emre gökçe

entry46 galeri0
    21.
  1. "Hiç aklıma gelmezdi, aklıma hiç gelmeyeceğin."
    1 ...
  2. 20.
  3. "Unutmamak için nefret tercih olamaz.
    Nefret etmemek için unutmayı seçtiğin insanlar vardır hayatında."
    0 ...
  4. 19.
  5. mükemmel şiirleri olan bir şair..

    bir örnek vermek gerekirse ;

    değdi mi gittiğine?
    elin , yüzün , tenin...
    değdi değil mi 'gittiğine.' ..
    0 ...
  6. 18.
  7. ''Başkasını koy yüreğine'' diyen Kadın..

    Dudaklarına oje sürdün mü sen hiç?
    1 ...
  8. 17.
  9. ‘‘Nerede yaşarsan yaşa, unuttuğum yerlerde her gün ölüyorsun...’’
    0 ...
  10. 16.
  11. ..."sen benim dünya ahiret acımsın..." sözleriyle aşmış şair.
    0 ...
  12. 15.
  13. ölür teşhisi

    Kan sızıyor hâlâ, eski ve kullanılmayan bir yaradan…

    Bir şarkı ağrıtıyor kalbi,
    Birkaç tuhaf harf makamından…
    Gittiğin yeri anlatan,
    Sadece yalnızken çalan…

    Kalp bu kışları yalnız ağırlamaktan yorulan…

    Hiçbir yanımıza benzer kalmamış hiçbir şeyimiz…
    Aşk,
    Bir an.
    Bir anı.
    Bir iz…

    Uzun ve derin bir gece yarısında,
    Gülebilmek zor böyle, her yaşayan diri biri gibi…
    Cehennemi odalarda barındıran günlerde, korumak sensizliğimi…
    Akılda kalan her ne varsa,
    Sahip çıkmak yeniden…

    Uzak kalmak,
    Uzak uyanmak kahır;
    Ölesiye el ve uzak teninden…

    Sadece seni hatırlaması, her şarkının…
    Sadece bende olmayanı çağırması…
    El vardığında,
    Parmakların ürkmesi, canın yanması telefon tuşlarında…

    Vazgeçememek hâlâ,
    izlemekten gelmeyişini ve düşünmekten gözlerini…

    Aşk,
    Beklemekten, vazgeçmeme eylemi…

    Her derin gece yarısında,
    ‘‘Geçmeli!’’ yi düşünerek,
    ‘‘Geçecek!’’ ten geçmek…

    ‘‘Geçsin!’’ le geçen, sancı saydıran o geçersiz gerçek,
    Hiçbir şeyi geçirmeyecek biliyorum…

    Susarak, unutmaya çalışmak zor…
    Zorluyor beni,
    Zamanın durmaması ve kesmemesi içimdeki yuvalı ağrıların şiddetini…

    Sonrası, telaş.
    Hâlâ, telaş.

    Her derin gece,
    Gemileri, bir bir yakmak…
    Girdaplara kapılması aşkın…

    Sesimin çıkmaması,
    Çıkılamaması sessizliğinden her türlü yanlışın…

    Aşk, hâlâ sevebilmek seni…
    Sonra hâlâ, düşünebilmek sevebilmeyi…

    Sonu, hazin olması tüm geçirdiğimiz vakitlerin.
    Denizimin yarasına basman, kin dolu tuzunu denizinin…

    Olur ya ansızın,
    Seni hatırlamak gün ortasında…
    Bazen bir akşamüstü sonrasında,
    Bir derin gece yarısında,
    Hiç aklımda yokken, hiçbir şeyin…

    Aşk,
    Hastalık gibi her gün daha çok azması, dilimdeki isminin…

    Kendime iyi bakamayışımın gerekçesi,
    Yüreğimden kalkmayan sisin ve izi sensizliğin…

    Sancılı ve derin bir gece yarısında,
    Bulmak çekmecelerde her şeyi parça parça…
    Bir yakınlığın olabilmesi ihtimali hâlâ aramızda, paramparça…
    Vedalar savurduğun anları kabullenmek yine, sözlerinin her gelişinde aklıma…

    Yakın sayarak sonra,
    El çekenin, elini tutar gibi hâlâ…
    Karar vererek sonra ayrı durmaya…
    Yol demek ve yürümek, ayağımızın tozuyla toy bir yabancılığa…

    Şubatta…

    Dağılmak, damla damla…
    Toz toza, savrulmak hatta…
    Kol kola yürünen yollara, dökülmek tutam tutam…
    Senin, seninle gitmiş olman,
    Benim farkımın olmaması, hâlâ yarımdan…

    Dağılmak öyle,
    Bir yerden, her yere…
    Her yerden, herkese…
    Belki her şeye böyle…

    Ayrılık,
    Gidenin, her şeyin üzerine yemin ederek, gitmesi…
    Kalanın, gidenin ardından sessizce kabrine sinmesi…

    Âşığın:
    ‘‘Yerden kalkıp kanı sildiğim gün,
    Zaman koymalıydım bu yaraların adını.
    Geçerdi belki…’’diyebilmesi, kendine…
    Kimseye öldüğünü söyleyememesi, söylenemeyen onca şeyle birlikte…

    Konuşuyor musun şimdi seninle doyasıya?

