bugün

müptezeller kitabını aldım bakalım.
görsel
behzat ç imamın öcü hakkında daha geniş bilgi vermelidir.
cumartesi günü çıkan son kitabı 'müptezeller'i 3 saat içinde lıkır lıkır içtiğim yazar.
Eldivenlerini giyip karşıma gelmesini beklediğim göbekli komünist.

Gel ulan buraya!
Behzat ç. dizisi dolayısıyla sevdiğim senaristtir.
görsel
Müptezeller /yine reis bildiğimiz gibi.
görsel
Andavalların ve çomarların bir türlü sevemediği her şeyi olduğu gibi anlatan ve bunları korkusuzca her yerde söyleyebilen korkusuz insan.
Erken kaybedenler kitabını bir çırpıda okumuştum.
"Bazı anlar vardır, geçen zamanın bir daha geri gelmeyeceğini kuvvetle hissettirir insana."
Kafa dergisi 2016 aralık sayısında infilak parçalarına ara verip adil çıracı nın hikayesini anlatmıştır.

"insanı en çok korkutan şey hasta olmak değildir aslında, farklı olmaktır"
behzat ç. imamların öcü'nün başlangıcı.

--spoiler--

behzat ç. cinayet bürosundan atılır ve her zaman gittiği meyhanede içmeye devam eder. hesabı isteyen behzat, gördüğü hesap karşısında irkilir "bu kadar ne içtik amk" der içinden. kapıda beliren ankara emniyet müdür yardımcısı fetö dalgasında içerde polis kalmadığını söyleyerek behzat'ı tekrar cinayet büro amirliğine gelmesi için ikna etmeye çalışır. behzat elindeki hesaba bakarak "para kazanmak lazım" diyerek teklifi kabul eder.

memduh başkan cemaatten içeri alınmıştır. sarayın bir odasında görünen ercüment çözer memduh başkanı ziyarete gelir.
memduh başkan :" ulan ben bir kere camiiye gitmeyen adamım ne işim var lan burada" diye ercümente bağırır.

--spoiler--

sonra olaylar devam ederek başlar.

emrah serbestin senaryosu hazır gibi sanırım. lakin çok dandik bir yazar olduğunu bilmesi gerekiyor. yani konu bağlamında değili. bende yazar değilim. şayet behzat başkomseri erdal reis oynamasa inanın bana bunu izleyecek adam yok memlekette(ben dahil)

bundan dolayı dandik bir yazardır kendisi efendim.
insan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır. O zaman hayat son zerresine kadar kocaman bir can sıkıntısına dönüşür. Sanki son vapuru kaçırmışsın da bir adada mahsur kalmışsın, güneş ağır ağır batarken sonraki vapurun hiç gelmeyeceğini söylemişler sana, bunun can sıkıcı bir şaka olmadığını, gerçek olduğunu söylemişler. Buydu vaziyetim. Beni o kış bir kişi terk edip gitmişti ama sanki iki yüz elli kişi terk edip gitmiş gibi hissetmiştim.”
Emrah Serbes - Deliduman
Yazarlığı bıraktım açıklamasından sonraki haftalarda ot adlı dergide yazılarının çıkmasıyla hakkınla beslediğim kanıları haklı çıkaran kendini beğenmiş yazar yarısı.
her öyküsünde mutlaka sisteme dem vurur, hükümeti ve polisleri kötüler. açıkçası ben de hükümeti seven bi insan değilimdir ama bu kadar abartı ve beyin yıkayıcı nitelikteki dayatmacı üslubu emrah serbesten soğumama sebep olmuştur. ulan polisler hep mi kötü, her polis kötü de yunus polisleri bile mi kötü. abartma artık. yeraltı kirli dünyasını erkek çocukların dilinden anlatarak dışavurum yapmak anlamlı ama gerçekçi olayım derken gerçeküstü olmak da abartılı. kitaplarını okudum mu okudum, evet ama sevmedim. seni sevense ergen kişilerdir zaten. malesef...
pr'ı çok iyi yapılan cihangir solcusu. acaba kim yapıyor bu pr'ları?
Deliduman gibi bir haftada yazılmış gibi duran bir kitabın eser sahibi. Ne kadar eser denebilirse artık. "Gezi parkı için ben de bir şeyler yazmalıyım" akımına kapılıp sele sulara vurmuş da böyle bir saçmalık çıkmış ortaya. Okumayın, okutmayın.

Ek olarak behzat ç adlı güzide "dizi"mizin eser sahibi de bu adam değildir. evet, ortada bir kitap var ancak karakterleri ölümsüzleştiren Ercan Mehmet erdem'dir.
(bkz: 1981) doğumludur.
Gözlerini saate diktiğinde, saniye çubuğunu değil de akreple yelkovanın ilerleyişini izliyorsan hayallerin boka batmış demektir. Bu da aslında göründüğü kadar kötü bir şey değildir. Saate manasızca bakan birinin göründüğü kadar salak biri olamayacağı gibi. Bu dünyadan değilsin. Bu dünyadan olmak için salak gibi görünmeyi bırakıp oyalanacak bir şeyler aramalıydın. Oyala beni dünya demeliydin. Televizyonla oyala, internetle oyala, esrarla oyala, edebiyatla oyala. Alkolle, pornoyla ve nescafeyle oyala. Oyalarken bana dokunduğunu hissedeyim; sırtımı sıvazla, saçlarımı okşa. Oyala bizi dünya, hüznümüzü ve sefilliğimizi unuttur.

Hikayem paramparça/ oyala bizi dünya.
abi tamam eyvallah güzel yazarsın severek okuyorum ama inan her kitabında içki içmeler, jargonlar bıktırdı la bi değiştir artık. sıkıldık bira, bira, bira, rakı, bira.
(bkz: ergen el yazmaları)
görsel
(bkz: 1981) doğumludur.
(bkz: müptezeller) kitabında kendinizi kaybettiğiniz yazar.
hafif umut sarıkaya ezgileri yakalasanız da bir yerde o emrah serbes yumruğunu vuruyor cümle aralarında.