bugün

adam fawer'in bu ay april yayınlarından çıkan kitabı. orjinal ismi empathy'dir.

ön yargılı olmadan okunduğunda, konusu itibariyle oldukça ilgi çekici ve başarılı romandır.

--spoiler--

ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz.

--spoiler--
* kızım sana bin kere demedim mi yanımda o varken öyle davranma diye!!!!(abi hışımlı..)
- of ya anlayamıyorum seni ben
- abi inanırmısın bak şimdi ne yapıcam
* ne yine başımın belası ne
- dur iki dk. empati kuruyom senle
* ne ne ne??? (abi saf biraz anlamadığından korktu gibi)
- ya hani senin yerine ben geçicem şimdi
(abi korkar bir panik kardeşim aklını mı kaçırıyor? nasıl benim yerime geçecek ayyy)
* tamam abisi yok önemli değil!! boşver sen keyfine bak...
- ya ama abi bak anlıcam seni şimdi
- hakkaten ya ben de olsam kızardım bana, hani böyle bakınca..doğru ya
* kızım iyisin dimi!!! abisi hı????

empati güzel şeydir, kurduğunuzu açıkça karşınızdakinin gözüne sokmamak şartıyla.
ideal toplum için, toplumun her bireyinde bulunması gereken erdem. Devlet, her ne kadar insanlar arası bir antlaşmada olsa her zaman bu düzeni sağlamada yetersiz kalır. Bir nevi otokontroldür.
insanların çoğunluğu gerçeğin sadece kendi algıları olduğunu düşünmesinden dolayı pek az rastlanan durumdur.
örnek:
- çok üzdü bu beni
- üzülecek ne var anlamıyorum. amma abarttın ha!
daha ilginci için;

(bkz: sempati)
biraz daha genellenmesi gereken bir durum.

bir insanın kendini başka bir insanın yerine koyması yerine.
bir insanın kendini başka bir canlı yerine koyması demek ve uygulamak daha doğru olası bir durum.
belki de bir canlının kendini başka bir canlı yerine koyması.
orijinal adı empathy olan, tüm dünyada yayınlanmadan önce türkiye'de satışa sunulmasının sebebini merak ettiğim, 600 küsür sayfa olmasına karşın bir çırpıda film seyrediyormuşçasına okunan adam fawer romanı.
yazarın ilk kitabı olan olasılıksızda olduğu gibi burada da bilimsel bir kuramın temelinde kurgusal olaylar gelişir. ana karakterlerin ilk kitabındakine benzer özellikte olduğu da dikkat edilesi empathy kitabında . adam abimiz edebi, bilimsel, felsefi alanlardan sonra erotik öğeleri de ustaca kaleme alabildiğini göstermiştir.

kitabın kapağından :
"yaşamınızın kontrolü sizde değil!
öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz.
elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz.
bu kitabı kapatabilirsiniz.
o sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz.
ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz.
ne isterseniz yapabilirsiniz.
ama sorun şurada: ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz.
her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o
kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz.
ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar.
bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. ne isterseniz yapın.
sadece 'isteklerinizin' tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı
gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın."

bir de öğrencilik hayatım boyunca hiçbir fizikçinin bana öğretemediği fizik kurallarını da öğretmiştir.*
bir şizofrenin yapması durumunda* nasıl sonuçlanacağını merak ettiğim olay.*
aynı zamanda (bkz: duygudaşlık)
ben = bir işi yapmıyorsam meşgulümdür.
x kişisi = bir işi yapmıyorsa tembeldir. bu empatik olmayan bir anlayıştır.
fazla kurulduğunda insanı hümanist yapandır.
'' kırılgandır. yakın akrabalarımızda, kendi cemaatleri içindeki olaylarla, mesela bir yavrunun müşkül durumda kalmasıyla devreye girer, ama dışarlıklıların, başka tür mensuplarının, mesela avın karşısında devreden çıkar. bir şempanzenin, beynini yemek için bir maymunun kafatasını ağaca vura vura kırması, maymun empatisinin pek de matah bir şey olmadığını gösterir. bonobolar o kadar gaddar değildir ama onlarda da empatinin ifade edilmeden önce pek çok filtreden geçmesi gerekir. genelde filtreler empatiye engel olur çünkü hiçbir maymun, yaşayan bütün canlılar için sürekli merhamet duymayı kaldıramaz. aynı şey insanlar için de geçerlidir. evrimsel tasarımımız, dışarlıklarla özdeşleşmemizi zorlaştırır. düşmanlarımızdan nefret edecek, tanımadığımız insanların ihtiyaçlarını gömezden gelecek, bize benzemeyenlere güvenmeyecek şekilde tasarlanmışız. kendi cemaatlerimiz içinde işbirliğine çok önem versek de yabancılar karşısında adeta başka bir hayvana dönüşüyoruz. ''
kaynak: içimizdeki maymun(sy.233) - frans de waal
kişinin kendine yapılmasını istemediği şeyleri bir başkasına yapmamak adına kullanması gereken telepatik olgu.

