Alevi bir zenci. Alevi bir mohikanım. Dersimli bir laz, Lazistanlı bir Kürdüm, Siz Sunniyseniz ben Alevi. Siz Aleviyseniz ben Şafii. Siz kafirseniz, ben Müslümanım. Siz çoğunluksanız ben azınlık. Siz erkekseniz ben kadın. Yani siz herneyseniz ben 'öteki'yim.
Tanışıyor muyuz?
ismim EMPATi.
adam fawer imzalı okuduğum en güzel kitaplardan biridir. öylesine güçlü bir anlatımı var ki bir süre sonra kitabı bırakmakta güçlük çekiyorsunuz. sürekli içinizde bir merak ve gidişatla alakalı düşünceler, fikirler uyanıyor. bir çok kez sizi şaşırtacak ayrıntılar ve kurgulamalarla karşı karşıya kalıyorsunuz. konusu bakımından da kitapta yer alan bir çok şeyin gerçeklerden alıntılandığını düşünürsek kitap ayrı bir çekici geliyor insana. okuması tavsiye edilen kitaplardan. bir diğeri için ;
şişman olduğu halde tayt ve çizme trendini icra eden bir kızla dalga geçip onu acımasızca eleştirmek yerine onun da normal vücut hatlarına sahip kızlara özenebileceği ve kendisini böyle mutlu hissettiğini düşünüp yanından tebessümle yürüyüp gitmektir.
Başkalarının bizden farklı olduğunu bilmektir. Çünkü bilmeliyiz ki ne kadar insan varsa dünyada buna bağlı olarak o kadar da düşünce farklılığı vardır.
uzun bir zamandır yoksunluğunu çekiyorum. birini terk ettiğimde bu olaya onun gözünden bakamıyorum. birinin canını yaktığımda da, birini sevindirdiğimde de, birine zevk verdiğimde de. sanırım iyice sorunlu oldum ben.
Empatinin tam olarak gerçekleşmesinin üç kuralı vardır;
1 Bir insanın kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakmak,
2 Karşıdakinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamak ve hissetmek,
3 o kişiyi anladığını ona ifade etmek.
az sayıda insanların yaptığı bir düşünce anlayışı. günümüzde herkesin önceliği ben merkezciliktir, bencilliktir, egoistliktir. dünyaya farklı bir gözle bakmatır belkide karşındakinin derdini en iyi anlayabilmek böyle yapmaktır. herkes bu yeteneği kullanabilse o ütopya gerçeğe döner ama maleesef ki çok gecikilmiştir.
mümtaz soysal'ın esad'ı anlamak yazısında dediğine göre empati;
--spoiler--
Ne demektir empati? Kendi bilincini ya da vicdanını bir başkasının bilinci ya da vicdanı yerine koyarak öyle düşünmeye, öyle duygular içine girmeye ve olup bitenlere o bir başkası gibi bakabilmeye çalışmak demek değil mi?
Elbet, zor iş.
O bir başkasını iyi bilmek, onun düşüncelerini ve duygularını anlamakla ya da anlamaya çalışmakla yetinmeyip her iki taraf için de doğru olan tutumu bulmaya çalışmak.
Ki, o tutum daha sonra doğru ve hakça savunulabilsin.
Yani, hem cin hem melek olmak. Peki, karşıdaki şeytansa ya da öyle sayılıyorsa, ne yapacaksınız?
ille yenilmek zorunda mısınız?
Bilmek, her zaman kazançlı olmayabilir; ama hiçbir zaman zararlı olmaz; zarar, mutlaka başka nedenlerden geliyordur.
--spoiler--
bir kişiye empati duyarak onun hissetiklerini anlayabilmeniz için aynı tecrübeden sizinde gecmiş olmanız gerekir, bu nedenle küçük kişisel bir deney gerçekleştirdim. bir tv kanalında hafta sonları yayınlanan bir yarışma programı var, bu programda yarışmacı olan bacılarımızdan zaman zaman belirli süreler içerisinde acı yeşil biberler yemeleri bekleniyor. neyse bende tabağa 8 adet yeşil biber koyup kronometrenin tuşuna bastım. altmış saniye sonunda tabakta bir tane dahi biber kalmamıştı.
sonuç: tersten gördüm olm! resmen ebemin hımını tersten gördüm. deney biteli iki saati geçti, refleks olarak elimi yüzüme götürsem yüzüm, gözüm cayır cayır yanıyo amk! seni biber diye toprağa dikenin...
gözlerinizi her kapatışınızda renkler görmenize veya insanlardan gelen kokulara uzun süre farklı anlamlar yüklemenize neden olabilecek (bkz: adam fawer) kitabı.
taklit-öğrenme-iletişim-bilişsel gibi tercihini sonraya -en azından bu yazı boyunca- tehir edebileceğimiz kavrama biçimlerinden biri ya da birkaçı ile toplum içerisinde kimlik edinen birey, başkasının biricikliğinde kendisinden farklıdır ya da eksiktir; anlama sürecinde tamamlanır: törpülenir, birleşir, tasnif edilir ve kaydedilir ne yazık ki. şeyleri, fıtraten kendi biricikliğinde tanımlama, tasnif cehtiyle insan, şeylerin egemenliğinden egemenliğin şeylerine geçişin imkânını siyaset alanında da arar. zira birey/toplum tekinsizliği ortadan kaldırmanın sath-ı mailinde etrafını kendiler. siyasetin rüknü insanın bu otokton bileşenidir ve yineleyelim insan eksilterek var olur ya da insana tamlayarak. aşmanın yolu ise toplumsal eylemliliktir.
empati dedikleri diğerini basitleştirme, onu kendi acılarına momentleyerek görünmez hale getirme, çevreyi kendimize ilişkin kılma gayretkeşliği yersiz ve yetersiz bir uğraştır. farklılıklara dair fasılanın empati ile katedilmesi yani başkalarının yerinde olduğumuzda çekeceğimiz acıları anlama, ötekinin arka planını, kendisini oluşturan kendisinden daha fazla bir şeyi atıllaştırarak/akimleştirerek, özgüllüğünü yok ederek basit bir eş duyuma şandellenmesidir ve ötekini dinleyenin kendisi ile kaim hale getirir. ötekini, varid kılınabilirliğini ararken iki kere dışlamaktır empati. ötekini kendi beyaz türklüğüne memur etmek, en naif tabirle tahammülsüzlüktür.
bakın güzeller, bakın canlar ötekinin ötekiliğini inkâr eden, eşduyum ile ben diyeni irşad namümkündür. kendi pencerenizden, kendi etiketlerinizle okumaya çalışıyorsunuz, daha en baştan ötekini kendinize deniyorsunuz. e buna totoloji diyorlar, narsizm diyorlar...
ötekinin söylemini -deneyimin imgesel boyutundan ibaret bir alana hapsolmuş halde-, o söylemin bize geri yansıttığı bir imge uyarınca kavrama çabasında daha baştan kendi üstüne kapanan, dolayısıyla kendini iptal eden bir karakter özelliği de yok değil. çünkü böylece en kestirme yoldan, ötekinin bize geri gönderdiği kendi benlik imgemize gömülerek hep aynı kısa devreyi tekrar ediyoruz.[*]
dileğim odur ki, bir an önce anlama istidatınız körelsin.
insanda istemsiz olarak da bulunduğunu düşündüğüm özellik.
insanın acıma duygusunu, istemsiz bir empati yeteneği olup eğer karşısında kendinden düşük seviyede ya da kötü konumda bir canlı varsa, kendini bir an da olsa ister istemez onun yerine koyduğu için ona acıdığını düşünüyorum.