    Bir derin gece yarısında,
    Hiçbir şeye ya da uzaklara daldığın anlara,
    Gözlerimin önünde basmana yeryüzüne,
    Gökyüzüne bakmana, çok oldu bakmayalı yanında…

    Yanında olduğumu hatırlatmanı, çok oldu duymayalı…
    Çok oldu, el ele geçmeyeli bir kaldırımdan diğer bir kaldırıma.
    Birlikte doymayalı,
    Çok oldu durmayalı, yan yana.

    Hatırlarsın sende aslında:
    Eylül ay’ı
    Gece yarısı, o yağmurlu pazarı…
    ‘‘Uzak’’ demiştik,
    Sadece bir karış mesafe kaplıyordu aramızı…

    Düşünmüyorduk:
    Kentlerden, kilometrelerden, dertlerden sıralı mesafelerle, bir karış öte arasındaki kıyası…

    Buraları ve beni, unuttun belki de…
    Hiç karşılaşmadım, unutulmaya yüz tutmuş yüzünle.
    Ama sürüyorsun,
    Yüreğimin saklı odasına saplı kalan,
    Öl öl bitmeyen bir yaşam.

    Ölüp ölüp yeniden delirmenin,
    Delirdikçe düşünmenin pahası, acı.
    Hatırlamak buna rağmen seninle olan güzel anları…

    Severken yâr,
    Sevişirken ar bilmek seni…
    Şairken,
    Dokunmak sana, dokunur gibi bir kâğıda…

    Geceyken, seninle her şeyken…

    Geceleyin çıldıran sahipsizliği, her gece yarısının…
    Uyku kaçıran sesi ve uyutmayışı sessizliğin…
    Bir hazin gece yarısında,
    Sefilken,
    Şiirken,
    Zamanla geçmiyorken hiçbir şey,
    Her şey acıtıyorken yeniden.

    Sensizliğin yazgısında, kimsesizliğin kuması olmak…
    Bazen, sensizliğin suçunu üzerine alman;

    Bir cinayetin şahidi,
    Aynı cinayetin azmettireni olman,
    Sevebilmeyi beceren bir katili oynaman…

    Hâlâ, şubat sabahlarında ölüme rastlamak,
    Yalnızlıkla takas edilen bir kimliğin sahibi olmak, yıllar sonra da kanatır kullanılmayan bir yarayı…

    Günaydırmayan tarihleri çentiklemesi zamanın.
    Avuç içlerime yokluğunu zerk etmesi, dişlerini batıra batıra bir yılanın…

    Vaktin geçmesi…
    Sonra yeniden seninle karşılaşmak geceleri…

    Hayalinin rüyalarıma gelip koyduğu,
    ‘‘Ölür!’’ teşhisi,
    Hâlâ sonuç vermedi.

    Korkuyorum, birbirimizin mezarlığı olmaktan…
    Aydınlanmayan karanlıktan,
    Bu tufanın geçmeyecek olduğuna inanmaktan,
    Korkuyorum…

    Sen, kalbimi kıran…
    Aşk, kalbimi ağrıtan…
    Kan sızıyor hâlâ, eski ve kullanılmayan bir yaradan…

    Artık gücüme de gidiyor inan,
    Seni hâlâ sevebilmek, fotoğraflarından…
    0 ...
  14. 14.
  15. kahraman tazeoğlu, kendisinin şiirlerini okumamaya başladıktan sonra sönüp giden şaircik. böyle iyi aslında.
    1 ...
  16. 13.
  17. şiirleri, başlangıçta biraz arabesk gelebilecek olsa da ve kimilerinden "ne var bunda, kelime oyunları işte" gibi sığ eleştiriler alacağını tahmin etsem de, içtenlik ve samimiyet denen şeyleri ayırtedebilenlerin, farkını anlayacağını umduğum yeni neslin kayda değer şairlerinden.
    üstelik kendini aşmaktadır gün be gün;

    zindan bahçesi

    "derin uyu,
    ölü sansın yanındaki!
    uykuların, yüreğim gibi derin olsun geceleri...

    ölü gibi soğu, soğuktan ölür gibi yum gözlerini...

    ölü gibi sessiz, ölüm gibi sonsuz, uyanmayacakmış gibi deliksiz uyu!
    çünkü başkasının yanındaki uyanık gecelerin, daha da acıtır...
    yakar, yıkar, kahreder beni...

    artık daha fazla uzaklaşamazsın benden sevgili...
    dur biraz!
    yorma kendini!

    kan kusucu ve katledici geceler aldım aramızdaki mesafeden...
    ödünç sancılar kiraladım boşluğunun soğuğundan ve kiralık katilleri satın alan,
    teni hevese müsait kadınlarından geçtim bu kentin.

    aşk, dipsiz bir gösteridir, kirli kırık geçmişlerimizin karşısında...
    kaç ayna kırıldı gözlerimizin âlâ karanlığında?

    esir gönül, esaretin tuzağında uyuşmakta...
    sancı bu ve yalancı sancı satıcılar gibi, derin uyu!
    sancıları savıcı isimler rutubetle dudak kenarında!
    alaz bir mevsim dönüyor dilimde...

    acıtacakmış gibi güçlü, acınacakmış gibi masum zaman...

    sevgilim!
    ah benim sevgilim!
    dilimin tenhasında, sesimle savaşan, susmaları galip sevgilim!

    başı, sonu, dibi, ucu, aynı uçurum...
    göğsüyle sırtı gibi,
    ne yana dönse diğerini ardında bırakan sevgilim!

    yüzüne değdim senin!
    yüzüne güldüm senin!
    yüz yüze, göz göze, diz dize dokunduğun özündüm senin.
    dilim, köle gibi adına esir!
    buğday bir ten kaybeder yitik mevsim, yitik, terk edilmiş şehir...

    derin uyu,
    kendini katil sansın yanındaki!
    uykuların, gidişin gibi beter olsun!
    derin olsun!

    yaralarının gölgesindeki karanlıkta, gölgemi ara!
    derin olsun gecelerin o karanlıktan da...

    kokunun kayıp atlasında,
    uyu!
    yatakların dibinde aşk, aşk bir sonsuz dip ve sessiz bir kuyu...

    yankısı prangalanan sessizliklerin düşünden, düşmanının eline düşer gibi...
    vakitsiz uyu!
    dilim, kesik...
    dilim, köle gibi adına esir...

    delir aklından çıktığımda!
    apansız delir!
    zamansız delir!

    sevgilim!
    ah benim sevgilim!
    birkaç yaranın, birçok izisin...

    "hep arkamda ol!'' dedin.
    arkandaydım senin.
    arkandakine, arkanı döndün...

    şimdi mazinde kalan ve günbegün hatırlanan en sızılı gerçeğinim senin.

    sevgilim!
    ah benim sevgilim!

    arkandakine, arkanı döndün...
    artık ne arkana, ne de arkandakine yüzünü de dönemezsin... "
    0 ...
  18. 12.
  19. 11.
  20. şimdi, söndü ışık.
    sustu dudağımdaki sen çalan ıslık..
    sen,
    dünya ahiret acımsın artık.
    1 ...
  21. 10.
  22. Bu susmaları say,sayfalarca adını sayıkladıklarıma!
    Saf bir gaf işte!

    Aşk

    Kuru sıkı laf,on tenden masal dinledikten sonra.
    1 ...
  23. 9.
  24. --spoiler--
    Gözyaşı sinmiş dolu bir avuçla tokalaşmamak,
    Dokundurmamak için yaslarına,
    Ya da bir hüznün arasından geldiğini belli etmemek için o yeni adama;
    Bazı kadınlar gözyaşlarını hep ellerinin tersiyle silerler...
    --spoiler--
    1 ...
  25. 8.
  26. kahraman tazeoğlu'nun tarzına benzese de şiirleri, okunmaya değer insan.
    0 ...
  27. 7.
  28. Şimdi,söyle bana anlamadım...
    Yerin,
    Başka birisi tarafından alınamıyorsa içimden,
    Şantajı zulümse,
    Kürtajı mümkün müdür aşkın?
    1 ...
  29. 6.
  30. nedense sevemedim yeni nesil şair. az çok kelimelere hakimiyeti vardır fakat daha çok yemesi gereken ekmek vardır.
    2 ...
  31. 5.
  32. Özdemir Asaf'ca yorumları var şiirlerinde, farklı doğrusu. Okunmaya değer.
    2 ...
  33. 4.
  34. kahraman tazeoğlu nun ekürisi ise dikkat edilmesi gereken genç şairdir.
    0 ...
  35. 3.
  36. ''Vurdum duymaz''dın hep
    Bildim Sevgili,
    Dün gece de vurdum o kapına
    Şaşırmadım duymadığına...
    3 ...
  37. 2.
  38. gerçekten vurucu cümlelere sahip bir adam.
    acip kelime oyunları yapabiliyor.
    biraz arabesk hüzünler taşısa da yazdıkları insan onlarda kendisini bulabiliyor.
    kitabı falan çıksa da okusak, yorunları duysak diye beklemekteyim.
    1 ...
  39. 1.
  40. son dönem genç türk şairlerinden..
    henüz amatör olmasına karşın, iz bırakan cümleleri var..
    kahraman tazeoğlu nun ekürisi.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük