emin colasan in 13 ocak 2006 tarihli hurriyet gazetesinde yazdigi musluman yemegi baslikli yazi ile gorelebilecek ornekler. sayin yazar bu yazisinda thy nin musluman yemegi isimli bir ikram uygulamasina gectigini tum cevresine sordugunu ama kimsenin boyle bir seyi daha once duymadigini bunun gericilik ornegi oldugunu filan yazmis. havallyolarinda asagi yukari 30 yildir suregelen bir uygulama vardir: yemek secimi. yolcu ucusa 24 saat kala dan once istedigi her turlu yemegi siparis edebilir. bunun icin herhangi bir ek ucret talep edilmez. bu yemek turlerinin listesi dunya havayollari birligi olan iata tarafindan tespit edilmis olup ornegi asagidadir:
AVML * ASIAN VEGETARIAN MEAL
BBML * BABY MEAL
BLML * BLAND MEAL
CHML CHILD MEAL
DBML * DIABETIC MEAL
FPML * FRUIT PLATTER
GFML * GLUTEN FREE MEAL
HFML * HIGH FIBRE MEAL
HNML * HINDU MEAL
KSML * KOSHER MEAL
LCML * LOW CALORIE MEAL
LFML * LOW FAT/CHOLESTEROL MEAL
LPML * LOW PROTEIN MEAL
LSML * LOW SODIUM MEAL MOML * MOSLEM MEAL
NLML * NON LACTOSE MEAL
ORML * ORIENTAL MEAL
PRML * LOW PURINE MEAL
RVML * RAW VEGETARIAN MEAL
NLML * NON LACTOSE MEAL
ORML * ORIENTAL MEAL
PRML * LOW PURINE MEAL
RVML * RAW VEGETARIAN MEAL
SFML * SEA FOOD MEAL
SPML + SPECIAL MEAL
VGML * VEGETARIAN MEAL
VLML * VEGETARIAN MEAL LACTO-OVO (ALLOWS MILK AND
EGGS)
goruldugu gibi liste tum havayollarini kapsamaktadir ve uyulmasi zorunlu olan bir hizmettir. bunu dunyada thy baslatmamistir. onlarca yildir olan bir hizmettir. sizin musluman bir ulkeye ait bir havayolu olmaniz bu servisleri vermenize engel degildir. internet sitenize de tum listeyi koymak zorundasiniz. emin colasan in onyargilarini kirmanin bu ulkede deveye hendek atlatmaktan ziyade deve surusune bogazi ziplatarak gecirtmekten daha zor oldugunu gostermistir.
pesin edit : emin colasan i savunmak icin hemen eksi oy vermeye baslamadan once yaziyi okuyun. yemek isimlerinin oldugu liste dunyanin en buyuk havayolu gds sistemi olan galileo dan alinmistir.
bir ara enflasyonun belirlenmesinin de bir yuvarlak masa etrafindaki hukumet adamlarinin "hacim, bu ay noolsun lan enflasyon, eksi mi yapalim tek haneli mi" muhabbeti sonunda aciklandigini iddia etmisti. tabi dolayli yoldan eski hukumetlerin enflasyon belirleme mekanizmalarinda gorevli adamlarin "cemil abi'nin '95 model arabasini gordun mu lan" "95! hah tamam, bu yil yuzde 95 olsun enflasyon!" muhabbetleri ettigini de cikarabiliriz. ne de olsa emin colasan. soyledikleri dogrudur. yazilari kitap yapilmali ve turkiye gercekleri goz onune dokulmelidir.
100 yazısından birisi alınır, kaynak link verilmeden "aha budur" denir. kalan 99 yazısında ki gerçekler göz ardı edilir.
emin çölaşan cahildir denir. peki girin http://hurarsiv.hurriyet....azarlar/default.aspx?ID=5 linkine.. tarih aralıkları da var. hepsini birer birer irdeleyelim. kaç tane yanlışı çıkacak bu adamın? hep beraber görelim bakalım.
bu işler öyle, "şu siteden aldım." demekle, bik bik bik etmekle olmaz.
bir adamı cehaletle suçlayacaksan yüzde oranını çıkar bakalım. yani 1000 yazısı varsa diğer yazılarında ki yanlışları da göster. ondan sonra bende diyeyim ki; "evet çölaşan cahilin önde gidenidir."