ismi sempatik olmasına karşın biraz yabancı geldiğinden midir, yoksa insanoğlu olarak bencilliğin bokunu çıkardığımızdan mıdır bilemiyorum ama bu güzel aktiviteyi* gerçekleştirmekten aciz insan sayısı azımsanamayacak kadar fazla.

beyin ile gerçekleştirilen bir aktivite olduğu için sıkıntı vardır belki de.

gerçekleştirebilmek için şu adımları izliyoruz;

* bir eylem yapmadan önce derin bir nefes alıyoruz.
* o eylemi gerçekleştirdiğimiz takdirde, sonuçlarının kimleri etkileyeceğini buluyoruz.
* o eylemin yarattığı etki akabinde ortaya çıkabilecek tepkileri gözden geçiriyoruz.
* son olarak da "bu koşullar altında, bu hareketi o bana yapsa ne tepki veririm?" sorusu ile empatimizi gerçekleştiriyoruz.

** yapılan bir empatinin başarıya ulaşabilmesi için en önemli kaide, kişinin kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayacak bir karaktere sahip olmasıdır. bu olmazsa olmazdır.

en basit örneğimiz herkesin ağzında sakız olmuş bir küfürdür mesela;

orospu çocuğu. alakalı olarak lütfen; (bkz: #4240695).

bir insan annesine küfür edilsin isteyebilir mi?

bunun mantıklı bir izahı var mıdır?

bir insan annesine küfredilmesini istemiyor ise, bir başkasının annesine niye küfreder?

işte empati denen kavramın, insanların zihninde yer almaması, karakteristik bir özellik haline gelememesinin sebebi bütün bunlar.
gerçekte olmayan bir şeydir.
iyi bir kitabın iyi ismi.
t.s.k eğitim müfredatına da bulunmaktadır. empati olgusunu kavramış çakı gibi kınalı kuzularımız vardır artık.
kuramayanlarına egosantrik ya da narsisistik kişilik bozukluğu olan tipler diyebiliriz. tehlikelidirler. kendilerinden başkasını düşünmezler ve karşısındakinin duyglarınaı anlayamazlar aldırmazlır. nevrotik kadınlarda daha çok görülür bu durum. bizden uzak tanrıya yakın olsunlar. çeken bilir...
insanlarla hayvanları bir birinden ayıran tek özellik.
Bir insanı anlamak istiyorsan, Gökte üç ay eskiyene kadar Onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın... (Kızılderili Atasözü)
bir kişinin kendisini karşısındaki yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesidir.
eksikliği, asosyal kimlik ve paranoya yaratır.
anlamaktan gelmektir. *
insanı süründürür abartamanın manası yoktur, bi yerden sonra öyle bir hale gelirsiniz ki allah korusun karıncaların bile yerine koyarsınız kendinizi, balıkların duvarın kapının, işte delirmeye başlarsınız, kapıyı hızlı çarpınca dönüp özür diler gibi mi bakıyorsanız, ağaç üzerine isminizi kazıdıktan sonra ,ağacın gövdesini öperek özür dilemeye mi başladınız ,siz oldunuz demektir, artık empatiksiniz...
(bkz: psikoloji)
hep başkalarından kendimiz için istediğimiz, ama bizim başkaları için bir türlü anlam yükleyemediğimiz sözcük
iletişimi kolaylaştıran en büyük faktörlerden biri. *
tek kelimelik bir tanım gerekirse; "duygudaşlık" denebilir.

bir başkasallık deneyimi, bireyler arasında iletişimin sağlıklı olabilmesi için, hele de günümüzde olmazsa olmaz olarak gördüğüm psikolojik yaklaşım.