tanım: insanın kendini başka bir insanın(insanların veya varlıkların) yerine koyması...
ayrıca; adam faver'in bir kitabı kitabın güzel olmasının yanında akılda bazı düşünceler yaratması güzeldir. lakin yazar bence sırf bilim ve felsefe olsun diye kitabın içine bazı şeyler katmış gibi bir hava yaymaktadır. yani içinde bulunan bilim ve felsefe kitapda doğal gibi durmuyor...
diğer bireylerle kurulan iletişime bağlı olarak, bireyin kendisini diğer bireylerin yerine koyması sonucu onlara ait duyguları ve düşünceleri anlaması ve iletişime konu olan durumu içselleştirmesidir.
Az rastlanılmakla beraber, duygusal açıdan yüksek hassasiyete sahip olan kişilerde ortaya çıkması bazen, bireyin beyninde meydana gelen içselleştirmenin ve düşüncel açıdan sahiplenmenin sonucu olarak ortaya çıkan düşünsel etkiye, kişinin bedeninin fiziksel tepkiler vermesi ile de sonuçlanabilir.
film izlerken ağlamak bunun en sık rastlanınlan ve en basit örneğidir.
Ayrıca Adam FAWER'in fantastik sevenler için başyapıt niteliğinde ki kitaplarından birinin adıdır.
turkiye'de icilen sudan mi kaynaklanir.havadaki kukurt oranindan mi bilinmez,fallacy (safsata) turunun tepkisel indirgemecilik ve dongusel nedensellik ilkesine gore kurulur bu meret..mesela guncel oldugu icin soyluyorum bir siyasetcinin akrabasi ölür. elestirel empati,"ya onun rakibinin akrabasinin basina gelseydi, digerinin taraftarlari ne derdi" diye kurgulanir.oglum iyi misiniz lan!
Empati veya eşduyum, bir başkasının duyguları, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir.
1970 doğumlu Amerikalı yazar Adam Fawer' in 2. kitabı.
kendini karşındakinin yerine koyabilmektir. "hadi ordan" adlı şarkının klibinde "çıkışlar sağdan" derken kendi solunu fakat karşısındakinin sağını gösteren gökhan keser ve sıla örnek verilebilir. *
yazan ve yönetenin ömür kinay olduğu, seslendirme ceza ve okan bayülgene ait olan, engellilerle ilgili çok güzel kısa bir film. ayrıca çok başarılı olmuş diyebiliriz. ömür'ü ayrica tebrik etmek lazim.
orijinal ismi empathy , fakat yönlendirme sebebi ile bu başlık altında bir kaç yorum yapacağız bu güzide eser (!) hakkında...
evvela orijinal ismi improbable olan, ülkemizde ise olasılıksız olarak bilinen kitabı okudum.. ne yalan söyleyim, akıcı, keyifli bir kitap.. fakat; (bkz: improbable/#13912706)
daha sonra bu kitabı okudum.. okumaz olaydım.. olasılıksız her ne kadar olmayacak bir argümanla okuyucu ile kafa da bulsa, okunur bir kitaptı.. daha da önemlisi ilkti.. tarzı henüz tüketilmemişti, yazarı tarafından...
ama bu empati adlı kitapta ise adam fawer dingili, olasılıksız'da kullandığı tarzın aynısıyla bizim karşımıza çıkıyor, bize alın okuyun diye bu empati'yi sunuyor.. tamam anladık, tribünlere oynuyorsun da, bari biraz değiştir be adam... olasılıksız'da yaptığın gibi, yine benzer bir tarzla karşımıza geliyorsun, her şey aynı lan.. kitabın satılsın, ilgi görsün tamam da... bu kadar da kafa bulma okuyucu ile..
bu kitabı beğenip de göklere çıkaranlara ise, önce olasılıksız'ı, daha sonra bu kitabı okumalarını, meseleye bir de benim gözümden bakmalarını tavsiye ediyorum...
bu ara bi sürü insanın ağzından duyuyorum bu kelimeyi. empati.karşındakinin yerine kendini koysanaağğ, birazcık empati yapsanağğğ. her bi bokta böyle. özel güvenlik üniversite öğrencisi döver -ki normalde başka bi boka yaramaz zaten-, olay oldu mu kaçar, totoşun biri yazmış empati yapsanağğ asgari ücretle ölüm riski altında çalışıyo onlar ühüü;((( . ya bi siktir git. asgari ücretle ölme riski olmadan çalışabileceği zilyon tane yer var lan. ama bu elemanlar napıyo, kendini önemli hissedicem diye(silah üniforma falan veriyolar ya bi bok oluyo) gidiyo özel güvenlikçi oluyo. ha işini düzgün yapanlara saygım sonsuz da genelde yüzde 96.3 ü bütün gün göt büyütüp loto toto muhabbeti yapmakta. okulda kartla geçiş sistemi var sistem kendisi turnikeyi açıp kapayabiliyo, ama sistemin önünde 5 güvenlik görevlisi var ne sikim işse. olay oldu mu zaten ilk kaçan bunlar (twitterda #yobonereyegidiyor olayı var ya, bunlar olay görünce aksi istikamete yobodan da hızlı gidiyo). ama empa.. diye başlayanı martin scorsese saat kulesinde siksin(scorsese alakasız konuyla da çok kral adamdır hugo falan da gidip izleyin lan).
neyse ne diyorduk empati. ekşide de çok geçiyo bu ara. yok kargo görevlisi saat 9da gelmiş de kapıyı çalmış çok yorgunum aşağı gelip alabilir misiniz paketi demiş. başlığı açan arkadaş da ne alıcam tandansında bişeyler yazmış. altına sürüyle ama empatiiiibohuuu diyen denyo çıkmış. yok çok çalışıyolar, işte ebeleri zikiliyo, alsan ölür müsüüüüüün. millet olarak ne duygusalız ne duygusalız. hepimiz minik birer freud'uz. sağ göt lobumla ağlıyorum şu an. gözyaşlarımı da sakalıma sildim. bu hak ver ona da kendini onun yerine koy olayının o kadar boku çıktı ki bi gün elemanı köprüaltında sıkıştırıp afedersiniz götünü sikseler, kimbilir çocukluğunda ne travmalar yaşadı, belki de babası dövdü :((( empatisiyle bi de elemana teselli saksosu çekicek. öyle bi sevgi, öyle bi anlayış pıtırcığı. külliyen yalan tabi. böyle klavye üzerinden empatii diye ağlayan bi sürü yavşak metrobüste teyze nene çiğnerken, hamileye yer vermemek için uyuma taklidi yaparken görülebilir. siktiğim empatiğine bak hele. dünkü aşk çocuğu bugün cengaver oluyo, empati de sürücü kursu adı olarak kalıyo böyle olunca.
daha bi sürü örneği var bu zottirik empatiklerin da onları da başka zaman yazarım gencolar.
kendimizi karşımızdakinin yerine koyup, ruh halini, duygu ve düşünce sistemini kavramaya çalışmamızdır. lakin ne yazıkki özellikle toplum olarak hep konuşuruz ama hiç yapmayız.
hepimizin yaptığını sandığı ama yapmadığı bir nevi karşısındaki insanı anlama onun yerine kendini koymadır. ara sıra karşımızdaki insanları anlamaya çalışsak hiç de fena olmaz hani.