eger 100 yazisi burada oturulup tek tek incelenirse 70 tanesinin amacsiz hakaretler, iftiralar cehalet ornekleri ile dolu oldugu gorulebilir. istenirse emin colasan in cehalet ornekleri komisyonu kurulup tespit calismalarina baslayabiliriz. haa eger birde istenirse emin colasan in ankara mahkemeleri nde bulunan tazminat odeme kayitlari da cikartilabilir. buradan bir yilda kac kisiye ne kadar tazminat odedi. hangi yazisi yuzunden kac tane tekzip yedi gorulebilir. sozlukte benim fikrime uygun yazilar yaziyor diye onu savunmaliyim zihniyeti ve o emin colasan ise her yazdigi dogrudur nin de devam etmis olmasi ayriyetten uzucudur.
müslüman kelimesinin ingilizcesi muslim olup moslem ile alakası yoktur bir önce onu belirtelim. eğer yanlışı yapan sistemse onlara da aferin.
ikinci olarak söylenmesi gereken ise emin çölaşan'ın kaç yıldır yazı yazdığı, neleri yazdığı ve neleri ne şekilde dile getirdiğidir. bugün emin çölaşan türk halkı tarafından okunuyorsa var demek ki bir numarası. bu adam zamanında yazmış demek ki bir şeyler ve o yazdıkları da halkın söylemek istedikleri olmuş ki bu adam okunuyor.
bir de söylemeden geçemeyeceğim, bu tarz yazılar sözlükte her zaman olur. her zaman birisi çıkar birine çamur atar ve kısa süreli popülerlik elde eder. 15 dakika içerisinde açtığınız saldırı amaçlı başlığın altı entrylerle dolar çünkü bu sözlükte kimse böyle bir duruma karşı sessiz kalmaz. böyle yazılar sözlüğün ilk zamanlarında da vardı, şimdi de var garipsemiyorum.
netice itibariyle eleştireceğiniz olayı veya kişiyi iyi seçmek ve yazdığınız yazının olabildiğince eleştiri olarak kalmasıdır önemli olan. yoksa herkes çıkar, taraflı bir siteden bir kaynak bulur, sonra da ordan aldığı bilgilerle de burda istediği kişiye bok atar. bakın eleştirir demiyorum çünkü tek taraflı bakış bok atmaya gider.
hakkında yüzlerce tazminat davası açılmış ve çoğundan beraat etmiş olan yazardır. yıllardır hergün yazı yazan bir yazarın birkaç tane yanlış yazısının olması çok dogaldır. onlarca düşmanı varken bir açıgının bulunamaması dürüst birisi oldugu kadar iyi bir yazar oldugunu da ispatlamaktadır.
emin çölaşan'a cahil diyene bir sormak lazım sen ne biliyorsun ki diye.adamın sahip olduğu binlerce kitap var ki bağışladıkları da hariç acaba cahil diyenler hayatların da kaç tane kitap okuyup sonra da bunları bağışladılar.
bir insan bir konuda hatalı örnekler veya yanlış bilgiler vermiş olabilir ama bu cehalet değildir yada hemen bu yafta yakıştırılamaz.adama atarsın bir mail birşey biliyorsan uyarırsın,alırsın cevabını,böyle sözlükte herşeye b.k atmakla olmaz bu işler.herşeyin bir uslubu ve yapılış biçimi var olmalı.
şunu tanır mısın? hani belki şu falan. demeler. ne bu şimdi? çocuk oyuncağı mı? biliyorsan yaz. ama mahkeme kararlarıyla yaz. emin çölaşan gibi mahkeme dosya numaraları ile yaz. açık açık yaz. lafı geveleme. çölaşan düşmanı sitelerden alıntı yazılarla yazma.. elinde mahkeme belgeleri olsun. bir kanıtın olsun..
senin hesap; emin çölaşan düşmanlarının, haydar karadoşak isimli vatandaşı tanır mısın? hani okkalı desem, girdi mi acıtır desem.
oldu mu? sana bir şey hatırlattı mı? bilmece olma. net ol..
isim verme, safsata link verme, mahkeme kararı ile net bilgi ver.. de ki; bu adam bu adamın bu'sudur. aha bu da mahkeme kayıtları. yoksa çamur at izi kalsından başka değildir, benim nazrımda.. bilmiyorsak da bize öğret. ama doğruyu öğret. kaynak götüm deme.
