emily dickinson

entry33 galeri1
    33.
  1. Mekânın bir ıssızlığı vardır
    Denizin bir ıssızlığı
    Issızlığı Ölümün, ama hepsi de
    Kalabalık sayılır kıyaslandığında
    Daha engin olan o yerle
    Bir ruhun kendine açtığı
    O kutup mahremiyetiyle.
    1 ...
  2. 32.
  3. bir ses delebilir kalbi,
    bir mızrak kadar kıvrak,
    keşke kalbe bu kadar
    yakın olmasaydı kulak!
    0 ...
  4. 31.
  5. "Nefrete zamanım yoktu, Çünkü mezar engellerdi beni Ve hayat düşmanlıkla geçirilecek kadar uzun değildi.."
    1 ...
  6. 30.
  7. anlatmayı beceremeyenler susarlar.
    anlatmaktan vazgeçenler susarlar.
    anlaşılmayacağına karar vermiş olanlar susarlar.
    diğerlerinden ümidi kesmiş olanlar susarlar.
    hata yapmaktan korkanlar susarlar.
    kendilerini açığa çıkarmaktan korkanlar susarlar.
    zannettikleri kişi olmadıkları,
    zannettikleri dünyada yaşamadıkları gerçeğini
    hazmedemeyecek kadar güçsüz olanlar susarlar.
    olaylar ve olgular dünyasıyla
    baş edemeyenler susarlar.
    her şeyi gördüğünü,
    tüm olasılıkları yaşadığını düşünenler susarlar.
    güçlü olarak görülmeye
    ölesiye ihtiyaç duyacak kadar
    güçsüz olanlar susarlar.

    şşşşşşş! … sessizlik!

    sonsuza dek konuşabilecek olanlar
    en çabuk susanlardır genelde.

    sonra şairler…
    en son ölüler susar!

    Emily DICKINSON
    2 ...
  8. 29.
  9. (10 Aralık 1830 – 15 Mayıs 1886) ABD'li kadın şair.

    Massachusetts eyaletindeki Amherst kentinde doğdu. Babası kentin önde gelen avukatlarından ve politikacılarındandı. Dedesi de orada birkaç okul kurmuş biriydi. Kendisi de, kızkardeşi de evlenmediler ve aileleriyle birlikte yaşadılar. Emily, yaşamı boyunca pek seyrek olarak Amherst'ten çıkmıştır. Yakınlardaki bir okula devam etmiş, bir kez Washington'a, ve iki-üç kez de Boston'a gitmiştir. 1862'de tümüyle eve kapanmış, en yakın arkadaşlarıyla bile ölünceye değin bir daha hiç görüşmemiştir. Kapandığı odasında kendisini yazmaya vermiştir. ilk mektupları ve kendisiyle ilgili betimlemeleri, canlı bir ruha sahip çekici bir kızı yansıtmaktadır. Daha sonra dünyadan elini eteğini çekmesinin nedeninin umutsuz bir aşk deneyimine dayanıyor olabileceği eleştirmenlerce düşünülmektedir. Dış dünyayla olan ilişkisi ve deneyimleri sınırlı olsa da, yazılarında yaratıcı ve imge gücü yüksek bir edebiyatçıdır.

    Emily Dickinson ilk şiirlerini yazmaya başladığında, neredeyse hiçbir eğitim almamıştı. Henüz Shakespeare'i ve klasik mitolojiyi bilmiyordu. ilk başlarda daha çok Elizabeth Browning ve Bronte Kızkardeşler gibi kadın yazarlarla ilgileniyordu. Bu arada, Ralph Waldo Emerson'ı, Thoreau'yu ve Hawthorne'u da tanıyordu. Geleneksel anlamda dinle bağlantılı birisi olmasa da, incil'i inceledi ve pek çok şiirinde dinsel formlar kullandı.

    Emily Dickinson, 1850 civarı. Bilinen tek ikinci fotoğrafıdır. Emily Dickinson Müzesin'deki uzmanlar resmin otantikliğini reddetmişlerdir.
    Yaşamının değişik dönemlerinde ona esin kaynağı olan ya da öğretmenlik yapan insanlar, özellikle erkekler olmuştur. ilki babasının avukatlık bürosunda çalışan genç bir avukat olan Benjamin Newton'dır. Kendisi Emily Dickinson'ın yazınsal duyarlığının ve kültürünün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Dickinson, onunla ilgili olarak daha sonraları, "Bana ölümsüzlüğü öğreten bir dost" diye yazacaktır.

