bu olaydan sonra bekir coşkun ile birlikte "halk düşmanları" isimli bir gazete kurmaları beklenmektedir. pazar günleri de elitist-şovenist bir "böyle halkın içine sıçayım" eki vermeleri uygun düşer. ha belki de ilhan abileri yeni bir gazete kurmanın gereksizliğini öne sürerek, kendilerini cumhuriyet'te yazmaya ikna eder.
Emin Çölaşan'ın doğan medya grubuna rakip bir gazeteye transfer olup oradan hem doğan grubuna hem de önüne gelene giydirmesine sebep olabilecek medyatik gelişme.
(bkz: emin çölaşan'ın uludag sözlüğe yazar olması)
para ucuz şeyleri alır.
emin çölaşan yıllarca kendisine yapılan astronomik transfer tekliflerini geri çevirmiş durmuştur zavallı (bkz: su benim gazetecilik, yaşadıklarım)asla satılık olmamıştır,
ancak uğruna herşeyi feda ettiği biricik büyük gazete, ona karşılığını bu şekilde vermeyi uygun görmüştür.
iyi de yapmıştır.
satılık bir gazeteye daha fazla hizmet vermesini engellemiştir. *
evet, 20 senedir * okuduğum gazeteyi, bana manevi anlamda pek çok şey ifade eden bu arkadaşımı bir çırpıda gönlümden silmişimdir.
çünkü hakkında tartışmaya girdiğim pek çok kimse ne derse desin ben onun kitaplarını okumuş, dürüstlüğüne inanmış, esprili, kendiyle bile dalga geçen karakterine hayran olmuş, cesaretine ağzı açık kalmış ve de en önemlisi çizgisinden ve prensiplerinden vazgeçmeyen meslek aşkından dolayı diğer kahraman yazarlarla - uğur mumcu, ahmet taner kışlalı- aynı kaderi paylaşmasından korkmuş binlerce gençten biriyim.
hürriyet, köşesini babasının malı gibi kullanan, onunla bununla her gün başka tartışmalarla işgal eden, gittiği restoranların, yeni pahalı mekanların tanıtımını yapan, araştırmadan gerçeklerden uzak çok değerli yazarlarını elinde tutsun,
ertuğrul özkök, onur baştürk, ayşe arman, ahmet hakan, figen batur başta olmak üzere neden bu gazetede yer aldığına yıllarca anlam veremediğim bir yığın yalaka yazarlarıyla kendi yağında kavruladursun,
dilerim ki bir gün oktay ekşi, bekir coşkun, doğan hızlan, ayşe özek karasu, kanat atkaya, pakize suda, tolga akyıldız, latif demici de kovulurlar,
hatta yanlarına pırlanta yazar ebru çapayı da alırlar, başka bir oluşumda bir araya gelirler, sonra da halk hürriyete hak ettiği cevabı verir.
kalanlar da kendi çöplüğünde ötmeye devam ederler.
ucuz çöplüklerinde ve paralarıyla.
çünkü para ucuz şeyleri alır.
hürriyet büyük gazete değildir,
artık değildir
emin çölaşanın deyimiyle
'' ölmüş eşek fiyatına'' peşkeş çekilen gazetedir.
her kim ne dusunurse dusunsun, ciddi bir okuyucu kitlesine sahip bir yazardir. bir gazete patronunun, bu kadar ciddi bir tiraji bir tarafa birakip yazari isten cikartmasinin altinda yatan gucun buyuklugunu dusunduren olaydir...
demokrasi ve cumhuriyet ve atatürk bizim için amaç değil araçtır sözünü söyledi miydi birisi?
cümle bu kadar uzun değildi ama "demokrasi" ile başlıyor "araçtır" ile bitiyordu dolayısıyla arasına ne sıkıştırsam mübahtır çünkü ben bir çölaşan fanıyım, yalan dolan yazarım.
olayları ya okumuş cahillikten, yahut nalıncı keseri misali kendine yontan; algılamak istediği gibi, gerçeklikten farklı algılayan-kurgulayan ve öyle algılatmaya çalışan birilerinin, anlamsal saptırmayla sözde bu dürüst(!) mağduru desteklediği, saçma ve gerçekliği çarpıtıcı etiksiz işler yaptığı için * ettiğini bulmuş etiksiz kişinin sonu...
Satilmis bir medya'dan sonra artik sadece yazabilecegi ve umarim transfer olacagini dusundugum tek gazate vatan'dir! *
" Demokrasi ve ozgurlukler bizim icin amac degil aractir " bu sozu kim soylemisti? Adim, adim bindik bir alamete gidiyoruz kiyamete diye cigirmaya baslamaktir bunun adi.
Levent Kirca'ya halkin anladigi dilden yoneticileri igneliyor diye televizyon yasagi getir, tek tek muhalefet yazarlarini sustur. NTV'de , ATV hic kesilmeden yapilan siyaset tartisma programlari son 5 yilda bicak gibi yayindan kaldirilsin. Putin bile Rusya' da bu kadar baski yapmiyor, gerek halkina, gerek medyasina.