Türkiye nin en zengin sendikası Türk Metal in, 19 yıldır değişmeyen başkanı Mustafa Özbek in sendikasıyla boy ölçüşecek serveti çıktı.
iKiNCi BAŞKANLIKTAN ZiRVEYE
Bilinen mal varlığının büyük bölümü, gayrimenkul ve arazilerlerden oluşan Mustafa Özbek, profesyonel sendikacılık hayatına 1971 yılında atıldı. O yıl, işçi olarak çalıştığı işyerinden üyesi olduğu Türk Metal-iş Sendikası'nın Kırıkkale Şubesi'nin ikinci başkanlığına seçildi. Basamaklardan hızla yükseldi. Sadece 4 yıl sonra, Kasım 1975 te, halen sürdürdüğü sendikanın genel başkanlığına getirildi.
METALE DEĞiL BETONA YATIRDI
Türk Metal Sendikası, Özbek in başkanlığı döneminde, sendikal faaliyetlerinden çok gayrimenkule yaptığı yatırımlarıyla gündeme geldi. Sendikanın bu konuda yatırım üssü Kıbrıs ve Ankara oldu. Mal varlığının dökümü, Özbek'in de aynı dönemde benzer yatırımlar yaptığını gösterdi. Özbek, 19 yılda 9 villa, 3 apartman, 6 daire, 3 kooperatifte hisse, 2 gaz dolum tesisi ve dönümlerce arazinin sahibi oldu.
* * *
Türk Metal iş Sendikası nın değişmez genel başkanı Mustafa Özbek ,bir çok holding patronundan daha şatafatlı yaşantısı ile dikkat çekiyor . Mustafa Özbek 276 bin işçi üyesinden toplanan aidatlarla meydana gelen dev bir sendika bütçesini kontrol ediyor.Otelleri,televizyon kanalı gibi yatırımları da olan Türk Metal iş, Mustafa Özbek e ayrıca bir siyasi güç te kazandırmış bulunuyor. Fakir bir işçi olarak sendikacılığa başlayan Özbek in kendisine,eşine ve çocuklarına ait önemli şahsi serveti de bulunuyor
1940 yılında Kırıkkale de doğan Özbek, iş hayatına 1957 yılında yine bu ildeki Makine Kimya Endüstrisi Kurumu na ait Cer Atölyesi ne Lokomotif ve dizel Tamircisi olarak başlamış. oaha sonra MKEK Mühimmat Fabrikası nda imalat tornacısı olarak işbaşı yapmış. Çalıştığı yıllarda, sırasıyla işyeri temsilciliği ve Yönetim Kurulu Üyeliği ile sendikal hayata atılmış. Mustafa Özbek, 1971 yılında o zamanki adıyla Kırıkkale Metal-iş Sendikası nın ikinci Başkanlığı na seçilerek, profesyonel anlamda sendikacılığa adım atmış. 1972 yılında Kırıkkale Metal-iş Sendikası Başkanlığı na seçilen Özbek. Türkiye Metal iş Federasyonu nun Türk Metal Sendikası olarak yeni ismiyle sendikal literatüre geçmesinden sonra, 8-9 Kasım 1975 tarihinde yapılan ikinci Genel Kurulu nda Genel Başkan olmuş,bir daha da bu mevkiinden onu kimse ekarte edememiş. Mustafa Özbek, evli ve 6 çocuk sahibi...
Türk Metal Sendikası Türk -iş e bağlı en zengin sendikalardan biri. Sendikanın eğitim tesisleri, otelleri, kampları herkese parmak ısırtıyor. Sendika'nın Ankara ve Girne'de 2 süper lüks otelinden sonra 2 yeni otel daha yaptırdığını belirtiliyor.
Son olarak Ankara Çubuk ta 5 yıldızlı bir otel yapan Türk - Metal Sendikası nın Başkanı Mustafa Özbek de aslında Ankara nın sayılı zenginleri arasında. Eski bir metal işçisi olan Özbek in hem kendisinin üzerine hem de çocuklarının üzerine çok sayıda emlak sahibi olduğu biliniyor.
