empati

entry373 galeri14 video2
    146.
  1. o orda öyle, insanların hatalarını yüklenip, bir de bunları düzeltmeleri için onlara yardımcı oluyordu. kocaman bir hatayı sırtılanıp , onu hata kayıp bürosuna teslim edip haber veriyordu: "hatanız şurda. gidip alın." diye. siz de hatanızı nereye koydularsa gidip alıyor, sonra tekrar hata yapmak için hatanızla oradan ayrılıyordunuz.

    seni anlıyorum çekici. çok iyi anlıyorum.
    0 ...
  2. 145.
  3. Her insanda olması gereken fakat çoğunda olmayan olumlu bir davranıştır. insanın kendini karşındakinin yerine koyarak onu anlama, anlayış gösterme hali de de denilebilir.
    2 ...
  4. 144.
  5. olasılıksızın yazarından gelen yeni bir kitaptır.
    0 ...
  6. 143.
  7. 142.
  8. kendini karşıdakinin yerine koymaktan ibaret olmayan kavramdır. kendini onun yerine koyarken kendi kişiliğinden sıyrılıp onun kişiliğine bürünmelisin aynı zamanda. benimse zaman zaman ta a*ıma koyan durumdur. nasıl dozunda yemek gerekiyorsa empati de dozunda yapılmalıdır.
    1 ...
  9. 141.
  10. empati kurunca beyin birey kendi yaşamış hissi uyandırıyormuş. aslında cidden başkasının yerine koyuyoruz kendimizi.
    1 ...
  11. 140.
  12. olasılık'sız kitabnın yazarı adam fawer'in bir başka kitabıdır.

    kitabın olasılıksız kadar etkileyici ve sürükleyici olduğu söyleniyor. inşallah öyledir.
    0 ...
  13. 139.
  14. kpss sorularına göre karşıdakinin anlattığı problemi, ona papağan gibi tekrar etmektir.

    öğrenci: babamın sürekli ders çalış demesi beni sıkıyor.
    öğretmen: babanın sana sürekli ders çalış demesi seni çok sıkıyor.

    bu nasıl bir kafa arkadaş!
    3 ...
  15. 138.
  16. çoğu kişinin yapamadığı şeydir.
    1 ...
  17. 137.
  18. bir başkasının duyguları, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır. empatinin zıt anlamlısı antipatidir.
    2 ...
  19. 136.
  20. Bencil ve egoist insanların yapamadığı eylemdir.
    0 ...
  21. 135.
  22. iyi, güzel, hoş, şahane de bir şeydir empati, işte kendini karşı tarafın yerine koyarsın, onu anlamaya çalışırsın, anladığını iddia edersin, ona göre davranışlarına bir çeki düzen verip senin gibi olmayana "hoşgörü" gösterilerinde bulunursun bıdıbıdıbıdı...
    e ama bir düşünsene kendi içinde nasıl da çelişkiler barındırıyor bu empati denen şey! bir kere kendini karşı tarafın yerine koyduğunu iddia ediyorsun, nasıl yaptın canım onu? nasıl "kendi" denen şeyden sıyrılıp, kendinden, tüm takıntıların, inançların, hayatın, deneyimlediklerin... "başka" denilenden, senin için, sen olmadığından "mutlak başka" halini alandan, farklı olan her şeyinden sıyrılıp, kendini onun yerine nasıl koyabilirsin? bunlardan sıyrılmaya gerek yok diyorsak, "kendimizden yola çıkarak" ulaştığımızı düşündüğümüz başkasını ne kadar nasıl anlayabiliriz? yaşadığımız şey onunla aynı bile olsa, hissettiklerimizin, o şey karşısındaki tavrımızın aynı olabileceği düşüncesine nasıl kapılıyoruz? aynı olsa bile bunu anlayacağımıza ya da bileceğimize nasıl inanabiliyoruz? evet, insanların birbirini asla anlayamayacağı iddiasındayım, ya da anlasa bile bunu bilemeyeceği.
    bir de çok sevdiğimiz, ağzımızdan düşürmediğimiz "hoşgörü" kelimesi var ki kısaca bahsedeyim kendisinden, nasıl problemler barındırdığı, "hoş gören" ve "hoş görülen" arasında nasıl bir hiyerarşi oluşturduğu, zaten kelimenin kendisinde alenen görülüyor. sadece bu da değil tabii, aynı zamanda "kim ne ise öyle kalsın" demenin bir başka biçimi olarak hoş görmek, birlik/beraberlik vurgularının altında çok temel bir ötekileştirme söylemi.
    şimdi de tıkandığım noktaya geliyoruz, başkasını anlayamayız vs. işin içine hoşgörüyü de sokup -ki aslında hoşgörü bir anlama çabasını bile barındırmaz, karşındakinin olduğu ve senin anlamaya çalışmadığın haliyle yaşamasına "müsaade" edersin. ama bilemedim, sanki bu daha mı iyi bir şey, böyle olsa hep daha mı şahane olur, kimse birbirine ilişmese- bunlara sarılmadan önce sorunlu(?)* yanlarını da gözden kaçırmamak gerektiğini söylüyorum aslında. bu demek değil ki birbirimizi asalım keselim, hakaretler, küfürler edelim. yani işte normal insan olsak yeter sanki ne bileyim**, bunların yerine başka kelimeler bulalım ya da bunlar yine kalsın, olmasını istediğimiz durum için yeni kelimeler icat edelim, ne dersin brick?