Kalemini kirdilardasa da, gun gelir devran doner, kalemi kiranlarin bir tarafina iki parcasi birden girer. *
bana nedense aziz nesini hatirlatn olaydir..akp yi severiz sevmeyiz oy veren iki kisiden biriyizdir ya da degilizdir bunlarin hepsi demokratik haklar icinde degerledirilir. ancak emin colasanin bugunku yazisi kaliteli bir yazara asla yakismayacak bir dilde ve alintilarla dolu ... hatta ibda-c nin sesini duyurma cabasi gibiydi.. ibda c,hizbullah vb.orgutlerin asiriliklari zaten bilinen bir gercek, simdi bu yaziyi yayinlamanin ve bunu devlete yormanin mantigi nedir anlasilir gibi degil. secimden oncede bunlar boyle degil miydi. yada bircok sol grubun yayinlarida bu kabalikt ve bayagilikta degil mi?.aklibasinda demokrasinin en azindan d sinden anlayan herkesin onyargisizsa sayet kolayca anlayacagi gibi emin colasan halkin tercihlerine son derece saygi disi bir kor muhalefet sergilemektedir ve gercekten yapilanlar artik ali topuz tadi vermektedir.. istemiyor sevmiyor olmaniz halkin tercihlerine saygi duyulmamasini insanlarin basit cigirtkanliklarla tahriklerle huzursuz edilmesini hakli gostermez. ancak bir yazarin ozgurlugu fikirlerini ozgurce aciklama hakki asla elinden alinamaz ancak emin colasan artik fikir uretmenin cok uzangindaydi...
iki yazısından biri yalan olan, diğeri başını okuyanın sonunu getirebildiği rutine bağladığı yazılarından artık mahrum kalacak falan değiliz. *
o yüzden emin çölaşan'da tutuklu kalan taassup sahipleri üzülmesin, tuncay özkan onu medya maymunu yapar, içiniz ferahlar.
şaşırmadan dinlediğim bir haberdi bu.çünkü dünkü yazıyı okuduktan sonra emin çölaşan nın artık gerçekleri söylemesinin bazılarının çıkarlarına hükmedeceğini fark ettim zaten bu yazıyı okuyan herkes anlamıştır herhalde. yazık olmamıştır zaten öyle bir gazete emin çölaşana yakışmıyordu. düşünsenize baskı görerek haber yapan bir gazetenin nasıl bir anlayışı olabilir?
''yahu,bu gazete ince neden?''dediğim her sabah sayfalarını çevirirken ,dişe dokunur haber okumazken ,sadece köşe yazarlarıyla yetinirken; dünyada olup bitene elini değdirmeden yazılmış büyük puntoları okurken ''ben bu gazeyeyi neden okuyorum?''diyorum. sonra anlıyorum emin çölaşan'ı okuyunca...
demek artık ne anlamak için çabalayacağım bir gazete,ne de okumanın haz verdiği bir yazar olmayacak.
"şeriat yanlısı falan değiliz" diyenlerin savunma yapmasına gerek kalmayacağı, çünkü aydın doğan ve diğerleri** tarafından hemen soğutulacak olan durumdur.
yarın görün bak, birinin memesi görünür röportajda, memleket çalkalanır, bu da unutulur!
akp ve rte nin, dp ve menderes in yolunda emin adımlarla ilerlediğinin göstergelerinden birisi ve hatta en önemlisidir. birilerinin akp tayfasına bu yolun sonunda ne olduğunu hatırlatması tavsiye olunur. çünkü o gün geldiğinde bugün elini ayağını yalayan bu medya, %47 sarhoşlarını yassıada ya götüren geminin ardından kahramanlık destanları düzecektir.
bundan böyle ertuğrul özkök yazılarının okunmamasını gerektiren hadisedir. zira emin çölaşan sız bir ertuğrul özkök yazısı bizi toz pembe bir hayat yaşıyor olduğumuza inandırabilir.
hürriyet gazetesini almamak için yeterli ikinci bir sebep daha. iyi olmuştur. önceden demokrasiyi savunan insanların çıkarları için taraf değiştirdikleri ve bu seferde karşıt görüşleri savundukları bir ortamda bulunmak zaten yakışmazdı. nice onuncu köylere... *
güneş balçıkla sıvanmazmış. emin çölaşan' da kendisine yakışmayan grubun bir üyesi olmaktan kurtuldu bence. onu sevenerli mutlaka bulur yazılarını okur. hürriyetten ayrılması mesleği bırakması anlamına gelmiyor ne de olsa. keskin kalemi yine birilerini rahatsız etmeye devam edecek. yine bir yerlerden kovulacak belki. doğru söyleyeni 9 köyden kovmuşlar. bekir coşkun gibi 10. köye yerleşir o zaman.
kılıf budur. yarın öbürgün "emin çölaşan'ın işine neden son verdiniz?" sorusuyla karşılaşınca "hakaret, iftira, takıntı, lakap takma, haksızlık gibi şeyleri muhaliflik gibi sunmaya kalkan birisiydi, bu tavrı özünde iktidara muhalif değil, onunla müttefik bir tavırdı!" denilecektir.
okkalısından bir "hadi lan oradan!" çakıyorum sayın özkök'e, peşin peşin...
iktidarı yeteri kadar şakşaklayan bir gazete için yapılabilecek en doğru davranış çünkü emin çölaşan iktidar muhalefet ayrımı yapmadan herkesi eleştiren ve doğruları söyleyen bir adam .. he emin çölaşan yazarlığından birşey kaybetti mi hürriyetten kovularak hayır aksine kazandı çünkü bu ülkede böyle taraflı gazeteler ve gazetecilik kimse istemiyor ve istemiyecek... boşuna dememişler gazeteci olmak isteyen birine babası çok güzel meslek seçtin yalnış memleket seçtin (bkz: !!!)