Yıllardan beri yürüttüğü genel başkanlık görevinin yanı sıra ticaretle de meşgul olacak vakti bulduğu anlaşılan Mustafa Özbek hatırı sayılır bir şahsi servet edinmiş. Buna göre sahip oldukları şöyle sıralanıyor.
Kırıkkale-Samsun yolunda HABAŞ Gaz Dolum Tesisleri.
Ankara Çankaya da 2 apartman.
Kuşadası nda villa.
Ankara Çubuk yolunda 12 dönümlük arazi üzerinde havuzlu villa.
Ankara Çubuk yolunda Metal Kooperatifi nde dubleks villa.
Ankara Keçiören de 2 daire.
Ankara Bahçelievler de 2 daire.
Ankara Bilkent te villa.
Ankara ODTÜ Kooperatifi nde hisse.
Ankara Gazi Üniversitesi Kooperatifi nde dubleks villa.
Bursa da daire.
Kırıkkale de 5 katlı, 10 daireli apartman. (Burada, Orman işletme Müdürlüğü kiracı olarak oturuyor.)
izmir de kooperatif hissesi.
Kıbrıs-Girne Çatalköy de 15 dönüm arazi üzerinde 2 villa.
Kırıkkale de 40 dönüm arazi.
Ankara OSTiM de tüp gaz dolum tesisi.
Kendine ait bir jeep, eşi ve çocuklarına ait 4 otomobil.
Ankara Beysukent te 4 katlı villa.
Ankara Beysukent te villa.
Ankara Çayyolu nda kooperatif hissesi.
Kıbrıs-Girne Karaoğlu Mahallesi nde daire.
Çubuk ta havuzlu çiftlik: Mustafa Özbek Ankara'daki villasının yanısıra Çubuk ta da bir çiftlik sahibi. Esenboğa Havaalanı yolu üzerindeki çiftlik evinin hemen arkasında büyük bir havuz var. Bahçe düzenlemesi de yine işin uzmanlarına yaptırılmış. Ancak Mustafa Bey çiftlik evine pek sık gitmiyor. Çünkü Özbek in bunun yerine evine 5 kilometre uzaklıktaki 5 yıldızlı otelini tercih ettiği söyleniyor...
Beysukentte 4 katlı villa: Mustafa Özbek Beysukent te de 4 katlı bir villanın sahibi. Oldukça lüks yapılan Planlama Sitesi ndeki bu villa her türlü lüks için düşünülmüş. Özbek in bu devasa villası milyarlarca lira değerinde...
Siyasette olduğu gibi sendikal alanda da Tahtı bırakmama geleneği nin sürdüğü anlaşılıyor.Siyasette ,son seçimlerde bir tasviye söz konusu ise de,sendikal alanda değişmez başkanlar hala varlıklarını sürdürüyorlar.
Bu başkanların kontrol ettikleri bütçe hemen hemen dünya klasmanına yakın şirket bütçelerine ulaşmış bulunuyor. işçileri asgari ücretle geçim sıkıntısı içerisinde yaşama savaşı veren Türkiye nin sendikalarını yönetenlerin lüks hayatları ,yaptıkları işle çelişiyor.Ama bu durum nedense dillendirilemiyor.Yoksul bir çalışan durumunda iken,bir yolunu bulup sendikal faaliyete başlayabilen,bir oe sendikada yönetici olabilenlerin süratle zenginleştikleri görülüyor.Bir çok sendikanın genel merkez binalarının oko parkları lüks oto galerilerini andırıyor.Bu pahalı araçlar sendika yöneticileri tarafından makam otosu olarak kullanılıyor.
Bu değişim ve gelişim, bu yaşantı mercek altına alınmıyor
Türkiye de bulunan sivil toplum örgütleri arasında demokratik işleyişleri açısından ilk kuruldukları dönemlerde örnek gösterilen sendikalar şimdi bu açıdan da oldukça zıt bir görüntü sunuyorlar. Sendikaların, hükümetlerin korkulu rüyası oldukları dönemler oldukça geride kalmış gözüküyor. Daha çok bir meslek örgütü olma görünümü ağır basıyor. Sendikal kurullarda görev alanlar ise işçilerin haklarını temsil etmek üzere belli bir süre için seçerek gönderdikleri kişi olmaktan çıkarak kongreden kongreye seçim kazanan meslek adamına dönüşmüş bulunuyor. Sendikacılığın bir meslek haline getirilmesinde, bu işe adım atanların yüzde 80 inin bir daha geldiği işyerine geri dönmeyişi önemli bir etken. Başka faktörler de olmakla birlikte bu duruma, ağırlıklı olarak sendika koşulları ve avantajlarının işçilik koşullarına göre çok daha cazip olması, güç ve makam hırsı, sendikalara bakış ile bunları önleyecek bir sınıf bilinci ve örgütlüğünün olmayışının yol açtığı sendikal çevrelerde de kabul ediliyor. Ayrıca 2821 Sayılı Sendikalar Yasası nın yol açtığı sınırlamalar ile 1995 yılında sendikacılara sağlanan sınırsız başkanlık olanağını da unutmamak gerekiyor.
