insan, hayatının her döneminde ölümle yüzleşir. ölüm, her sabah doğan güneş kadar tazedir aslında hafızalarımızda.
çocukluktan itibaren suratımıza çarpar ölümün soğuk esintisi. önce, dedeler ölür! tanımadığınız, başı kapalı kadınlar toplanıp eve, bilmediğiniz, anlamadığınız dilde bir şeyler okur. anneniniz durmadan ağlar.
sonra ortaokuldayken, sıra arkadaşınız rapor alıverir bir salı sabahı. döndüğünde öğrenirsiniz annesini kaybettiğini. birkaç ay sebepsiz ağlama krizlerine tutulup sınıftan fırlar dersin ortasında.
eğer biraz şanslıysanız, hep başkalarının yüzleşmelerini anlatırsınız ölüme dair. yirmili yaşların ortasında geldiğinizde bir bakarsınız anne-babanız emekli olmuş. siz daha aşkı, tutkuyu bilmediğinizden anlayamadığınız şekilde hareretle tartışan anne-babanızın yerine birbirine söylenip konuyu kapatan bir çift çıkar karşınıza. yaz tatillerinde, saatlerce araba kullanan babanızın artık gücü kalmamıştır uzak mesafeli yolculuklara. anneniz, eskisi gibi özenmez yaptığı yemeklere. babanızın bıyıklarını kesmesi eskilerdeki gibi genç göstermez onu ve annenizin, gülünce göz kenarlarında oluşan kırışıklıklar içinizi burkar her seferinde.
değişir insanlar, her geçen gün. emeklilik, ölüme delalettir; onların yanında olamayacağınız bir sonsuzluk, onları almak için iki adım ötededir artık!
Dün gece rüyamda emekliliğimi gördüm. başarıyla bitmiş bir meslek hayatı, arkamdan alkışlayarak gelen insanlar.. Emekliliğe 25 yılımın kalması haricinde güzel...
Eskiden insanlar erkenden emekli oluyordu babam 48 yaşında oldu mesela yeni yasaya göre bok gibi oldu 65 yaş ne ulan kim çalıştırır o yaştaki adamı hastalıkla mı mücadele edecek eve ekmek mi götürecek bu ne sikim iştir..
çok istiyorum lan! ölümüne bekliyorum. hatta şuanda hayattaki gayelerimin ilk sırada yer alanlarından biri. ki fark ettiyseniz 'gaye' kelimesini cümle içerisinde kullanabilecek kadar kemale erdi yaşım.
sabahları geç saatte uyanmak, akşam canım kaçta isterse yatmak ve sıkılmak istiyorum lan! ölesiye sıkılmak istiyorum.
modern zamanlarin getirisi uzun calisma saatlerine maruz kalmis, cevresine yabancilasan ve birlikte vakit geciremez hale gelen aile bireylerinin korkulu ruyasi. az once cikan bir habere gore toplumsal yabancilasmanin tavan yaptigi ulkelerden biri olan japonyada, bu durum kadinlari hasta ediyormus. kocasinin evde oldugu hatta ayni odada birlikte olma fikrinin bile strese bagli olarak deri dokuntulerine neden oldugu soyleniyor. adinada emekli koca sendromu denmis.