    Emily Dickinson'un sonraki öğretmeni, evli bir din adamı olan Charles Wadsworth'tür. Dickinson'un entelektüelliğine katkısı olmuş ve dış dünyayla ilişkisinin artmasını sağlamıştır. Yazdıklarından, ona yönelik karşılık göremediği bazı duygular beslediği anlaşılmaktadır. 1862'de evine geri dönmüş ve Wadsworth'ü tanımadan önceki haline göre daha içine kapalı bir kişiliğe bürünmüştür. Wadsworth'ün, şiirlerinde geçen sevgili olduğuna ilişkin yazın çevrelerinde güçlü bir görüş birliği vardır.

    Evine kapandığı için, o sıralarda ABD'de sürmekte olan iç savaş onu pek etkilememiştir. inzivadayken yazdığı şiirlerin bir bölümünü dönemin önde gelen eleştirmenlerinden ve yazarlarından olan Thomas Higginson'a göndermiştir. Higginson, şiirlerini okuyarak, beğendiğini, ama serbest bir biçem kullanmak yerine daha geleneksel şiir anlayışına yönelmesi gerektiğini belirten bir yanıt yazmış ve şiirlerini bu öneri doğrultusunda düzeltmesini önermiştir. Dickinson, bu önerileri dikkate almayarak, daha da içine kapanmıştır. Yaşarken yalnızca yedi şiiri basılmıştır.

    Yaşamının son yıllarında artık eve pek ziyaretçi de kabul etmemiş, ancak arkadaşlarıyla olan ilişkilerini onlara mektuplar ve küçük hediyeler gönderme yoluyla sürdürmüştür.

    1886'daki ölümünden sonra odasına giren kızkardeşi, odasında ondan kalan 1.800 kadar şiir bulmuştur. Ölümünden sonraki dört yılda, yani 1890'a değin, şiirlerinin neredeyse tamamı yayımlanmıştır.

    1920'lerde ise, ABD'deki en çok sevilen şairlerden biri olmuş ve ünü bugüne değin sürmüştür.

    https://tr.wikipedia.org/wiki/Emily_Dickinson
    0 ...
  10. 28.
  11. Finding is the first act,
    the second, loss.

    -

    the bustle in a house
    the morning after death
    is solemnest of industries
    enacted upon earth -

    the sweeping up the heart
    and putting love away
    we shall not want to use again
    until eternity -

    -

    selahattin özpalabıyıkları'ın çevirisi de önsözü gibi, samimi. sizi içine alıyor. emily dickinson - düşünüldüğünde öyle uzak coğrafyaların kadını olmadı, olamadı belki ama şiirlerindeki deniz ve öteler vurgusu öyle güçlü ki. kendi içerisinde gururlu bir ağırbaşlılık. hiçbir pişmanlığa, kötülüğe, haksızlığa göz açtırmadan öylece sessizliğe adanmış bir an. kendi dizesiyle;

    soundless as dots -
    0 ...
  12. 27.
  13. bakire ölmüstür . ömrü boyunca ne erkeklerle ne kadınlarla hiçbir cinsi münasebette bulunmamıstır .
    0 ...
  14. 26.
  15. Emily Dickinson sanal arşivi sayesinde okurlar Dickinson’un çeşitli kütüphane ve arşivlerde saklanan el yazısı kitaplarının görüntülerini okuma ve inceleme şansını elde edebiliyor. Harvard Üniversitesi tarafından organize ve finanse edilen proje, yazara ait arşivin kolay ulaşılabilir ve araştırmaya elverişli bir hale gelmesini amaçlıyor. Arşive aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
    http://www.edickinson.org/
    2 ...
  16. 25.
  17. bruce dickinson ile alakası olmayan kişi.
    0 ...
  18. 24.
  19. ' bir yaşamın ıstırabını hafifletebilir,
    ya da bir acıyı dindirebilir veya bayılmış bir ardıç kuşunu koyabilirsem yuvasına,
    hayatım geçmemiştir boşa... '
    candır emily dickinson.
    1 ...
  20. 23.
  21. şiirlerini kız kardeşi o öldükten sonra çekmecede bulmuştur ve böylece basılmıştır şiirleri. şiirlerinin özel isimleri yoktur. numaralarla adlandırılmıştır. insanda şiir mi okuyorum yoksa puzzle mı yapıyorum izlenimi uyandırıyorlar. zira doğru dürüst cümle yoktur şiirlerinde. hatta fiil bile yok. onun yerine - bulunmakta. şiirlerinin anlamını çözmek için önce onları düz cümleye çevirmek lazım. hatta kelimeler filan yerleştirilmesi gerekir. bir de aşırı derecede imge kullanmıştır. mesela bir şiirinde ilk dizede parfüm yapımından bahsederken ikinci dizede asıl anlatmak istediğinin şiir yazmak olduğu ortaya çıkar. değişik bir şairdir. dikkat ve hayal gücü gerektirir.
    4 ...
  22. 22.
  23. lise hazırlıkta tanıştığım, o günden bugüne okumaktan sıkılmadığım şair. hazırlıktaki buhranlı yıllarımda kendime yakın hissediyordum. araştırılmaya değer bir yaşama sahip. iyi ki gelmiş dünyaya! yukarıda şiirlerini paylaşan arkadaşlara teşekkürler...
    1 ...
  24. 21.
  25. --spoiler--
    Başka Bir Gök Var