Türk Metal Genel Başkanı Mustafa Özbek in siyasi ve ticari faaliyetleri arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Orta Asya nın da önemli yeni bulunuyor.Denktaş la yakın dost olan, kendisine sık sık kahramanlık plaketleri sunan Mustafa Özbek Ada da arazi, otel ve tv sahibi oldu. Bu arada anlaşmaya karşı Denktaş tavrını destekledi. Mustafa Özbek bir yandan en zengin sendika başkanı olarak tanımlanıyor.
o denli enterasandır ki, düşün düşün anlayamazsın.. sonra dersin ki düşünmeden yazınca böyle oluyor işte, neyse..
bu mavi gözlü ufak tefek adam hürriyet in 5. sayfasında yazar durur yıllardır, bir sürü yolsuzluktan, bir sürü adam kayırmadan, kanunsuzluktan, kadrolaşmadan, şeriata yatırım yapılan bir sürü eylemden, din ticaretinden, belediyelere ait bir sürü yasa dışı faaliyetten, ihale yolsuzluklarından vs. bahseder. ve kimse çıkıpta "çölaşan böyle yazdı ama öyle değil", "çölaşan işin aslını bilmiyor", "çölaşan yalan söylüyor, dava açıcam" falan demez ve hatta diyemez ancak ne kadar manidardır belki de hatalıdır bu son yazısında ama ne oldu ki bu kadar zamandır yazdıklarına ses tellerini biraz enerji ile hareket ettirmekten çekinen müthiş araştırmacı beyinler birden böyle heyecanlandılar.. çölaşan ı savunacak falan değilim, adam bütün bir iktidara, hem de iktidarın en yakınlarından biri olan medyanın en büyük gazetesinde çalışıyor, hepsini almış karşısına, onun için okuduğunuz bu entry yi kötüleyenler, savunma amaçlı değil, düşünme amaçlı olduğunu bilmeliler bu yazının.. komedyamız doruğa çıkıyor ve trajedi başlıyor...
--spoiler--
AKP döneminde çoğumuzun dikkatinden kaçan bir uygulama başlatıldı. Peygamberimizin doğumunu kutlama törenleri (eskiden böyle bir şey yoktu) tam da 23 Nisan bayramına denk getirildi!
Çocuklara ve öğrencilere ulusal egemenlik kavramı, yurt sevgisi ve Türklük, bilinçli olarak unutturulurken, onun yerine dinsel bir kavram çıkarıldı. Başka bir hafta mı kalmadı da, Kutlu Doğum Haftası her yıl 23 Nisan'a denk getiriliyor!
Bunu elbette bilerek ve bilinçli olarak yapıyorlar
--spoiler--
behey gözünü seveyim akp iktidarı nelere muktedirmiş!
kutlu doğum haftası'nı 23 nisan'a denk getirmiş... neremle gülsem acep?
yani akp biraz daha sıksa,
kurban bayramını 30 ağustos'a,
ramazan'ı 19 mayıs'a,
kutlu doğumu 23 nisan'a,
bilumum kandilleri 29 ekim'e, yılbaşına, vs falan serpiştirerek millete çifte bayram yaşatacak...
ha bir de şu var:
bakın başbakan güneş tutulmasını nasıl getiriyor.
yalnız aradaki farka dikkat, bu gençler söylediklerinin espri olduğunu bilerek eğleniyor.
çölaşan gibi kendi kendine kriz yaratıp bunalıma girmiyor, bunalım yaratmıyorlar.
otomatik çağrışım:
(bkz: okumuş yobaz)
artık neresiyle okumuşsa!
