tanım: hiç ummadığı bir anda emma watson ile tanışan türkün masum hallerini anlatan cümle.
erasmus ile yurt dışına gittim. bir sürü güzel yer gördüm. ingilizcemi oldukça ilerlettim. gece güzel ülkeme geri dönecektim. artık son saatlerimdi yani gerçekten çok özlemiştim ülkemi. arkadaş grubumuzla bir karar aldık ve 'marliynle bir hafta' filminin galasına gitmeye karar verdik. kaldığımız yere oldukça yakındı. dışarı çıkmadan önce hep saçlarımı yapıp öyle çıkarım ama nedense galaya giderken yapmadım. galaya gittik ve orda inenleri beklemeye başladık. ben rüya görüyorum sandım bir an. hayatımın aşkı emma watson uzun bir limuzinden indi. limuzin zaten uzun olur demeyin bu çok uzundu gerçekten. ve birden bir refleks ile 2 güvenlikçiyi aşıp yanına gittim. aşk sarhoşu olmuştum. en azından ben öyle sanıyormuşum. sarhoşluk burnuma kadar geldi güvenlikçileri atlatmaya çalıştığım sırada yanımdaki kızın birasına çarpmıştım oda başımdan aşağıya döküldü. ve yine ani bir refleksle elim saçıma gitti ve saçım sokakta gördüğümüz emocular gibi oldu. şu an o karşımda ama ben emocu gibiyim. bu dünyada en çok tanışmak istediğim insan, çocukluk aşkım karşıda ama ben hayatımdaki en çirkin halimle onun karşısındayım. ben bu düşünceleri düşünürken o bana bakıp: 'wuhhuu' diye çığlık attı ve yanağımdan öptü ve sonra gülümseyip gitti. istemeden de olsa yarattığım o farklı tarzım işe yaramıştı. o güzel kokusunu hayatımın sonuna dek unutmayacağım.