    Başka bir gök var,
    Herzaman açık ve sakin,
    Ve başka bir günışığı var,
    Karanlık olmasına rağmen oranın;
    Güzelliğini yitirmiş ormanlara boş ver, Austin,
    Suskun kırlara boş ver sen;
    Burada küçük bir ağaçlık var,
    Yaprakları herzaman yeşildir:
    Burada daha parlak bir bahçe var,
    Oraya asla kırağı düşmemiştir;
    içinde onun rengi solmayan çiçeklerinin
    Pırıl pırıl arının vızıldadığını işitirim:
    Ne olursun, benim kardeşim,
    Gel içine bahçemin!

    Emily Dickinson
    Çeviren: Vehbi Taşar
    --spoiler--
    1 ...
  26. 20.
  27. --spoiler--
    1764

    En hüzünlü ses en tatlı ses
    En çılgın ses büyüyen, -
    Kuşların sesidir baharda,
    Gece hoş bir tat bırakıp giderken.

    Mart'la Nisan arasındaki çizgi-
    O büyük sihirli sınır
    Ötesinde Yaz, nefes alsa duyulur
    Yakınlıkta, kararsızlıklar yaşamaktadır.

    Bir zamanlar bizimle eyleşen
    Dostları hatırlatır bir bir,
    Ki ayrılığın kara büyüsüyle büyüyen
    Hasretleri artık insafsızca derindir.

    Yasını tuttuğumuz ne varsa
    Hatıra gelir yeniden,
    Ötmesin isteriz kuşlar
    Sussun isteriz bu siren.

    Bir kulak deşebilir bir kalbi
    Bir mızrak kadar kıvrak,
    Keşke kalbe bu kadar tehlikeli
    Bir şekilde yakın olmasaydı kulak.


    Emily Dickinson
    --spoiler--
    0 ...
  28. 19.
  29. --spoiler--
    Bilseydim

    Bilseydim sonbaharda olacağını bu işin
    Yazı bir yana iterdim
    Yarı kızgın, yarı gülüşle
    Ev kadınlarının sinekleri kovduğu gibi..

    Bir yıl içinde buluşacağımızı bilseydim
    Ayları yumak yapardım
    Ayrı ayrı dolaplara doldurur
    Günlerini beklerdim..

    Şayet asırlar unutsaydı gelişmeyi
    Onları elime dolardım
    Parmaklarım durana kadar
    Geçmiş günlerin içinde..

    Bilseydim ne zaman biteceğini ömrün,
    ikimizin ömrünün
    Onları bir meyva kabuğu gibi soyar
    Tadlarına bakardım.


