şu anda ülkemizin, emperyalizm tehdidi altında olduğu açık seçik görülmektedir. halbuki mustafa kemal atatürkümüz emperyalist güçler ile savaşarak bağımsız türkiye cumhuriyeti devletini kurmuştur. bu gün gelinen nokta ise ne yazık ki emperyalizmin zaferi olmuştur. emperyalizme karşı mücadele veren ve başaran, mustafa kemal atatürkü halkın gözünde küçük düşürme ve karalama kampanyası alabildiğince yaygınlaşarak hükmünü sürdürmektedir...
"marx'ın katkılarında bugünkü kavramı ile emperyalizme ilişkin fazla bir şey yoktur. oradaki marksist yazının zenginleşmesi marx sonrasında olmuştur. marx emperyalizmin sömürgecilik dönemini inceler, her insan üzerindeki etkilerini inceler. dünya çapında kapitalizmin bir sistem haline gediğini tespit eder ama lenin'in özellikle bundan sonra açıkladığı, lenin de kendi başına yapmamıştır bunu, hobson ve lenin ile eşzamanlı olarak rosa luxemburg gibi insanların yaptığı katkıyla marksizm, emperyalizmin analizine ve finans kapitalizmine büyük katkılar yapmıştır."
emperyalizm kavramını ilk kullanan yazarlardan biri olan ve hatta lenin'in emperyalizm teorisini geliştirmesinde ilham kaynağı olan liberal düşünürlerden ingiliz iktisatçı hobson'a göre emperyalizm kapitalizm içindeki yanlış uygulamalardan kaynaklanmaktadır. zira küçük bir varlıklı kesim aşırı tasarrufta bulunurken büyük bir yoksul kesim üretilen ürünleri satın alacak güce sahip olmadığı için kapitalist toplumlar aşırı üretim ve yetersiz tüketim ikilemini yaşamak zorunda kalıyor. oysa eğer kapitalist devletler ortaya çıkan ir takım zenginlik fazlasını bir takım refah artırıcı önlemlerle yeniden bölüştürecek bir sistem geliştirirseler bu yapısal sorunu da aşmı olacaklar. fakat kapitalist devletler bunu yapmak yerine ortaya çıkan sermaye fazlasını ülke dışında kar elde etmek amacıyla yeniden yatırıma dönüştürmeyi tercih ettiklerinden emperyalizm denen olay yaşanmaktadır. diğer bir deyişle ülke içinde kullanılmayan sermaye ve tüketilmeyen mal için yeni yatırım ve pazar olanaklarının araştırılması emperyalizme yol açmaktadır.
Bir devletin, başka devletler aleyhine sınırlarını genişletme hırsına verilen ad .ilk ve Orta çağlarda devletler bu yola giderek, çeşitli devletleri egemenlikleri altına alma yoluna gitmişler ve böylece siyasal bakımdan büyük imparatorluklar kurmuşlardır. Son yüzyılda, bu yolda amaçları olan devletler de çıkmış (Almanya gibi) fakat, yapılan Birinci ve ikinci Dünya Savaşlarında yenilgiye uğrayarak bu amaçlarında başarıya ulaşamamışlardır.
Bugünkü medeni dünyada, kurulmuş olan Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ile bir devletin, başka bir devletin aleyhine az da olsa menfa etlenmesi önlenme yoluna girmiştir.
süregiden çağlar boyunca anlamını değiştirmiş, yepyeni kılıklara bürünmüş, kavram ve metodlarını yenilemiş günümüzün sömürü sistemi.
şimdilerde yayılmacı politikasına kültürleri deforme ederek, onlara entegre olarak ve yer yer onları kullanarak devam etmektedir.
örnekleme; hamburger kimsenin yaşamak için ihtiyaç duyduğu bir besin değildir. ancak çeşitli entegrasyonlarla (ateş üstü köfte, mangaldan çağrışım vb.) türk kültürüne kendisini enjekte etmiş, ve kendisine bir kitle oluşturmuştur. bu sayede türk insanı diğer emperyalizmin kucağına düşmüşlerle en azından ortak bir mutfak elementine sahip olmuştur.
genel maksat; ortak paydaları çoğaltarak tüketim anlamında bir global düşünce tarzı yaratmak ve kültürleri arz/talep ilişkisine indirgemektir.
bu sebeple emperyalizm, özellikle kapitalist emperyalizm; günümüzde globalizm ve enternasyonelizm gibi esasında düşman olması gereken marksist bakış açısını körüklemekte ve bundan güç almak suretiyle kafa karıştırarak ulusal kavramları yoketmeye çalışmaktadır. (bkz: bir kapitalist emperyalizm ikonu olarak che)
sınırların yokolması, kültürlerin birbirine geçmesinin sonucu ise kapitalizmin tepesinde ki global sermaye sahiplerinin daha çok satış yapmasına, saniyede daha çok bilmemkaç milyar dolar kazanmasına olanak sağlayacaktır.
komünist emperyalizminin ise boş durduğunu düşünmek abesle iştigaldir.
latince, emretme, hükmetme anlamlarına gelen imperium sözcüğünden batı dillerine geçiş yapmıştır. istilacı ve sömürgeci anlayışı benimsemiş her türlü doktrinin çıkış noktasıdır. emperyalist bir devlet, başka ulusların topraklarını ele geçirerek yayılmayı, onları siyasal ve ekonomik egemenliği altına almayı amaçlar.
yazar notu: deniz gezmiş ve arkadaşlarının uğruna savaş verdikleri bu anlayış, onların sonu olmuştur hemen herkesin bildiği gibi. fakat suç teşkil edeceği gerekçesiyle bahsi geçen kişilerin son sözlerinden bu kelime * çıkarılmıştır, tutanaklara ... şeklinde geçirilmiştir.