sözün bittiği yerdir. "herşey b*k gibi... hayat çok kötü. kimse beni sevmiyor... duvarlar üzerime geliyor. neyse bak yine ağlamam geldi. gideyim de bir çöp kutusunun kenarına ya da taksim meydanının en ücra köşesine çökeyim. saçımın uzun kısmını önüme getirmek için kasayım ve ağlayayım. yağmur yağıyor yine. yağmuru severim çünkü gözyaşlarım yağmurda belli olmuyor..." işte bu bir emo psikolojisidir. aslında bir emoyla yanlışlıkla da olsa çıkan biri daha da zavallıdır. saç yapımı için ne kadar saat harcadıkları da ayrı bir tartışma konusudur.
itici insanımsı güruhtur. hele de bir konuşma ağızları vardır, evlere şenliktir. iki cinsinin de bafilenmesi normal karşılanabilir çünkü ayırt edilecek gibi değildirler, 31 olsalar çekilmezler.
bunların kendilerine has bir fotoraf çekilme özellikleri vardır. tavana bakarlar tepeden çekerler fotoraflarını. bundaki amaç ya boylarının kısalığı yada popoların kocaman olmaları dır.
metal bir camiadır. haliyle metalcide (çok sevmem böyle gruplaştırmaları) o camia bir temsilcisidir. peki emo nedir? hangi camianın veya topluluğunun temsicisidir? cevap veriyorum arkadaşlar! hiç bir şeyin ulan! bu kadar basit. bu emo denen olay bildiim kadarıyla uzak doğudan japonyadan türemiştir. saman alevidir. en fazla 2 3 sene içerisinde hepsi yok olacaktır.
aklıma bi arkadaşımın sözü geldi. der ki; "bu gençlik henüz daha ihtilal görmedi. o yüzden aşırı yobaz, aşırı bilinçsiz." bu bağlamda bi ihtilale bakar hepsi. ne emo kalır ortada ne selo.
dışlanmışlıklarını ve yalnız bırakılıp dinlenmeden nefret edilir oluşlarını biz 90'ların metal dinleyicilerine feci benzetip empati kurmaya çalıştığım 13-18 yaş arası çocuklardır. hayat gailesiyle onlar da size benzeyecekler merak etmeyin, o kadar tiksinmeyin yaşasınlar nasıl istiyorlarsa onu giysinler öyle konuşsunlar bize ne lan.
5-10 yıl sonra çektikleri binlerce yamuk, eğik, büğük fotoğraflarına bakıp bakıp kafalarını duvarlara vuracak, kendilerinden nefret edecek çocukların şu an oldukları şey.
tadını çıkarsınlar biraz daha.