    Emily Dickinson
    --spoiler--
    0 ...
  30. 18.
  31. --spoiler--
    Cenneti yukarıda hiç bulamaz
    Aşağıda bulamayan.
    Tanrının konutu benimkiyle yan yana
    Eşyası aşktan.
    --spoiler--
    1 ...
  32. 17.
  33. --spoiler--
    Ölene dek sarsın Güzellik beni
    Güzellik acısın bana isterim
    Ama bugün versem son nefesimi
    Gözünün önünde öleyim derim-
    --spoiler--
    1 ...
  34. 16.
  35. --spoiler--
    Doğa sarıyı daha az kullanır
    Diğer renklerden;
    Günbatımlarına sakla hepsini,-
    Saçıp savurarak maviyi,

    Bir kadın gibi harcar kızılı,
    Oysa çok az kullanır sarıyı,
    Ve ancak geldiğinde yeri,
    Bir aşığın sözcükleri gibi.
    --spoiler--
    0 ...
  36. 15.
  37. --spoiler--
    Benim nehrim sana doğru:
    Mavi deniz, selâm yok mu?

    Benim nehrim cevap bekler.
    Canım deniz, şefkat göster.

    Kuytu yerlerden gelirim
    Derecikler getiririm.

    Deniz haydi,
    Al git beni.
    --spoiler--
    0 ...
  38. 14.
  39. --spoiler--
    Her esrime anının bedelini
    Ödemek zorundayız acıyla
    O ana uygun düşen
    Hassas ve titrek orantıda.

    Her sevilen saat için
    Yevmiyesi az, uzun yıllar,
    Acıyla yoğrulan bozuk paralar
    Ve sandık dolusu gözyaşları.
    --spoiler--
    1 ...
  40. 13.
  41. --spoiler--
    Hatırlamak unutmaksa eğer
    Hatırlamam ben;
    Eğer unutmak, hatırlamaksa,
    Ne kadar yakınım unutmağa!
    Neşeliyse yokluğunda acı duymak
    Ve yas tutmak eğlenceliyse,
    Ne kadar mutludur bugün
    Bunları toplayan parmaklar!
    --spoiler--
    0 ...
  42. 12.
  43. --spoiler--
    Hiçkimse / ler

    Ben hiçkimseyim peki ya sen,
    Sen de hiçkimse misin ?
    Öyleyse ikimizden bir çift eder
    Sakın konuşma !
    Bilirsin;
    ikimizi de sürerler...

    Birisi olmak ne kadar da sıkıcı zaten
    Nasıl da sıradan
    Bir kurbağa misali
    Bütün gün, bataklığa söylemek ismini
    Hayran hayran !
    --spoiler--
    1 ...
  44. 11.
  45. --spoiler--
    Tuhaf Bir Yaratıktır Geçmiş

    Tuhaf bir yaratıktır geçmiş,
    Yüzleşmek onunla
    Bir esrimeyle ödüllendirilir,
    Ya da bir utançla

    Silahsız çıkan varsa karşısına
    Emrederim ona, kaç!
    Küflü cephanesi hâlâ
    Karşılık verebilir!
    --spoiler--
    1 ...
  46. 10.
  47. --spoiler--
    ...?

    Anlatmayı beceremeyenler s u s a r l a r.
    Anlatmaktan vazgeçenler s u s a r l a r.
    Anlaşılmayacağına karar vermiş olanlar s u s a r l a r.
    Diğerlerinden ümidi kesmiş olanlar s u s a r l a r.
    Hata yapmaktan korkanlar s u s a r l a r.
    Kendilerini açığa çıkarmaktan korkanlar s u s a r l a r.
    Zannettikleri kişi olmadıkları,
    zannettikleri dünyada yaşamadıkları gerçeğini
    hazmedemeyecek kadar güçsüz olanlar s u s a r l a r.
    Olaylar ve olgular dünyasıyla
    baş edemeyenler s u s a r l a r.
    Herşeyi gördüğünü,
    tüm olasılıkları yaşadığını düşünenler s u s a r l a r.
    Güçlü olarak görülmeye
    ölesiye ihtiyaç duyacak kadar
    güçsüz olanlar s u s a r l a r.

    ŞŞŞşşşş! ... Sessizlik!

    Sonsuza dek konuşabilecek olanlar
    en çabuk susanlardır genelde.
    Sonra kadınlar gelir ki
    onlarda bu kategoridedirler çoğunlukla.
    Sonra şairler...
    En son ölüler susar!

    --spoiler--
    1 ...
  48. 9.
  49. --spoiler--
    BÖYLE AYRı DURMALıYıZ

    Böyle ayrı durmalıyız,
    Sen orada, ben burada,
    Kapı azıcık aralık
    Ki okyanuslar var,
    Ve dua,
    Ve o, soluk gıda,
    Ümitsizlik!
    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük