68 kuşağı türk tarihinde hiç kuşkusuz en basiretli ve anti emperyal bir çizgi olmasıyla sürreal gerçekçiliğin ontolojik yanılsama sahalarında ülkemizi süpersonik bir biçimde eylemselleştirmiş, gençliğin içini devrim ateşiyle yakıp, kavurup, terbiye etmiştir. sosyalist varoluş öylesine gizemli görülür ki, onu kuramla ya da akla uygun bir yolla açıklamak mümkün değildir o zamanın kuşağı içersinde. emocu varoluş da olayların ve sezginin us dışı ''irrasyonel'' bir akışıdır, bu akış ilinek olarak türkün varoluşunda açıklanabilir ancak. emocu anarşistlerin amacı insanın varoluşunu soyut konumundan kurtarıp öznelliğini ve özgürlüğünü sağlamaktır. grunge gelişimi içinde özselciliğe ''essentialzm'' karşı çıkar ve kurt cobain'in sistemini de bireyin ve öznelliğin özselci sistemde yok olduğu için eleştirselerde emocu anlayış tutum öznelliği mutlağa indirger eylem aktivitesinde. marlyn manson'a göre ise, böylesi bir yaratma kavramı açısından insan hiçbir zaman özgür olamaz anarşist varoluş bakımından ve bu düstür türk 68 kuşağıyla çelişir. onun için kurt cobainci yaklaşım daha tutarlıdır 68 kuşağı ile. amacı insan varoluşundaki özgürlüğü ve belirlenmemişliği, belirsizliği hep elde tutmaya çalışmak olduğu için emocu hareketin devinimsel bir sosyalist harekete eş değerdir hiç kuşkusuz. bana göre birşey olabilmek ancak hareket temelinde mümkündür ve bu benzerlikten ders çıkartılmalıdır. hareketin temeli varoluştur zaten. bu yaklaşım bize sex pistols ve edip akbayram'ı anımsatır, çünkü onların felsefesinde de töz, hareket ilkesini içinde taşır müzikal olarak. bu yaklaşımı hiç kuşkusuz sanatana da benimser ve varoluş madde hareketin alanı olarak kabul görür bu iki kuşak arasında.
zaten her iki kuşakta müzikten beslenir. müziğin devinimlerinden, devrimselliğinden...