filistin li çocuklar için ağladığında gözyaşı bilmem kaç bin dolarlık kıyafetine değdiğinde çok üzüldüğüm kadın. hakikaten o üzerindeki kıyefetlerden birinin bir parçası ile kaç filistin li , afrika lı, afganistan lı, pakistan lı, türkiye li çocuk doyar varın siz hesaplayın. dağıttığı çin malı oyuncaklar ile kaç çocuk kanar peki. anlaşılan sözlükte yazabilecek yaşa gelmiş çocuklar var doyan bir de gözü doymayan yandaşlar var. onlarda haklı bakanın akıllı olarak nitelendirdiği kişiler değil mi onlar öyledir onlar gözlerinin önündeki yalanı ve talanı görmeyecek, görse de ses çıkarmayacak kadar akıllı sopa boyunlarının sağ yanına değdiğinde sola giderler. sopayı kullananlara ise bu tip hedeler varken "hayır"lı işler diyoruz.
filistinli cocuklar için bilmemkacbin dolarlık kıyafetler içinde de olsa en azından aglayabilmiş kadın.
bazı sözlük yazarları gibi orda cocuklar siviller öldükçe bize ne yaa araplar bizi arkamızdan vurmuştu gibi ilkokul vari yorumlarda bulunmak yerine garibanın derdini kendi derdi edinmiş ve üzülmüş.
pakistanlı çocuklar için halkın cebinden çıkardığı 100 bin lirayı kendi parasıylmış gibi böbürlenerek bağışlayan insan ve filistin üzerinden gösyaşı dökerken ceylan önkol için tek kelime konuşmamış çocuk sever.
ve uğur kaymaz için
ve çöp toplayan çocuklar için
ve açlıktan okulunda bayılan çocuklar için
ve okul harcını yatıramadığı için inşaatlarda ölenler için
ve işsiz kaldığı için (seninde çocuğun işsiz kalsın) depresyona girenler için
ve birilerinin çıkarı uğruna sürdürülen savaşta ölen/şehit olan gençler için
daha çok örnek var ve bunların hiçbiri adına tek kelime konuşmamıştır.
haber kanallarına bakarken, sürekli kanal değiştirmeme sebebiyet veren kadın insanı.
hangi kanalı açtıysam, "emine erdoğan gözyaşlarına boğuldu"!
yeter arkadaş bana ne boğulduysa amk. *ali rıza bey den çok ağlıyor kadın.
tabi bunlar timsah gözyaşları, kanmayın efenim. *
uzun süredir kendisi ile ilgili bir şeyler yazmak istiyordum ama g.g. nedeniyle bir türlü yazmıyordum. aha, andımı bozdum;
hani "içinin güzelliği yüzüne vurmuş" derler ya; işte bu kadın bu sözü ters de olsa doğruluyor. içinin çirkinliği yüzüne vurmuş.
abdullah gül'ün cumhurbaşkanlığına atanması ile yobazların başkadını niteliğini, yıllardır tepeden baktığı, hayruş'a* kaptırmıştır. kızı yaşındaki hayruş'a!
sırf o atanma anındaki sözleri bile ne kadar hazımsız ve haris biri olduğunun kanıtıdır. bunca yıldır hayruş'la görüşmemesi de tüy dikmesidir. ne bitmez tükenmez kinmiş arkadaş bu? ne titrsevisiymiş? kocasının cumhurbaşkanı ataması yetmiyor çünkü. akp'li kadınlar arasında da bir hiyerarşi var ve o birinciliği yitirmenin verdiği aşağılanmışlık duygularıyla dolup taşıyor.
hayruş'un hiçbir suçu olmayan bir konuda* hayruş'a kırgın olduğu yazılıp çiziliyor. ama kimse de çıkıp "yaaa, hayruş ne yaptı da emine ona küstü" demiyor. çünkü ortada kırılacak bir durum yok. tamamiyle ihtiras, güç aşkı ve kindir bu.
"çok güzel oluyor bu siyah çocuklar. iki tane götürsek başbakan bayılır." sözündeki su katılmamış g.g.'ni; cahilin bayrak sallayı olmasını; rte'nin yanında gittiği her yurtdışı gezisinde yaşadığı "öpmese bari" gerginliğini; arap mı kürt mü belli olmamasını; sonradan görmeliğin getirdiği rüküşlüğünü falan geçtim...