bu kadar unvan sahibi olup, bu kadar saygıya layık muhteşem bir adamın 30 yaşındaki birinin elini sıkarken mimiklerinde gördüğüm alçak gönüllülük için söylenebilecek bir söz muhtemelen yoktur. görkemli, harikulade, nefis ötesi bir insan.
cnntürk'te katıldığı bir programda çok güzel bir cümle kurmuştur: "Dünya siyasal tarihi, hiç gitmeyecekmiş gibi davranan iktidarların çöplüğüdür" ne güzel özetlemiş. yav o değilde bu adamın gözlükleri kurşun geçirmez heralde. o ne lan öyle.
mehmet barlas ile beraber yaptıkları yorum farkı programında tanıdım kendisini. yorumları bana kalitesiz gelmişti. dünya görüşümüz farklı olduğu içindir herhalde diye düşünmüştüm. geçen bir arkadaş vasıtasıyla tarihimizle yüzleşmek isimli kitabını gördüm tam bir hayal kırıklığı. tamam tarihçi değilsin akademik kaygıların yok ama insan kitabına bi dipnot bibliyografya felan koyor hakikaten berbat saçma sapan bir kitap.