''Hamileysen gösteride işin ne?'' yazısı ile polisin bir kadını yere yatırıp karnına karnına vurmasını gayet olağan bulan ve eleştirilecek bir tarafının olduğunu düşünmeyen, ama hamile bir kadının düşünceleri için eylem yapmasını ''suç'' adleden kimsecik.
sana türk medyasındaki lakabınla yani pornocu emre diye sesleneceğim. zira penthouse günlerini gururla anlattığın bir yazı kaleme almışsın. yazının sonuna da o günlerde çok çalıştığını, çok eğlendiğini not olarak düşmüşsün. bende porno sektörüne verdiğin katkılara müteşekkir olduğumdan sana pornocu emre diye hitap etmeyi borç bilirim.
bugünkü pornografik yazınla şakşakçıları doyuma ulaştırmanı keyifle seyrettim. yalnız yazınla alakalı birkaç eleştirim olacak. ensest ilişkiye fazlaca yer vermen halkın yaklaşık yüzde kırkını rahatsız etmiştir. benim ulaşmak istediğim zaten o yüzde altmış lık kesim diye düşünme. zira yeni anayasamızla birlikte sahip olduğumuz ileri demokrasimizde bunun yeri yoktur. sizin referandum öncesi yazdığınız prison sex konulu fantastik yazılarınız gerçek olmuş kenan evren ve tayfası hapishanede birbirini kırbaçlayarak orgazm olmaktadırlar. böylece tayyip de yetmişin üzerinde il gezzerek sözünü verdiği bu hapse atma sözünü tutmuş oldu.
karakterlerin yetmez ama evet diye doyuma ulaşmalarından anlıyorum ki; yeni bir yazı dizisi daha gelecek. önceki yazı dizisinin ana konusu kenan evren ve tayfasının hapishane macerasıydı. geleceğini bildiğimiz bu yeni yazı dizisinin konusunu bütün porno sektörü merak etmektedir. ileri yetmez daha ileri, daha ileri diye inlediğinizi duyar gibiyim.
al bir tane daha lale. demokrasi'si geri kalmış ülke'nin, geri kalmış yazarı. geleceği hiç düşünmüyor. bu yazdıkları
hiç hatırlatılmıyacak sanıyor; ama bunlar da hiç utanma yok ki.
bu gibi adamları, okuyanların olması üzücü, yandaş yazarların babalarından hatta dedelerinden. akplilerin bile hazzetmediği biri olduğu biliniyor.
(bkz: kalemi satılık yazarlar derneği)
türk medyası bugüne kadar her devirde pek çok iktidar yalakası çıkardı bünyesinden ve biz de tanık olduk, okuduk, iğrendik, tiksindik hepsinden yıllar yılı. fakat bu şahıs gibisi gelmemiştir, bundan sonra da zor gelir. kendisi önceki gün bebeğini düşüren göstericiyle ilgili yazdığı yazıyla, yalaka seviyesini aşıp, gerçek bir akp militanı olma yoluna girmiştir. tek eksiği alnına takacağı bir yeşil banttır. onu da taktın mı tamamsın hacı... hadi bakalım.
kafayı kendini eleştirenlere takmasa yazdıkları daha okunur olacak yazar..
sürekli basındaki tiplere ayar vermekten- aka ona yandaş diyenler -okuyucusunu ıskalıyor artık..
aynı şeyi Engin ardıç için de düşünüyorum..
--spoiler--
Mesela, yüzleri hiç kızarmadan, "parasız eğitim" istiyor ve bunu bir "hak" olarak görüyorlar.
Hocalar bunlara ders anlatacak... Kütüphaneden yararlanacaklar... Yemek yiyecekler... ısınmak için doğalgaz, aydınlanmak için elektrik, temizlenmek için su kullanacaklar...
Ancak hiç para vermeyecekler!
Özetle "Başkaları bize baksın" mantığı...
Maliyetler başkalarının cebinden çıkacak.
Oh ne ala memleket!
ideolojiyle maskelenmiş bir utanmazlık hali değil mi bu?
Üstelik bu kadarla da kalmıyorlar...
Yaşar Holding'in merkezi izmir'de... istanbul ve Ankara'da temsilcilikleri var.
Sabah gazetesi - emre aköz
--spoiler--
sıçmayı geçiniz efendim sıvazlamış yazardır.
hani temiz ayar istiyor ama böyle düşünen bakan körlere ne deseniz az.
iki ay gazeten maaşları geçiktirsin ya da 2 ay sigorta primin yatmasın ortalığı karıştırırsın ama iş anası, babası olmayan ve parasal olarak zor durumda olan öğrencilere gelince; "ulan sizin paranızıda bizim vergilerden mi versinler?" diyeceksin.
Son bir kaç haftadır insan üstü bir çaba göstererek, kalitesizliği çok farklı bir seviyeye indirmiştir. sırf bu çabası için bile kutlanması gerekir bu elemanın.
bugünkü yazısını yazarken ne içtiyse aynısından bende istiyorum. sağlam bi kafayla yazılmadığı pek belli.
"Mesela, yüzleri hiç kızarmadan, "parasız eğitim" istiyor ve bunu bir "hak" olarak görüyorlar."
"Bilimi ve eğitimi birazcık önemseyen, bu ilerlemeyi sağlayan bir Başbakanı alkışlar."
hele ki şu iki cümleyle sanatının doruklarına çıkmıştır kendisi. şu satırlar sayesinde insanın sadece ağzıyla gülmediğini bir kere daha anladım. tebrikler emre aköz. sen bizi güldürdün ama allah seni güldürmesin. ülkeye faydalı bi adam değilsin zira. gülmeni istemem.
hani bizler yazmadan önce düşünüyoruz ya bu düşünmüyor işte.
yazdıktan sorna da alıyor viski kadehini lan ene yaladım bugün be diye iç geçiriyor. sonra da hesabına yatan paraya bakıp tatmin oluyor. *
yazdıklarından alıntılar yapıp irdeleyecek halimiz yok. delinin biri hergün kuyuya atıyor bu taşı biz de uğraşıp duruyoruz.
o değil de neyse parası vereyim bir gün de beni yalasın şu yazılarında!
ya arkadaş merak ediyorum, bu adamın o ishal boku renkli ceketle arasında duygusal bir bağ mı var acaba? ulan o kadar para kazanıyorsun kardeşim, başka birşey giy be! televizyona çıkıyo, o ceket. gazetedeki fotosuna bakıyorum, o ceket. bi sefer biz bunu tramvayda gördük imhotep'le, karaköy'de indi, ağustos sıcağında gene bu ceket. ooyyh, fenalık geldi valla.
allah bildiği gibi yapsın insanıdır. böylelerini allah a havale edersin ama kıyamete çok olduğu için, için içine yer söversin. bu adam için çekinmeden şunu diliyorum;
inşallah birgün çok sevdiği biri üniversitede harç ücretini kazanmak için çalışırken ölür ve bu adam bu duyguyu tadar.
sosyal devlet anlayışıda bir o kadar yerlerdedir. he bu adam iktidar yalayıcısı. ama kardeşim biraz düşünerek yaz. harçları övüyorsun. iyi güzel öğrencilerin giderlerinin karşılanması lazım. ama sen hesabına yatan parandan o kadar memnunsun ki bunu bile düşünemiyorsun.
bare harçların yüksek olduğunu indirilmesi gerektiğini ama parasız eğitimin bu ekonomide imkansız olduğunu falan söyle.