    not: empatiyle ilgili yazasım vardı, bir entry üzerine* hemen şimdi yazmaya karar verdim, gerçi entryde bahsedilen durumu biraz manipüle edip, biraz genişletip saptırmış olabilirim. zaten ona cevap niteliğinde değil, ondan esinlenerek yazdım, kendimden nefret etmeden önce bitirsem iyi olacak. kısaca şunu diyiverecektim aslında: bu entrimi brick topa ithaf ediyorum.
    0 ...
  23. 134.
  24. günümüzde sempati ile karıştırılan hadise.
    2 ...
  25. 133.
  26. insanın kendini karşısındakinin yerine koyma halidir. bir de böyle bir kitap var bunla alakalı olmayan. gerçekten müthiş ve adam fawer'a beni hayran bırakan kitaptır.
    0 ...
  27. 132.
  28. Antipatik Empatik adlı yazıma konu olan kavramdır. Empatik empati sahibi olan insana denir bu arada. Yazı şöyle:

    Hikaye bu ya kadının biri hamamda yıkanırken avaz avaz bağıran bir güruh içeriye dalmış. Yaşlı gözlerle bizim kadına bakarken içlerinden seçtikleri biri şunları söylemiş: “Hanım demin haber geldi, kocan dağda donarak hayata gözlerini yummuş. Başın sağ olsun.” Kadın gayet vakur bir tavırla sıcacık hamamda su dökünürken şu cevabı vermiş: “Bu sıcakta donan koca bana lazım değil.” Bu yazımın konusu da işte bu hikâyenin ana fikri olacak. Yani empati kurmak daha doğrusu kuramamak.



    Empati, bir kişinin kendi ruh dünyasından sıyrılarak başkasının ruh âlemine dalabilme yeteneği olarak nitelendirilebilir. Eğer bu işte çok mahirse ve artık onun dünyasında, kontrolü ele geçirebiliyorsa da bu kişi empat olarak adlandırılır. Ben ise yazımda empat kavramını empati kurabilen kişiler için kullanacağım şimdiden belirteyim.



    Size sorsam en son ne zaman empati kurdunuz diye herhalde bir düşünce kaplar beyninizi. Ne zamandı, ne zamandı diye. Bunun tek bir sebebi var işte empati eksikliği. Biz zaten ulus olarak empati kurmakta zorlanırız. Çünkü kendimize o kadar aşığız ki karşımızdakinin ne düşündüğü ve hissettiği çoğu zaman bizim için önemli olmaz. Biz kendi fikirlerimizin çekirdeğini oluşturduğu yalan dünyamızın ekseni etrafında döne dururken, ben de acaba empati yapsak çevremizde ne olur konusuna giriş yapayım.



    Hepimizin olabileceği gibi benim de bir yeğenim var. ilkokul beşinci sınıf öğrencisi ateş gibi bir çocuktur. Onun nezdinde diğer çocukları değerlendirmek gerekirse gerçekten onlara kızmak çok ama çok kolay. Mesela beraber matematik çözersiniz onunla ve karşınızda sizin çok ama çok rahat bilebileceğiniz bir soruyu bilemeyen bir kişi var. Hemen ne dersiniz? “Salak çocuk sen bu kadar basit bir soruyu dahi nasıl bilemezsin?” (Ben hiç demedim abla yanlış anlaşılmasın :D) Ama bunu söyledikten sonra bir durup düşünseniz yıllarca sizin aynı konuyu tekrar tekrar gördüğünüzü ve o konu ile ilgili muazzam bir bilgi birikiminiz olduğunu görürsünüz. Karşınızdaki yavru belki o konuyu ilk kez görmüştür, belki de ikinci kez bir önemi yok. Sadece o konuya hâkim değildir ve sizin gibi düşünememektedir. Bunları anladığınız an ise gerçekten ortada salakça bir şey varsa; onu, sizin o çocuğa kızarak yaptığınızı anlarsınız. Hadi ebeveynler hep böyle diyelim çocuğunun yerine asla kendini koymayan ve o yaşlarda altını ıslattığını unutan cinsten. Peki ya bizler? Of şu kıza bak be bilmem ne diye çevrilen muhabbetlerde acaba kaç kişi düşünüyor karşıdaki insanın bir babası, bir annesi veya kardeşleri olabileceğini. Kendimizi onun babasının yerine koyup laf atabilir miydik acaba? Ya da bir öğrenci öğretmenine hakaret ederken hiç kendini onun çocuklarının yerine koyar mı? Veya elini açmış boynu bükük bir halde köşeye kıvrılmış olan o dilenci amcanın yerine… Koymaz çünkü koysa yapmaz. Empati işte bu kadar güçlü bir silahtır.



    Aslında bir toplumda barış ve huzur sağlanmak isteniyorsa bence ilk iş olarak çekirdekten bütün yeni nesillere karşısındakini anlama yeteneği öğretilmeli. Yani ilk mesleklerinin dışında iyi de birer empat olmaları sağlanmalı. O zaman işte hırsızlık yapıyorum ama ya bu kişi, tecavüz edemem ki çünkü, yalan söylememeliyim ben istemezdim, onu öldüremem ya ailesi ve sevenleri söz gruplarını cümlelerinin başına getirebileceklerdir. Benim hesaplarıma göre yaklaşık yüz yıl sonra şu an Dünya’da yaşayan insanların hiçbiri yaşayamayacak. Bir yüz yıl sabretsek de gelecek nesillere miras olarak empati kurmayı mı bıraksak acaba? Empati kurmayı öğretmek bir ideoloji olmadığı için de tepki çekmeyeceğini varsayarak bunları rahatlıkla söyleyebiliyorum.



    Uzun lafı kısası anlaşılmak istiyorsak önce anlamayı öğreneceğiz. Allah herkese empati kurabilme becerisini ve sabrını versin. Sabır diyorum kolay da değildir aslında.
    0 ...
  29. 131.
  30. yok böyle birşey. vardıysa da bu devirde mevcut değil. kelimesi kalmış sadece.
    0 ...
  31. 130.
  32. 129.
  33. aslında sempati yapan çoğu kişinin yanlış bilgi dolayısıyla yaptığını sandığı şey.
    1 ...
  34. 128.
  35. herkes yapamaz. çok az insanda vardır ve gün geçtikçe bu insanların sayısı iyiden iyiye azalmaktadır.
    0 ...
  36. 127.
  37. Bazen kaybetmenin şanlı mührüdür.
    1 ...
  38. 126.
  39. insan oğlunun en büyük buluşu ancak kullanma kılavuzunu okuyabilme yetisi herkese bahşedilmemiş.

    (bkz: demokrasi)
    0 ...
  40. 125.
  41. kurarken mest edilen şeydir. anladım ben onu. *
    0 ...
  42. 124.
  43. kendini başkasının yerine koymak değil başkasının duygularını anlayabilmektir.
    0 ...
  44. 123.
  45. 122.
  46. ikili ilişkilerde olması gereken.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük